ileride gemicik mi yoksa uçakcık veya mekikçik mi alır onu allah bilir. bu şahıs hakkında yapılabilecek en büyük komikliklerden birini yaptım size bir şey kalmadı.
kayserili oldugu unutulan, cumhurbaşkanımızın ogludur, babası dışişleri bakanı iken, arabası ile kaza yapan, ama gelen polislere saldırıp, ben kimim biliyormusun herzeleri yemeyen, seni hakkariye elektirik diregi yaparım demeyen, sıradan vatandas gibi muamele görmek isteyen, bir de abisi vardır. asil bir aile vesselam, dügünlerini de, cumhurbaşkanlıgı köşkünde yapmıyor bunlar.
not: bakan, başkabakan, cumhurbaşkanı çocugu olunca, ille de ihale takipciligimi yapılması gerekir, devlet imkanlarından çalması çırpması mı gerekir, babası devlet adamı olunca, onların ticarete hakkı yokmu, dedirten, kayserili oldugu belli, vatan evladı..
babası ve saz arkadaşları türkiye'ye çakarken, o da ucundan bir parmak vurayım demiş. abartmaya gerek yok, çok isteyenlere hakkari'deki elektrik direklerimiz gitsin. abisi çaktırıyor onlara da.
gül ailesi ticaret zengini olmasa da aileden ticarete meraklı birisi çıkmıştır, o da erkenden icraatlere başlamıştır. kendisi c.başkanı oğluyum girer devlete yatarım dememiş bu yaştan kolları sıvayıp hayatta kendine bir yer edinmeye çalışmaktadır. 30'una gelip bir baltaya sap olamamışlarca saçmalama derecesinde eleştirilmesi ise sürpriz değil tipik türk refleksidir.
babasına duyulan haksız nefreti bir anda üstüne çekmiş çocuk. sebep? bir internet sitesi kurup ticaret yapması. oğlum deli misin sen? ne işin var senin internet sitesiyle falan, gir internete porno film download et, ha bu öğrenilirse seni alkışlarlar mı? sanmıyorum, bu sefer de babanın dindar bir insan olduğu hatırlatılır ve kınanırsın. anlayacan ağzınla kuş tutsan yaranamazsın. istenmiyorsun bu memlekette, anla artık bunu. bak hele sen şunun yaptığına ya, internet sitesi kurmuş. eh yok artık, çok sinirlendim.
türkiye-estonya maçına gitmek için, kayseriye gidecek başbakanlık uçağına yetişemiyor ve bir polisten kendisini bırakmasını rica ediyor. bakıyorum sözlüğün azgın muhalefeti bu olayı gözden kaçırmış; ama kesinlikle tasvip etmediğim bir vakıa olduğu için bahsetmeden geçemedim. konu ile ilgili mehmet şevket eygi' nin yazısı:
türkiyede ayda üç kuruş maaş için yıllarca gözlerini kör eden 1.5 milyon gerizekalının arasından sıyrılmış dahi(!) çocuk 18 yaşına bastığı gibi genel müdür olmuştur.
harvardda okuyacak olan çocuktur. isyan ettiğim düzendir. onların çocuklarıdır.giderler, yerler, içerler, yaşarlar ama bizim çocuklarımız askerde şehit olurlar. kırılmaca darılmaca kıskanmaca değil hissettiklerim sadece cevapsız kalan sorularım. neden hem de koskoca bir neden. hayatım boyunca tek maaşlı bir ailenin idare etmek zorunda olan cocuğu olarak yaşadım. ne universiteden bir sey anladım. ne de yaz tatilinden. kendimi bildim bileli bi baltaya sap olmak için okul, dershane ve bunların masrafları arasında sıkıştım kaldım. ne tatil, ne gezi, yeni bir ayakkabı almak için bile doğru zamanı beklemek ve hep beklemek. iyi bir liseyi bitirdim ama ot gibi. güzel bir üniversitede okudum ama hep eksik. yapmak istediklerimi o kadar ertelemişim ki bugun istemediğim bir işte sırf anlık mutluluklarım için devam ediyorum. oysa ki hayallerimiz vardı üniversiteye başlarken. oysaki ideallerim var. kendime olan güvenim vardı. üniversite bittikten sonra gidemediğim yurt dışı hep içimde patladı. işsiz kalacağıma idare ediyim derken cebinde parası olan bir mutsuz oldum.
şimdi birileri gelmiş bunları haber yapıp yok zekasından yok başarısından bahsedip çalınmış hayallerimi bana hatırlatıyor.müslümanlığın arkasına sığınıp magduru oynayarak tavan yapan hukumetin bu kadar acık beyan yemesi zoruma gidiyor.zeka doğuştan gelen bir şey kimsenin zekasına söylenecek bir sözüm yok ancak elmas bile işlendikten sonra değerli oluyor bunu da unutmamak gerekiyor. isyanım o küçük çocuğa değil sadece. isyanım hepsininkine. tayyibin çocuklarına, çillerin oğluna, yılmazın oğluna. biri bana cevap versin. bu düzende benim hayallerim gerzek olmuşken hayalleri olmayacak bir çocuğu nasıl dünyaya getiriyim.
biri bana cevap versin biz bu ülkede ne zaman adamdan sayılıcağız. ne zaman insan gibi yaşamaya başlıycaz. daha bir kaç gün önce babamla sakalaşıyordum dedim gidemedim. gitseydim çok farklı olurdu herşey. öylesine içerlemiş ki cevabı kendimi mi satıyım cümlesi oldu. ne denir ki şimdi buna. çalınmış hayallerimin zamanımın içine eden bir düzenden bahsederken birileri adalet diyor kalkınma diyor. oysa ki benim anlamlarını bildiğim bu iki kelime benim hayallerimden çoktan uçup gitti.
dünyadaki herkesin ağzı açık baktığı üniversiteye bileğinin hakkı ile girmiş delikanlıdır. takdir edilmelidir.
--spoiler--
Gül'e Harvard'ın dışında Columbia, Winston, Chicago ve MIT'den de teklif geldi. Mehmet Emre, SAT (Scholastic Aptitute Test) sınavında 800 üzerinden 800 puan alarak ulaşılması zor bir rekora imza attı.
--spoiler--