"umuru baytariye müdürü abdullah efendi'nin yerden göğe kadar haklı olduğu bakteriyolojihane meselesinden dolayı azli üzerine, acizleri de memuriyetimden sureti katiyede istifa ediyorum"
diye nezarete dilekçe vererek mesleğinden istifa etmiştir şeklinde anlatmıştı rahmetli muşlettin amca...
Mehmet Akif Ersoy, 1873 yılında istanbulda doğmuş, 1936 yılında istanbulda vefat etmiştir. Vatan şairi yada milli şair olarak tanınmaktadır. Sırat-i müstakim ve sebül-ür Reşat dergilerini çıkarmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekilliği yapmıştır.asıl mesleği veterinerlik olan şairin şiirlerini topladığı kitabın ismi Safahattır. Kendisi milli mücadele sırasında meclisin açtığı marş yarışmasında yazdığı istiklal marşı ile birinci olmuş ve ardından verilem ödülü almayarak bu şiiri Türk halkına armağan etmiştir. Mezarı istanbul edirnekapi şehitliğindedir.
“Oku,şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa
inan ki her ne demişsem görüp de söylemişim”
“Sessiz yaşadım,kim beni,nerden bilecektir?” diye zamanaşan sözü ile bir Milletin bildiği, sözünde, dostluğunda vefâsı ile ahlâkının da idrak edilip örnek alınması temennisiyle..
#MehmetÂkif…
Bana sor sevgili kâri’ sana ben söyleyeyim
Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım :
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.
Şi’r için “göz yaşı” derler, onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir bence bütün âsârım !
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım !
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Sürgün edildiğinde bile aleyhte tek kelime etmemiş, adam gibi adamdır. Fikirleri ve dimağı bu kadar temiz bir insana ancak saygı duyulur. Fazla iyi niyetinden dolayı ümmet bilincini bir kenara bırakamamış, kalkınamamıştır; yoksa hakkında kötü düşünebilecek kimse yok.
Cumhuriyet dönemi şairlerimizden, istiklal Marşı'mızın yazarı, Türk milletini karşılıksız sevdiğine emin olduğum ender insanlardan, Rahmetli Mehmet Akif Ersoy'u vefatının 86. Sene-i devriyesinde saygı ile anıyorum.
Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın.
ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar
şeytan beklemez günahı seni sevdiğim kadar...
adı "beklenen" olan bu şiir, şair necip fazıl kısakürek'e aittir, mehmet akif ersoy'a değil.
yeri geldi yazıyorum: "bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün" diyen Celal Yalınız (1886 - 1962) Türk düşünür, nihrir--Sakallı Celal olarak bilinir. Bir kere daha anıyorum.
Az kalsın taliban sokacaktı namluyu kadınla röportaj yaptı diye. Direkten döndü şerefsizim. Adam silahı doğrultup gelirken ilk cümlesi "biz türküz" demek oldu. Akıllıca.
afganistan'da olmasına rağmen taliban ile ilgili gördüğü tüm olumsuzlukları anlatan gazeteci.
hatta akit tarafından ''olmayan görüntülerle taliban'ı karaladığı'' dahi iddia edilmiştir.
kendisi de bu iddialara ''bu zihniyetin Türkiye’de “müslümanları temsil ediyor” gibi görünmesine isyanımdır.'' diyerek cevap vermiştir.
yine inönü üniversitesi'nde yabancı öğrenci kabulü ile ilgili haberi kendisi vermiştir.
aktif bir gazeteci aynı zamanda.
libya iç savaşı sırasında hem isyancılar hem kaddafi ile röportajlar yapmış ve savaşı yerinden anlatmış; günümüzde de bizzat taliban'ın basın açıklamasına katılarak, kabil sokaklarında gezerek yaşananları yerinden anlatmaya devam etmektedir.
"Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
“Yandık!” diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!"
"şu serilmiş yatan gölgeme imrenmedeyim *
ne saadet hani ondan bile mahrumum ben
daha yıllarca eminim ki hayatın yükünü
dizlerim titreyerek çekmeye mahkumun ben"