--spoiler--
medyadaki haber bolluğu yüzünden vatandaş kendisini sersemlemiş hissediyor. haberler koro şeklinde artıyor, yani bütün haberleşme araçları aynı anda aynı şeyden bahsediyorlar. vatandaşlar bunu bir bombardıman gibi algılıyor ve tam olarak ne anlama geldiğini seçmekte sıkıntı yaşıyorlar.bu haber bana ulaştığı anda bir vatandaş olarak sormam gereken şu soru ortaya çıkıyor: peki bana ulaşmayan haber ne? gerçekte haber bombardımanı görünen kısımdır; saklı kalan pek çok şeyle birlikte vardır. mesela bugün medyanın politikacıların üstüne daha çok gidebildiği için eskiye göre daha özgür olduğuna inanılıyor. politikacıların üstüne daha çok gidilebildiği gerçek, ama bu bizim özgürlük alanımızın genişlediği anlamına gelmez, politikacıların güçlerinin azaldığı anlamına gelir. ama medyatik güç bugün dünyanın gerçek sahipleri olan finansal güce saldırmaz. üstelik bu güce eşlik eden güç, medyatik gücün ta kendisi. medya küreselleşme ideolojisinin bir aygıtıdır.
--spoiler--
iblisin gözdesidir*. diğer bir deyişle küresel şirketlerin en çok oynadığı oyuncak. bu oyuncak aracılığıyla çirkin bir fikir sevimli bir pakete sarılarak defalarca tekrarlandığında halka benimsetilir. ardından istenilen operasyon yapılıp sonucu alındıktan sonra yenisine geçilir.
ayrıca çok sevilen diziler, filmler vs.* aracılığıyla toplumun yapısı bozulur, kültürler unutturulur, yanlı ve yanlış tarih beyinlere kazınır. hatta ve hatta çaresizlik, korku duygusu pompalanır, insanlar zararsız birer köle haline getirilir. son olarak kaselere konularak servis edilir. afiyet olsun.
Haber değeri olmayan ne kadar olay varsa ana haberlerde gösteren, para için kendını satmış kişiler toplulugunun, yayım ve yayınlarıyla tipik bir beyin yıkama mekanizması gibi çalışan, en büyük tehdittir...
insanlık tarihinin görüp görebileceği en aşağılık müesseselerden biridir.
Hareket ederken sırf dikkat cekip cok izlenmek ugruna acizce yalan haber yapmaktan çekinmeyen sacma ve sapan bir oluşumdur...
Ülkenin bilerek ve isteyerek önünü tıkayarak, yobazlığı, bağnazlığı, cahilliği vs. aşmak yerine koruduklarını ve bu yolla daha beyinsiz insanlar oluşmasına neden olup, onların üzerinden daha çok para kazanmayı ilke dinmiş kokuşmuş şeydir...
Kendi toplumuna karşı hiçbir sorumluluk hissi taşımayan, hayatın ve gerçeklerin dışında, kendi menfaatleri için sürekli yapay gündem oluşturma çabası içinde olan, halkına yabancılaşmış, her daim kendi çalıp söyleyen, yine kendi oynayan bir soytarı toplulugudur...
hiçbir zaman gerçeği vermeyeceğine rağmen kitlelerin gerçeği içinde aradıkları, dünyanın en büyük çelişkilerinden bir tanesinin başrol oyuncusudur. bir diğeri için:
(bkz: müzik dünyası)
ister görsel, ister yazılı, ister sanal olsun her türü sürüleri kontrol etmede kullanılan çağımızın en etkili uyuşturucusu. malesef büyük bir çoğunlukla emperyalist ve kapitalist ideolojilere hizmet eden kişi ve kurumlarca parsellenmiş olan bu sektörü dünyayı yöneten büyük aile ve oluşumların emrinde çalışan orduya benzetirsek yanlış söylemiş olmayız.
yalan, safsata, kandırmaca ne ararsanız bulursunuz burda. dünyayı sadece medyadan takip ediyorsanız bilin ki kandırılıyorsunuz. insanların önüne konulanların nerdeyse tamamı gizlenmiş gerçeklerle dolu, soslu yemekler. acı tadını alamıyorsunuz. yenilenler aslında petrol karası misali yanmış yağlarla kızartılan amerikan patatesleri. kanser giderek yayılıyor ama farkındalık yeterli değil.
günümüz koşullarında kaçınılmaz bir şekilde medyaya başvurmak zorundayız. bu etkileşimde aklı, mantığı ve farkındalığı egemen kıldığımız ve tepkili olduğumuz sürece en azından uyuşturucu etkiyi bir nebze azaltabiliriz.
çok uluslu küresel güçlerin ve bu güçlere uşaklık eden sermaye babalarının elinde kötü amaçlı kullanılan kısmının
insanları iğrenç ve isyan derecesinde manipüle ettiği, uyuşturduğu insanların sorgulamasını, bilinçlenmesini, aydınlanmasını engelleyen ve istedikleri gibi gündem kaçırıp hizmet ettiklerine görevlerini fevkalede şekilde
yerine getiren , koca koca ülkeleri kaosa sürekleyebilen , silahsız kuvvetler dir.
toplumdaki bireylerin dünyaya, yaşadıkları ülkeye ve kendi yaşamlarına dair fikirlerinin oluşumunda rolü çok boyutlu olan, zihinlerini allak bullak ettiği insanları kültürel ve siyasal üretimin salt izleyicisi konumuna getirmek gibi bir de işleve sahip ideolojik üretim merkezlerinden biri.
medya ile senkronize işleyen diğer ideolojik araçlarla kuşatılmış düşünmeyen, düşünmeye, ifade etmeye ve iletişim kurmaya çalıştığında birkaç on tane cümle ve kalıba sığınan nesillerin varlığı, gelecek hakkında bir fikir veriyor olsa gerek.
okuma yazma alışkanlığı olmayan bir toplumda, kolay tükettirmeye ve belleksizleştirmeye yönelik bir işlevi olan medyanın, gün boyu alın teri döken insanlara hiçbir zaman maddi olanağını bulamayacakları ama "hoşa giden" yaşam tarzını en azından ekran başında izleyerek tattırma "olanağı" veriyor olması belki de onu böylesine cazip kılan.
buradan nasıl çıkarızın üzerine çok şey yazıldı, hala da yazılıyor. bi de ben kafa ağrıtmayayım. onun yerine başta doğan grubu olmak üzere tüm medyaya dil çıkarıp uzaklaşayım bu başlığın altından.
toplumdaki bireylerin dünyaya, yaşadıkları ülkeye ve kendi yaşamlarına dair fikirlerinin oluşmasında rolü çok boyutlu olan; toplumdaki insanları belli bir siyasal programa yahut hakim ideolojik tona ikna etme yetisinden dolayı,egemen sınıflarca sürekli daha etkin araçlarla takviye edilen ideolojik karargahlardan birisi. kim bilir, belki de en önemlisi...
bu medya denen melanetin, belleksizleştirme ve olağanlaştırma sürecinin en büyük tahribatını genç bünyelerde gözlemlemek pek mümkün. medya ile beraber işleyen diğer ideolojik araçlarla kuşatılmış düşünmeyen; düşünmeye, ifade etmeye ve iletişim kurmaya çalıştığında birkaç on cümle ve kalıba sığınan kuşaklar, insanlığın karşı karşıya kaldığı büyük bir tehdide de işaret ediyor.
ülkemiz için; sabah sabah bilmem kim ile başlayıp, çöpçatan programlarıyla devam eden, akşam terör, dolandırıcılık, trafik kazaları vs. türü karamsar bülten molalarından sonra yozlaşma sürecini "kocam tutturdu fenerbahçeye ilk 11 yapacam diye", "eniştem beni niye öptü" vs. içerikli dramlarla biten, hayatı ve paraya ulaşmayı belli bir emek karşılığından ziyade ya "kutunu açalım" türü yarışmalar yahut "meşhur ol kirişi kır" türü vaatlerle bol miktarda acılı geçmiş üzerine bina edilen kof magazinlerle, dikine açılan yollarla öngörülen programları içeren zevat bütünü..
Bildirişim, haberleşme veya komünikasyon olanaklarının sağlandığı ortam. Toplumda sözlü veya yazılı haber alma olanaklarını sağlayan teknik araçlar. iletişim ortamı, iletişim araçları.
isminden de anlaşılacağı gibi bir nevi arada olan, insanların arasında iletişim sağlayan, aktaran, vs. gibi tanımlanabilir. oysa ki ülkemizde medya bir aracı değil, kendi düşüncesini topluma empoze etmeye, toplumu beş on ucube tiple oyalamaya ve kâr elde etmeye çalışan, hiçbir şekilde güven vermeyen, duyduğunuz her şeyin yalan olma ihtimali bulunan garip bir oluşum halindedir. dini reyting imanı para haline gelmiş, ahlak değil birinci ikinci planda olmak, planlar sıralamasında top 50 hatta top 100 e girememiştir. çok azı hariç ciğeri kaç para edeceği tartışmalı insanlar ben sanatçıyım ben aydınım diye ortalarda caka satmaya iyice alışmış, daha da kötüsü insanlar bu kişileri kale almaktadır. ne var ki ortalarda ne bir aydın ne bir sanatçı ne de bir filozof yoktur; ortada fikir yoktur.
ne var ki son zamanlarda adeta can çekişmeye başlamış, ne yapacağını şaşırmış bir haldedir. misal: binlerce dizi ve yüzlerce popstar tarzı yarışmaların modası geçmiş, kepazeliği belli olmuş, tekrar eski tarz kutu açma kapama tarzı yarışmalara dönülmüştür. bir süre sonra onların da gereksizliği ve yavanlığı ortaya çıkacak, riziko gibi bilgiye dayalı yarışmalara dönülecek ümidindeyiz.
temennimiz o ki otuz kırk yıla kadar bizim televizyonlarımız da bilgilendirici programlar, ciddi haber ve tartışma programları, fikir üretilip beyan edilebilen programlar, vs. yayınlar hale gelsin. *
ülkeyi yöneten yegane güç. seçimlerden önce halkla yapılan röportajların ve anketlerin seçim sonuçlarını ne kadar etkilediği ya da yapılan "emlak kredisi faizleri düştü haydi herkes ev almaya" gibi haberlerin sektörü nasıl canlandırdığı aşikar. Wag the Dog filminde medyanın amerikayı nasıl yönetebileceği oldukça eğlenceli bir anlatımla gösterilmiştir, amerika vietnam'da milyonlarca kez zafer kazanmıştır en nihayetinde hollywood sayesinde. aynı şekilde fakirliğin övüldüğü, zenginlerin tek hayat amacının fakirlerin hayatlarıyla oynamak olduğu yeşilçam filmleri de insanımızı uyuşturmuş adeta iyi insan olmak için fakir olmak gerek zihniyetini topluma yerleştirmiştir. bugün medya denilince işin içine gazeteleri üzülerek katamıyorum çünkü türk halkı için işitmek yanında okumak sinek vızıltısı gibi bir etki yapmaktadır ve yetmiş beş milyonluk ülkede yüzbinlerle ifade edilen tirajlarıyla övünen gazetelerimizin hali içler acısıdır. bir gazete fiyatına tam 4 gazete!!! moda eki, yok kadın dünyası kelebek börtü böcek, bulmaca magazin ekleriyle ve en önemlisi arka kapak güzelleriyle kendilerini gazete olarak niteleyen, hiçbir haber içeriği olmayan yazım yanlışlarıyla dolu özensizce hazırlanmış kağıt parçalarıdır. toplumu yönlendirme, bilgilendirme görevlerinden bihaber, halkı suni gündemlerle meşgul ederek derelerin altından gürül gürül akan pisliğin örtülmesinde büyük payları vardır.
kamu oyunu; çeşitli güncel ve önemli olaylardan haberdar etmek için kullanılan yazılı, görsel ve işitsel iletişim araçlarıdır. medya aracılığıyla kamu oyuna hizmet sunan kişilere medya mensubu denmekle birlikte, ülkemizde "medya" kelimesinin ayaklar altında gezinmesinin başlıca sorumlusu da yine bu kişilerdir.
sırf "menfaat" güdüsüyle yapılan her işte olduğu gibi medya'nın kullanımında da kontrol tamamıyla kaybedilmiştir. bu sebepten dolayı; ülkenin kötü gidişatının önüne sis perdesi çekmek için; çeşitli saçma sapan eğlence ve magazin programları, yarışmalar, diziler kısacası halk arasında polemiğe neden olacak türden yapımlar televizyonlardan evlerimize doğru birer uyuşturucu gibi yayılmaktalar. medya mensubunun desteklediği kişiler ünlü olmakla birlikte, halkın beğeneceği ve destekleyeceği sanatkarlar bir kenarda sessiz kalmakta, halk tarafından tanınmalarına imkan verilmemekte. bunun sonucu olarak "sanatçı" kelimesinin anlamı zamanla, ekranda bel kıvırıp göbek atan kişiler şekline bürünmekte. haberler gittikçe brezilya dizilerine dönüşmekte, en ciddi haberler bile ne haber etiğine ne de toplum etiğine uygun şekilde yayınlanmakta. haber değeri olmayan her türlü medya yaratması ünlünün skandalllarla dolu hayat hikayeleri haberler adı altında verilmekte. *
radyoculuk eğitimi alırken* bir medya mensubuna "neden bu radyoda hep aynı şarkılar çalınıyor" diye sorduğumda, verdiği şu cevap karşısında oldukça şaşırmıştım*;
"bir sanatçı şarkısının ne kadar çalınacağını kendi seçip, ödemesini ona göre peşin yapıyor"
artık her hangi bir medya aracından okuduğumuz, duyduğumuz, izlediğimiz herşey reklam. haber, bilgi saydığımız herşey parası karşılığında kim neyi duyurmak istiyorsa o. yani o haber aralarında verilen, gazetelerde yarım sayfa olan ürün tanıtımları değil a dan z ye her şey reklam ve para karşılığı.