bir buçuk asırdan beri memleketimizin başta gelen derdi medeniyet meselesidir. hakikatte, bin yıllık tarihimiz içinde ortaya konmuş olan anadolu müslüman türk kültürünü, örfleri, folkloru, edebiyatı ve güzel sanatlarıyla, tasavvufuyla ve felsefesi ile ahlakıyla bir potada yoğuran bir medeniyetimiz vardır. ancak bugün sekülerizm ve laisisizm adı altında bu değerler bizden kopraılmak istenmektedir.
ibn-i haldun'a göre umran'dır. yani imarlanmış , düzenlenmiş anlamında. tabiki bu imar sadece kentsel görüngü değildir . mimariden öte , insan ilişkilerindeki toplumsallık düzeyinin ileri düzeyde olmasıdır. yani medeniyet kelimesinin de içinde barındırdığı medeni olma hali.
nüfus cüzdanındaki "medeni hali" ibaresiyle karıştırılmasın. ki onun da medeniyetle alakası vardır.
bir de denî var : alçak anlamında. ve bazı medeniyetlerin de deniye(alçak olan) olduğunu da söyleyebiliriz sanırım. söyledim gitti : medeniyet.
Evet, böyle istibdat* ve sefahete ve zilletle memzuç* medeniyete, bedeviyeti tercih ediyorum. Bu medeniyet, eşhası* fakir ve sefih ve ahlâksız eder. Fakat hakikî medeniyet, nev-i insanın* terakki* ve tekemmülüne* ve mahiyet-i nev'iyesinin kuvveden fiile çıkmasına hizmet ettiğinden, bu nokta-i nazardan medeniyeti istemek, insaniyeti istemektir.
Klasik bir tanımla, 'aynı çağda yaşayan toplumların medeniyetlerine denir.Muasır medeniyet hedefleri de kendisinden ileri bir seviyede gördüğü topluluklarla aynı seviyeye gelme uğraşıdır.Birbakıma da kendi değerlerimize ilke ve inkılaplarımıza sahip çıkarak ve en önemlisi dilimize sahip çıkarak ulaşabileceğimiz seviye...
Deniz Baykal medeniyet tanımında bence Atatürkten bile daha iyi bir tanımlama yapmıştır.
O'da şudur: Medeniyet, toplumların kadınlara karşı bakış açısıdır.
edit: medeniyet farkı tanımıda yapmış olabilir.