merkezi isyerleriyle doludur. assagilarina dogru indikce gercekten bir koy havasina burunur, gerek gecekondulari gerek ogle vakti oten horozlariyla. ama gecekondularun neredyse hepsi yikildi.
basık havasıylaa, kalabalıklıgı ve bıtmeyen trafık cılesıylee ne zaman o tarafa gıtmek zorunda olsam gıtmemek ıcın elımden gelenı yaptıgım istanbul semti.
şişliye bağlı bir mahalle. avrupa yakasının en önemli merkezlerindendir. istanbulun dört yanına otobüs bulmak mümkündür. sami yen sıtadı buradadır. çok sıkışık ve kalabalık olmasına rağmen içerisinde pazar dahi kurulur.
eskiden dut bahçeleriyle dolu fakat günümüzde ana cadde etrafında holdinglerin ve büyük firmaların yer aldığı, arka taraflarda ise bilgisayarcıların mesken tuttuğu, içerisinde profilo alışveriş merkezini barındıran gün içinde müthiş yoğun olan fakat mesai sonrasında cinlerin top oynadığı, gezerken her türlü insana rastlanabilecek, tüm bankaların en az bir şubesini görebileceğiniz, yaşamak için değil çalışmak için gelinen eski köy, yeni şehir parçası.
4 yıl boyunca ünversite için gidip geldigim semt, hiçde sevmem aslında...dehşet bir kaos ortamı vardır. Yarım saat otobüs duraklarının oldugu yerde kalındıgı takdirde eve gidip dinleme istegi uyandırır.
son 30 yılda çok gelişen, 70 lerde taksicilerin şehir dışı sayıp kazık attmasına neden olan, buralar hep dutluktu lafının doğru olduğu az yerlerden biridir. *
içinde barındırdığı stada, iç karartıcı ana caddesine, yollara atlayan insanlarına, düzensiz,dar ve yokuşlu arka sokaklarına ve sevebilecek hiçbirşeyi olmamasına rağmen her geçtiğimde beni hüzünlendiren ve hüzünlendirecek semt, sanarsın çocukluğunun geçtiği sahil kasabası anasını satıyım.
mecidiyeköy için bir arkadaşım "şehiriçi otobüslerin başkenti" demişti. ben demiş de olabilirim çok otobüs sesi vardı hatırlayamıyorum. zaten de saçmaymış.
edit: anladım sevmediniz entryimi. halbuki ne kadarda saçmaydı...