telefonumun güvenlik kodunu açıp özelimi bi dedektif edasıyla öğrenmek istemiştir. fakat eline yüzüne bulaştırmıştır. o kadar fazla yanlış şifre yazmıştırki en sonunda telefonumu kitlemeyi başarmıştır. tabi ben farkına varınca...
en son hatırladığım şey; ben, meraktan çatlayıp da bunları yapmış haline gülmekten kendimi alamazken; o ise ''off! napacaz ya, tamam ya al benim telefonu'' diye strese girmişti...
sözlüğe aile sıcaklığı aşılayan yazar imiş meğer ise. nedir necidir diye bir baktım. ablasıyla bir sevgi pıtırcığı bir örnek kardeş görüntüleri yeahh dedim hohoy dedim beni gardaşımda böyle olaydı dedim.
daha bu sabah tanıştık, öğlene arkadaş olduk, akşama da pijama partimiz var..
birlikte birbirimizi face'te kız kardeş olarak kaydetmeye, sözlükte bilgisayar ışığı altında birbirimizi kanki olarak eklemeye söz verdik. ben ona kargoyla keçi boynuzu yollicam; o da bana zengin koca bulacak.
ha bi de starbucks'un önüne minder atıp çay içecez..
işteeee, sevgili sözlük bi insanı anlamaya bazen 60 yıl yetmezken, bazen dakikalar bile fazla geliyor..
tanıdığım ilk anda bana canan tan'ın, pirayesini anımsatan, bu yüzden de nazım hikmetin şu dizlerini yakıştırdığım dost.
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik...
Hoş geldin!
Biz bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha taşı kırmakta,
dostu düşmandan ayırmakta...
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok
YÜRÜYELiM
Sen bunu okuduğunda doğmuş olucaksın*
herkesten önce ben kutluyorum
Hatta sen yatağında mışıl mışıl uyurken kutluyorum çocuk!
güneşin yüzünü göstermeden aydınlattığı gökyüzü gibi
hem gri,
hem mavi,
hem portakal renginde olsun hayatın..
yanaklarında gülücük,
hüznünde masumiyet eksik olmasın..
iYiKi DOĞDUN DÜDÜK!