kitaptan çok etkilendiğim ve aklımın yattığı birkaç kelam:
' uyanıp, kendinizi yatağınızda uyurken bulmadığınız sürece hiçbir zaman rüyada olduğunuzu anlayamazsınız ve koskoca bir ömrü gerçek hayatınızı yaşadığınızı zannederek geçirirsiniz. öyleyse gerçek hayat dediğimiz hayatımızın da bir rüya olmadığını nasıl ispatlayabiliriz? '
' beynimizde seyrettiğimiz algıların maddesel karşılıkları olduğunu asla ispatlayamayız. bu algılar pekala yapay bir kaynaktan geliyor olabilir. '
aynısı ve kesinlikle daha tatminkarı için kesinlikle (bkz: allah akılla bilinir)
çok çok daha tatminkarı içinse (bkz: arzdan arşa miraç) serisi (fizik ve yüksek matematiğe aşina değilseniz sadece kafanızı karıştırır bu ikincisi)
hamiş: sadece kitaba bakınız yazarına bakmasanız da olur, hatta mümkünse bakmayın, hele kızsanız ve zenginseniz sakın ha bakmayın!!
hamiş2: yüzyılların (bkz: tasavvuf)u, (bkz: yeni platoncu)luğu hatta (bkz: budizm)i olmuş şimdi matrix felsefesi ya insanın ilginç tabii ne diyelim diyesi geliyor!
bir zen üstadı, talebesine tam 10 yıl boyunca maddenin bizim zihnimizde var olan bir hayalden ibaret olduğunu öğretmiş. 10 yıl sonunda ise, öğrencisini çağırıp "gerçek nedir?" diye sormuş. öğrencisi "gerçek hayalden ibarettir" diye yanıt vermiş. üstad da elindeki sopayı öğrencisinin kafasına sertçe indirmiş. öğrencisi dayağın acısının şiddetiyle bağırınca "evladım" demiş; "madem gerçek aslında hayal, peki kafan neden acıdı?"
"holografik dünya" yada ingilizce orjinaliyle "holographic world" olarak bilinen felsefi akımdır ve matrix filminin ilham kaynağı olan felsefedir. matrix filminde yeni bir felsefi akım öne sürülmemiştir.
madde beynimizin yarattığı ve şekillendirdiği bir şey ise, doğru olması olası bir düşünce. ama maddenin her şeyden bağımsız olduğunu öne sürersek ki bu da doğruluğu veya yanlışlığı ispatlanamaz bir şeydir, bu düşünce yıkılır. önemli olan maddeyi tanımlamaktır, ya da bir tanesini doğru kabul etmek ve öyle yaşamaktır. ayrıca matrix felsefesi popüler bir üsluptur katılıyorum, yeni bir felsefi akımı değildir.
maddenin insan beyninde oluşturduğu algıyla var olduğunu temel alan bir durumdur. temeli jean baudrillard ın simülation and simülakr kitabına dayanmaktadır. insan bir maddeyi algılıyorsa vardır. mesela kafamıza takılan bir cihazla beynimize sinyaller gönderilebilir ve varolmayan bir şeyi varmış gibi görebiliriz. bu da herşeyin beyinde bittiğinin kanıtıdır yani biz gözümüzle görürken göz sadece aracıdır veya kulak sadece aracıdır. bunları yapan beyindir. rüyaları gözümüzle görseydik rüya değil gerçek derdik. şuan da yaşıyoruz binlerce uğraşımız var sex yapıyoruz yemek yiyoruz müzik dinliyoruz... bunlar birer algıdır, yani beyne giden sinyallerdir. peki bu sinyalleri beynimize bir makine gönderiyorsa bizim için gerçek ne olurdu, gerçekle yapayı nasıl ayırırdık? kısaca bu temellerde ilerleyen ayrıca bitirme tezimde olan konudur.