bir prenses varmış. genç kız doğduğundan beri sarayında, yalnızmış, prenses olarak yaşarmış. derken uzaktan gelen bir yabancı oğlan görmüş bu. onunla gitmek istemiş. meğer başka bir ülkenin prensiymiş o da. babası vermeyince anlaşmışlar. savaşın bitimini kutlamak için, kocaman bir saat yaptırmışlar, altından bir saat diğer ülkenin kralına gidecekmiş. altın saatin ardında açılan ufak bir kapıya saklanmış kız da. kaçmışlar
Bir varmış bir yapmış evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bir tane de cık varmış çok yaşlıymış bir gün ölmüş kıları ağlamış a u sonraablaları demiş boşuna ağlamayın babamız bizi dövüyordu bu yüzden ağlamanıza gerek yok sevgilerimizle buluşamıyoduk demiş öpüşemiyoduk demiş bundan ağlamayın en küçük kız demiş ama annemiz kaldı ma anneleri çok iyiymiş evlendirmiş kızlarını ve en küçük kız kalmış o demiş anne sen beni evlendirmeyecekmisin annesi demiş hayır sen bana yardım edecek işini bitirdikten sonra sevgilinle buluşacan o demiş ben mezramdan evlenicem bakacaz demiş o Nasıl biri iyi zengin villası var annesi demiş tamam evlen demiş evlenmiş ve annesidir bir Zaman ölmüş .
içimizde dizginleyemediğimiz kelimelerin ,biraz hayal gücü biraz da yaşanmışlık kokan anlardan yola çıkarak ,Tıpkı tertemiz düşlerle heyecan verici birşey anlatan küçük bir çocuk gibi anlattığımız yarı kurgusal metinler..
Öğrencimle ödev yaparken yeniden okuduğum ve sonu sürekli aynı biten yazım türü. Küçüklüğümüzden beri bizi alıştırdıkları şey 'kötüler daima kaybeder'. Masalların sonunda kötü olan varlık muhakkak hatasını anlar ve bir şekilde cezasını bulur. Tüm bu sürreallik içinde geçen bir çocukluktan sonra hayatta kötülüklerle tanışmaya başlarız. Hani kötüler kaybediyordu,basbayağı kazanıyor'un şokunu atlatırız. Derken zamanla bizler de bu değişime dahil oluruz.
Çocukluğumuz böyle geçti derken biraz daha büyüyünce bu defa Türk sinemasının iyinin fazlasıyla iyi, kötünün de fazlasıyla kötü olduğu masalsı filmler ile tanışırız. Ulan gene kötüler kaybediyor oh mis derken hepimizin ziyadesiyle iyilik aşılaması (hatta zehirlemesi de diyebiliriz) yaşadığı bir zamandan karşımıza yine kötü insanlar çıkınca biz yine şok.
Öyleki çocuklara en saf iyilik güzellemelerini yapıp büyümeye başladıklarında aslında her şeyin gerçekten bir masal olduğu gerçeğini yüzlerine vuruyoruz. Bu açıdan çok havada kalıyormuş gibi geliyor bu tür okumalar veya görsellikler. Eminim kapan çocuklar da vardır ancak en basit örneği ile kendi öğrencim hayat bilgisi testinin tamamını doğru yapıyor çünkü iyilik dolu cevaplar sırıtıyor basbayağı. Uygulamaya gelindiğinde yaramaz bir çocuk ve işaretlediklerinin çoğunu yapmıyor. Aile, çevre veya diğer unsurlar bunu bir şekilde etkiliyor muhakkak ama biraz daha etkili olmasını isterdim bu tür şeylerin. ikinci sınıf öğrencisinin bile öylesine üzerinden geçtiği bir kaç doğru davranış olarak kalmamalıydı.
Bunu masal veya türk filmlerinin basitligi olarak mı degerlendirmek gerekir bilmiyorum ama o yaşlarda bunların abartılı olduklarını düşündüğümüzü sanmıyorum. Yaşayarak deneyimlediğimiz şeyleri bunların çok üzerinde tutuyoruz. Bu tür şeyleri saçmalık olarak görüyoruz zamanla. Daha da büyüdükçe realist romanlar okumaya, filmler izlemeye başlıyoruz.Hoşumuza giden de bu oluyor kendimizi, doğamızı en apaçık haliyle görmek. iyilik dolu içerikler çocuklara, iyiyle kötünün harmanlanmış içerikleri biz büyükler için yeniden üretilip duruyor. Hepsi bir döngüymüşçesine. Sürreal iyilik pek etki etmiyor oysa. Etki eden hayatın kendisi ve onun yansıması ile üretilenler. Masaldan nerelere geldim ama aklımı kurcaladı. Wtf?
Benim dünyaya bakışımı değiştiren Çınar'ımın adına sebep şiir. Masal gibidir, masaldan daha masal:
MASALLARIN MASALI
Su başında durmuşuz
çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor
çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize
çınarla bana.
Su başında durmuşuz
çınarla ben, bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor
çınarla ben, bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, bir de kediye.
Su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, bir de güneş.
Suda suretimiz çıkıyor
çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin.
Suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, bir de güneşe.
Su başında durmuşuz
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor
çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.
Su başında durmuşuz.
Önce kedi gidecek
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim
kaybolacak suda suretim
Sonra çınar gidecek
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak,
Sonra o da gidecek.
Su başında durmuşuz
Su serin
Çınar ulu
Ben şiir yazıyorum
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak
Çok şükür yaşıyoruz
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.
çocukken hayal gücünü geliştiren, büyüdüğünde hayallerinin yerle bir olduğunu görünce;
'' birileri anlatsa yine inanabilsem'' dediğin edebi eserlerdir.
Herkesin bir masal hakki vardir su hayatta . Ben benimkinin sonundan korkuyorum.
Basit bir kiz dusunun. Siradan hayatini yasayip daha fazlasini talep etmeyen. Oyle agir seyler yasamis ki oncesinde sonrasinda elinde kalanlara deli gibi sahip cikan. Oldugu gibi degil olmasi gerektigi gibi davranan. Etrafindaki insanlar onu mutlu etmese de onlar mutlu olsun diye cabalayan. Onlarin mutlu olmasi demek kizhn huzurlu olmasi demek cunku.
Gunlerden bir gun bu kizin hayatina bodoslama bir delikanli girer. Kiz once gormezden gelir, sonia eglenir delikanliyla. Bir kac kere delikanlidan uzaklassada delikanli onu birakmaz. "Ben seni gordum tanidim ne olursa olsun seni birakmam 'der her seferinde kiza ve ekler "sen de gitsen bile geri donuceksin biliyorum"
kiz kendine bakar . Haftalar icinde ne kadar degismistir. Sahi seviyomudur gercekten delikanli onu? Yada o ne kadar seviyodur delikanliyi? Neleri feda edebilir onun icin. Ona gitmek var ettigi herseyden vazgecip yeniden baslamaktir. Genc kiz arafta kalmis gibi hisseder kendini. Delikanlidan zaman talep etmis zihnini ve ruhunu Nadasa birakmasi gerekiyormus. Delikanli o donemde de kizi tek birakmamis . Kiz hem bu ilgiden ve sevgiden hoslansada birazda korkuyormus . Bazi seylere gogur gerebhlecek kadar guclu gormuyormus kendini.
Nadas suresinin bitmesine az kalmaya baslayinca genc kiz daha cnl gerilmis. Ve yavas yavas fark etmiski besledigi sevgî o kadar da buyua degil. Hem delikanli ile olup hem olmamak arasinda gidip geliyormus.
Dusunmeye baslamis insan sevgisini sorguluyor ise karsisindakini gercekten seviyormudur?
Anlatsam inanmazlar oğul, masal derler; masala inanmazlar, masalı yalnızca dinlerler, sanki hakikati bilirmiş gibi,
sanki hakikatin sırrına erişmiş gibi,