-anne, "çaldırınca aşağı in" der. 10 dakika sonra çaldırır.
-aşağı inersin. poşetlerle dolup taşan arabanın bagajı ebesinin amına dönmüştür.
-bagajdaki poşetlerden alırken, anne "hadi bakim, hadi bakim, hadi bakim" sesleri ile konsantre olmanı engeller. lan zaten poşetleri alıyorum, daha ne aklımı karıştırıyorsun?
-elinde poşetlerle apartmanın kapısını açmaya çalışırken anne "hızlı ol, el çabukluğu kazan, beceriksiz! sevgili yapmak için turizm işletmeciliği okudun da bir boka yaramadın, hâla aynı hantallık!" diye başının etini yer.
-tam asansörü çağıracakken bir bakarsın ki, asansör en üst katta. asansör gelene kadar asırlar geçer.
-asansördeki 30-40 saniye işkencedir. nihayet 7. kata ulaşırsın.
-"babaaaaa kapıyı aç!" dersin. o sırada baba altında beşiktaşlı şort, üzerinde atlet ile fosur fosur uyumaktadır.
-anne "babandan hayır yok. kapıyı aç!" der. elindeki zibilyon tane poşetle güç bela kapıyı açarsın.
-poşetleri kapının dibine hafifçe bıraktıktan sonra ayakkabının bağını çözerken, parmaklarının kırmızıya döndüğünü fark edersin.
-tam eve girerken anne "gel bakim şunları yerleştirmeme yardım et!" der. bonus olarak poşetleri de bağlayıp yerine koymakla uğraşırsın.
-işin kötü tarafı; çekirdek aileyi 1 yıl idare edecek kadar ürün almana rağmen, aldığın ürünler çabuk tükenir. 10 gün sonra aynı işlemler yine tekrarlanır.
kasada ödeme kısmıdır zira aylık alışveriş yapınca insanın kafasındaki rakamın üstünde bir tutar çıkıyor. allahtan artık daha az gidiyorum markete bankkartın bizimtoptan sitesinde indirimi varmış ordan aylık kuru bakliyat, yağ, un, salça gibi malzemeleri toptan alıyorum kafam rahat ediyor markete öyle ekmek vs almaya gidiyorum artık.