bugün

Efsanelerde vs adının geçtiği söylenen bilincini yitirmiş bir tür köle imiş. Buna göre Savaşta esir edilen birinin başına ıslak deri geçilir günlerce sıcak güneşte bekletilmesi sonucu derinin iyice kafayı sıkması gibi nedenlerle mankurtlaşırmış. Tabi bu uygulama sırasında çoğu ölür imiş.

Böyle kişiler gerçekten var mıydı acaba? Umarım yoktur.

Not: bu konu hakkında bildiklerim sadece bunlar ve bunları da kısa süre önce internetten öğrendim. Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum.
Mecaz anlam da türklük bilincini kaybedenler için kullanılır.
Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde bahsedilen bilinçsiz köledir.
saçlar kazınır > kafaya taze deri geçirilir* > deri sıcakla birlikte iyice kafa derisine yapışır > kafaya yapışan deri saçlarda kıl dönmesine neden olur > kafaya geçirilmiş deriye doğru çıkamayan saçlar kafanın içlerine doğru çıkar > kıllar kafatası çevresi ve içine duhûl eder > beyin tertemiz olur. > kişi ölmez ama aklî melekelerini yitirerek yularlı eşeğe dönüşür.

foseptik kovuğundan sonra en taşaklı işkence metodlarındandır.
En güzel anlatan da Cengiz Aytmatov’dur. Özellikle de Gün olur asra bedel’de çok etkileyici anlatır mankurtluğu.
görsel

Bir Kırgız efsanesine göre ; bozkırı işgal eden Juan-Juan adlı barbar bir toplum, tutsak ettiği kişileri işe yarar köleler haline getirmek için belleklerini silerek "mankurt" haline getirirmiş.. Bunu nasıl mı yaparmış, işin o yönü gerçekten barbar işi !..
Tutsak kişinin saçları iyice kazınıyor, kafasına devenin boyun derisi gerdirilerek geçiriliyor. Tutsak başını yerlere vurmasın diye bir kütüğe bağlanıyor, yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlı olarak ıssız bir yerde, güneş altında, 4-5 gün aç susuz bırakılıyor. Sıcağın etkisiyle deve derisi büzülüyor ve bir mengene gibi kafayı sıkıştırıyor. Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlar yeniden uzamaya başlıyor. Fakat, deri kafaya o kadar yapışıyor ki, zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşiyor ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemiyor. Bu nedenle saçlar kafanın dışı yönünde değil, içine doğru uzamaya başlıyor. Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip, beyne doğru ilerlemesiyle birlikte tutsak büyük acılar çekiyor.. 5. gün sonunda tutsakların çoğu ölüyor. Sağ kalan tutsak ise zamanla kendine geliyor, yiyip içerek gücünü toparlıyor. Ama o artık bir insan değildir ; ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan "mankurt" olmuştur. Artık hafızası yoktur.. Kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını babasını ve çocukluğunu bilmez hale geliyor.. Düşünememektedir, insan olduğunun farkında değildir. Ağzı var dili yoktur. Kaçmayı dahi düşünmeyen, hiçbir tehlike arz etmeyen bir köledir sadece.. Bilinci, benliği olmadığı için, sadece efendisine boyun eğen bir köle..
Akıl yoksunluğunu ifade eden "mankurtlaşma" artık bir kavram olarak kullanılmaktadır. Anadolu'da "mankafa" derler..

(SONER YALÇıN, "Galat-ı Meşhur").
Genellikle moğollar yapardı bunu. Selçuklu türklerine yapmadıklarını bırakmadılar. Onun için babar türkler kavramı moğollara aittir. anadolu türklerine değil.
zamanında Türklerin işkence konusunda çinlilerden geri olmadığının göstergesi.

(bkz: avarlar)
(bkz: gün olur asra bedel)
ilk olarak cengiz aytmatov'un "gün olur Asra bedel" romanında bahsedilen, bazı çin kaynaklarının doğruladığı eski bir işkence yöntemi.
Günümüz türkiye türkleridir

Bir kısmı dincilikle boğulup kendini suudi arap zannederken diğerlerine de bazı provokatörler tarafından "Siz Türk değilsiniz, Anadolu halklarının kırmasısınız" veya "Kürt,Yunan,Ermeni,Arap birleşmesiyle Türkler oluşmuştur." gibi über saçma teoriler ortaya atmakta. Bizdeki mankurt cahil türk de bunlara inanıp sağda solda "Sümerler Türktür" , "Biz Hititlerin torunuyuz" , "Bizans bizimdir" gibi saçma sapan söylevlerle kendini rezil etmektedir.
Eski Türk, Kazak ve Kırgız destanlarından edinilen bilgi ve Orta Asya mitlerine göre "Mankurt" dönemin Orta Asya halkları arasında çok yaygın bir işkence ve zihin kontrol yöntemiydi.

Bir insanı mankurt yapmak istediklerinde:

O kişinin kafası (saçları) iyice kazınır,
Kafasına devenin boyun derisi iyice gerdirilirek geçirilir,
Kafasında deve derisi bulunan Mankurt adayı sıcak çölde güneş altında birkaç gün bırakılırdı.
Böylece sıcağın etkisiyle deve derisi büzülür ve kafaya iyice yapışır. Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlarda yeniden uzamaya başlar. Fakat deri kafaya o kadar yapışır ki zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşir ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemez. Bu nedenle saçlar uzamaya vücudun dışı yönünde değil de kafanın içine doğru uzamaya başlar. Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip beyne doğru ilerlemesiyle mankurt büyük acılar çeker. Bu acılara dayanamayan mankurt bir müddet sonra kuklaya döner. Hafızasını yitirir, anne-babasını dahi tanımaz. Aklını çalıştırıp düşünemez hale gelir. Bu nedenle sahibi ne söylerse ona itaat eder.

Günümüzde modern işkence ve zihin kontrol yöntemlerinin kullanılması nedeniyle Mankurt tekniği geçmişte kalmıştır. Vikipedi'
Özetle; Şakirt, çomar, barzo vb.ni tarif etmek için kullanılacak muhteşem kelime.

Kelime anlamı ise; Asimile olmuş, benliğini ve kimliğini yitirmiş, tarihini ve geçmişini bilmeyen, Türklükten çıkmış Türk.
Ülkesine, milletine ve insanlığa hizmet etmek yerine zihnini ve yüreğini Amerika'da yaşayan bir şarlatana adayan kimse.
daha halen varlıklarını sürdürüyolar demek ki.
mankurtlaşan kişi özbenliğini kaybedip geçmişine dair hiçbir şey hatırlamaz. mankurt haline getirilmek istenen kişinin önce başı kazınır, başına ıslak deve derisi sarılır ve bu halde elleri kolları bağlı olarak güneş altında bırakılır. deve derisi kurudukça gerilir. gerilen deri başı sıkar ve inanılmaz acılar vererek aklını yitirmesine neden olur. böyle bir kişi bilinçsiz ve her istenen şeyi sorgusuzca yapan bir köleye dönüşür. mankurtlaşan kişinin geri eski haline dönmesi mümkün değildir. özellikle kırgız destanlarında bu durumdan bahsedilir. cengiz aytmatov gün olur asra bedel eserinde bu konudan bahsetmiştir.
Destanlarda kişinin saçı kazındıktan sonra deve derisi geçirilen ve delirmesi sağlanarak köleleştirme şeklidir.
Mankurtlaşan sevgiliye yazılan şarkı.

Kusturmuşlar has beyinini öz kafa tasından unutmuş herşeyi.
Yıkamışlar beyini silmişler kaderini gün gelir asra bedel!
işte deve işte hendek işte orada gözlerinde bir ışık olsa.

Unutmuş beni.
Hatırlamıyor bizi.
Döndür Allahım geri.
Mankurt olmuş sevgilim duymuyor beni.

https://www.youtube.com/watch?v=o6vJnPKYM6E
Saclari kazinan suclunun kel kafasina deve derisi dikilir bu deri kafaya yapisir. Daha sonra saclar disari dogru cikamadigindan ice dogru yavasca uzamaya basla beyne ulasinca kisiyi cildirtarak oldurur. Boyle de acayip bi iskence yontemi.
şimdilerde akp lilerin yerlerini aldığı eski hunların köleleridir.
Mankafa sözünün nerden geldiğini anlatan içler acısı efsane .Bunu böyle iğrenç işkencelerle değil tüm psikolojik ,medya, basın yolu ile gerçekleştiren acımasız kapitalizm ve köleleştirdiği insanlar.
Bugünkü Moğolların ataları olduğu düşünülen Juan Juanlar, Türklere karşı mankurtlaştırma yöntemini uygularlardı.

Mankurtlaştırma işlemi için genç, dayanıklı ve güçlü esirler tercih edilirdi.

Mankurtlaştırılmasına karar verilen esirlerin elleri, ayakları ve boyunları sağlamca çölün ortasında bir yere bağlanılarak hareket etmeleri engellenirdi.

Önce kölenin saçları kazınır, saç telleri tek tek köklerinden çıkarılırdı. Bu işlem yapılırken bir başka kişi de bir deve, camız, sığır ya da koyunu kesip derisini yüzmeye başlardı. Derilerin en kalın olan yerleri seçilerek oracıkta kafası kanlar içinde kalmış olan esirin hemen başına sıkıca geçirilirdi. Başına deri geçirilen esir, güneşin altında beklemeye bırakılırdı. Saçları yeniden çıkan kölenin saçları, üzerine sıkıca kaplanan derinin kuruması nedeniyle yukarıya doğru büyüyemediği için kendi kafa derisine doğru büyüyerek batarmış. Çektiği inanılmaz acının etkisiyle esirler korkunç çığlıklar atarlarmış.

Zamanla güneşin altında kurumaya ve kurudukça daralmaya başlayan deri, esirin kafasını sıkarak tarif edilmez acılar çekmesine neden olurdu. Mankurtlaştırılmaya çalışılan 10 esirden yaklaşık 8 i büyük acılar içinde kıvranarak ölürdü. Ölmeyen esirlerse yaşadıkları korkunç acının etkisiyle bütün geçmişlerini, ülkülerini, hayallerini, kişiliklerini unuturlar; adeta beyinleri yıkanırdı.

Bir kaç gün sonrasında esirin yanına gelen bir kişi onun başına bir şapka takar, esire yiyecek ve su verirdi. Mankurtlar, yaşadıkları korkunç işkencenin bilinç altlarında yaptığı etki nedeniyle başlarına dokunulmasından nefret ederlerdi.

Geçmişini tamamen unutan ve artık bir mankurt olan esir, yeni sahibine yüzde yüz itaat eden, kişiliği olmayan, geçmişini tamamen unutmuş, verilen emirleri sorgulamayan, kaçmayı asla düşünmeyen, ağzı var dili yok, hiç bir tehlike arz etmeyen muhteşem bir köle olmuştur. Mankurt sahibine adeta bir köpek sadakatiyle bağlı olurdu. Bu özelliği nedeniyle bir Mankurt, 10 köleden daha değerliydi. Hatta bir mankurt öldürülürse, özgür 3 kişi öldürülmüş muamelesi yapılırdı

Mankurtlaştırılan bir köleyi yakınları bile kurtarmaya çalışmazdı. Çünkü mankurt, geçmişini tamamiyle unutmuştur ve hiç bir şey hatırlamamaktadır. Mankurtu eski haline getirmenin hiç bir yolu yoktur.

Bir mankurt ve efendisi

Türk Dünyası’nın Nayman Ana Efsanesi de mankurtlardan bahsetmektedir.

Efsaneye göre, Nayman Ana’nın oğlu Colman düşmanları tarafından esir alındıktan sonra mankurtlaştırılır. Nayman Ana, esir oğlunu kurtarmak için tek başına yollara düşer. Oğlunu ıssız bir yerde develeri otlatırken bulur. Gizlice, mankurtlaştırıldığın habersiz oğluna yaklaşır. Çoktan mankurtlaştırılmış oğlu Colman, Nayman Ana’yı tanımaz. Nayman Ana, Colman’a kendi adını, babasının adını söyler ama Colman artık hiç bir şey hatırlamamaktadır. Nayman Ana hiç bıkıp usanmadan, ” Senin baban Dönenbay’dır; sen Dönenbay’ın oğlusun.” der.

Nayman Ana günlerce bıkıp usanmadan oğlunun yanına gelerek ona geçmişini anımsatmaya çalışır. Durumdan kuşkulanan Juan Juanlar, Mankurt colman’a ” Karşına kim çıkarsa çıksın onu mutlaka öldür.” diye emir verirler. Nayman Ana yine oğlunun yanına gelir ve ” Senin baban Dönenbay” demek ister. Mankurt hiç tereddüt etmeden okunu çeker ve öz annesinin göğsüne saplar.

Oraya yığılan Nayman Ana’nın ruhu bir kuş olup havalanmış ve oğlunun üzerinde dönmeye başlamış. Havada dönerken bile, ” Senin atan (Baban) dönenbay, sen Dönenbay’ın oğlusun.” diyormuş. Bu nedenle o kuş türüne Dönenbay denilmiş.

Nayman Ana Efsanesi, Türkiye dahil pek çok ülkede tiyatro ve sinemaya uyarlanmıştır.

Türk Dünyası‘nda Kırgız Destanları dışında neredeyse unutulan bu kavram, Kırgız Türk yazar Cengiz Aytmatov‘un 1980 yılında yazdığı Gün Olur Asra Bedel adlı romanında yeniden güncellenmiştir.

Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde mankurt, tarihini ve dilini unutmuş,yalnızca Rusça konuşabilen Türkler için kullanılmaktadır.

Türkiye’de mankurt, özüne, milletine, kültürüne ve tarihine yabancılaşmış, duygusuzlaşmış ve tepkisizleşmiş; batılı emperyalist devletlere işbirlikçilik yapan kişiler için kullanılır.
dünya literatürüne girmiş bir kelâmdır. cengiz atmatov ile nâm salmıştır. bâzı batı üniversitelerinin slavistik bölümünde mutlaka anılır. anlamlı bir benzetmedir vesellâm.
yazar açıklamış ne olduğunu;

http://www.ihsaneliacik.c...in-adami-ornegi.html#more
(bkz: Bahadır boysal)
sözlükte de bolca bulunan mankurtlardır. laf anlatamazsınız onlara. idraksiz türkler sizi anlayacaksınız anlayacaksınız ama çok geç olacak.
Mankurtlara benzettiğim bir arkadaşa sahibim. Çocuk iri yarı, cümle kurmayı bilmiyor (tek bir kelime söyler oradan çıkarımda bulunup cevaplamanız gerekir) ve sadece denileni yapabiliyor. Bu şartlar altında tam bir mankurt.

Mankurtlarla ilgili daha detaylı bilgi için:

http://tr.wikipedia.org/wiki/Mankurt