yukarıda bahsedilen cengiz ergün gönemi ve öncesi şeklindeki tespit sonuna kadar haklı bir tespittir. Aksini iddaa eden ya manisalı değildir ya da particilik yapıyordur.
15 sene önceki hâlini hatırlıyorum o kadar karamsar, isli bir şehir gibi gelirdi ki. her bayram babamın paçasına yapışıp 'babaaaaa gitmeyelim nolur' diye ağlardım. Sonra Cengiz Ergün dönemine girdi manisa. Parklar arttı, bahçeler Yeşillendi, her yer Türk bayraklı süslemelerle kaplandı. Şehir merkezindeki her türlü pislik itelendi uzaklara. Hep derim, Manisa cengiz Ergün öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılıyor. Bir nevi Memleketimdir, güzel, temiz, rahat şehirdir. Bir Konyalı da rahat yaşar, bir izmirli de. Arasında kültürel sosyolojik uçurumları kapatmış şehir.
Yavaştan tamamen veda vakti geldi, bakalım bir daha rüzgar savurur mu bilinmez.
Köy gibi bir büyükşehir. Büyükşehir olmasının tek sebebi bence nüfusu. Zira köyden pek bir farkı yok. izmir'e çok yakın olması kafanızı karıştırmasın, gelişmişlik ve zihniyet olarak izmir ile uzaktan yakından bir alakası yok. izmir de çok planlı ve güzel bir şehir değil, fakat manisa'nın sokakları hakikaten facia. Sokaklarda kaldırım yok. Sokaklar o kadar dar ki, resmen bir apartmandan diğer apartmana zıplayarak geçebilirsin. insanlar,insanlarla ve arabalarla iç içe, çok yakın yaşıyorlar ve kimse de aga bu nedir demiyor. Şehir merkezi çok kötü ve plansız. Binaların bu kadar sıkışık ve sokakların da bir o kadar dar olması sizin nefes alabilmenizi ve sokakta hareket edebilmenizi çok zorlaştırıyor.
Göçlerle şekillenen doğup büyüdüğüm şehir. Ki an itibariyle de burada yaşıyorum. Sokakları dar, insanlar anlayışlı sakin, eskisi gibi kürt-göçmen kavgaları yok. Yaşanılacak bir şehir. Lakin gece hayatı yok. Özel sektör sanayi üzerine kurulu, o bile torpille işliyor. Yazları çok sıcak ve daha kötüsü de nem geyiği çok yapılıyor. bgv manisalı olmak gurur vermese de mutluluk verici.