-hoop, nar gibi. hadi hadi soğutmayın
+abi gel otur sen de
-hadi hadi yiyin siz.(kovalayan var çünkü)
+olmadı ama böyle şimdi
-biber atıverem mı? közlensin.
+şurda biyerde olucak biberler
-nerde hani nerde?(çükünü kaybetmiş sanki)
alnında boncuk boncuk ter, ensesinde kağıt mendil, tozun dumanın içinde mangalı kartonla yelleyen adamlarımız vardır hani..
mangal yapan adam, anne oluverir. ya hemen yoklama kendini, duruyor çükün yerinde. bahsettiğim mangalın ateşlenmesinden söndürülmesine kadar geçen süreçteki bir davranış değişikliği sadece.
mangal yapan adam, 'ben size bakar bakar doyarım' diyen adamdır. ama şu da var ki, yenge bir kaç kez ekmekarası mangal eti- domat yapıp götürür kocasına. sıcağın alnında bayılıp düşecek yoksa salak.
mangal yapan adam, biz gark gurk geğirip, karnımızı sıvazlayıp 'şiştik beeh' demekteyken, pişirdiği son parti etle doyurur karnını. sabrı sebebiyle kendiyle gurur duyuyor mudur bilmem, çok da umrumda değil, gelip yeseydi.
ben mangal yapan adam olmam. o enerji, o açlığa dayanma gücü yok bende. olur da birgün toplaşırız, atarız mangalı bagaja, koparız uludağ eteklerine..
baştan dedim bak, ben olmam..
tez canlıdır, acele eder. acelesinden sebep telaşlanır, etrafındakilerin de iki ayağını bir pabuca sokar. karısı yamak görevini üstlenir. en çok o yorulur, adam sinirlenmesin diye bir sağa bir sola koşturur, zaten hiç istememiştir mangal yapılsın çünkü etraf batacak, temizlik işi gene ona kalacaktır.
adam ise üstte atlet, elde gazete var gücüyle yanan kömürü köze döndürecektir. öyle başında durulsun, izlensin istemez. yanına geleni "kaç duman rahatsız eder" yahut "aman üstüne sıçrar" bahaneleriyle başından savacaktır.
arada bir kafasını masaya çevirecek, masada eksik gedik var mı kontrol edecektir. yamak karısıdır ya, kusur varsa kabahatli odur.
- hanıım domatesler nerde?
+ bey yanında ya işte torbanın içinde.
- e, kes madem şunları ortadan. atalım bunları da mangala. zeytinyağlılar nerde?
+ getirecem bey acele etme hele etler pişsin.
- yahu sen hazır et bunlar iki dakikada hazır , getir şu fön makinasını sen...
- temiz tabak ver yanıma
- ha rakımı getir bir de
- buz çıkardın mı
- fön makinası nerde kaldı
- he tak bakim onu şu prize
- sen tabakları koy yavaş yavaş masaya ama bak etler soğuyacak (daha atmamış bile)
- havlu getir gelirken, terimi sileyim
+ e buyur bey getirdim
- ha aferin silsene şu alnımı güzelce
- maşayı gördün mü?
+ ....
aslında pek bilmez mangal yakmayı ama sorsan bu işin piridir. et az mı pişmiş, yanmış mı tabağındaki, hooop alır elindeki maşayla, değiştirir bir başka etle. o da mı yenecek gibi değil ilahi, vardır elbet bir sebebi.
"siz başlayın siz başlayın" şeklinde bir çabası vardır ki bu adamların savaşa en önden gider gibi fedakar hisseder kendisini o an. gel hep beraber yiyelim işte sen başında durmazsan sanki mangal sönecek aniden.
yedi kaçtı usulünü benimseyen insandır. sabahın köründe gelinen piknik yerinde mangal hazırlıklarına başlar, akşama kadar o mangalın başından ayrılmaz, sizi de dumana mağruz bırakır. ne yediğinizi anlamadan apar topar yer kaçarsınız, sırf o sussun diye. ama işkence bitmez, ardından közde mısır gelir, sonra mangalda çay olayına girer. velhasıl bu adamdaki gereksiz telaş ve fedakarlık bitmek bilmez, napalımdır canı sağolsundur. lazım ki yapıyordur. **
o denli düşüncelidir ki, henüz ahali sofra kurma telaşında oldugundan, güzelim mis gibi pişmiş etler soğumasın diye mangalın bir kenarında bekletir, masa başına ahali gelince sıccak sıccak servis yapabilsindir, hem öyle düşünüldüğü gibi etlerin sonunu değil bilakis mangal sefasının tüm evrelerinde etleri götürür, üstelik herkesten de fazla yediği de vakidir ki beni bilenler bilir.
mangal yenirken; ''hep bana bırakıyosunuz bu işi bak ter içinde kaldım'' diyen ama mangalı yaparken yardım etmek isteyenlere de asla mangala elini sürdürtmeyen güzel insanlardır. pek bir tatlı olurlar, insanlar o etleri yedikce keyifle izlerler. 'benim eserim işte!' dermişcesine. cok duygulandım aglıcam şimdi. *
tez canlı abimizdir. organizasyonu da yüksek ihtimal o yapmıştır.ailenin,arkadaş ortamının göz bebeği niteliğindedir(kendince). hep ilgi benim üzerinde olsun diyen normal hayatta bir bok olamamış duygularını pikniklerde tatmin eden abimizdir işte.