--spoiler--
Bilinmelidir ki, Malazgirt başlangıç, istanbul fetih, Çanakkale mücadele, Sakarya şahlanış ve Ankara egemenlik demektir. işte, Malazgirtten Ankaraya uzanan yaklaşık bin yıllık yolunda Türk milleti sadece kendi kaderini değil bütün dünyanın da kaderini çizmiştir. Anadoluda dünya durdukça devam edecek Türk devri Malazgirtle başlamış, Türkiye Cumhuriyetinin temelleri 1071deki zafer neticesinde atılmıştır.
Anadolunun vatan yapıldığı bu sürecin başlangıç noktası olan 1071 yılı, bizlere asırlar önce atalarımız tarafından verilen bir güven anlamına da gelmektedir. 1071deki ruh, aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen yine bir 26 Ağustos günü 1922de başlatılan Büyük Taarruzda da bulunmaktadır. Malazgirt Ovasındaki inanç 1071de olduğu gibi, Iğdır Ovasında, Çukurovada, Gediz Ovasında aynı şekilde devam etmektedir ve edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerimizle, Sultan Alparslanlara, Fatih Sultan Mehmetlere, Mustafa Kemal Atatürklere vatan olacak Anadoluyla kucaklaşmamızın, Malazgirt Zaferinin 942. yılını ve Büyük Taarruzun 99. yılını en içten ve en samimi duygularımızla kutlar, vatanımızın korunması uğruna can veren bütün şehitlerimizi saygı ve rahmetle anarız.
--spoiler--
27000in 100000den büyük olduğu sayılı yerlerden birisidir ama gelin görünki bu sene 10000 figürana devletin parası verilip gereksiz derecede bir harcama yapılmıştır. Bir nevi Türkiye'ye lale devri yaşatılmaya çalışılmaktadır.
kürtlerin sahiplendiği savaştır. onlar destek olmasaymış biz anadoluya giremezmişiz. bu yardımlarına karşılık ihanet etmişiz. hasktr. ulan koca büyük selçuklu hükümdarı aşiretlere mi kalmıştı. neyse... bu savaşı kazanmamızın esas sebebi dyojenin ordusundaki türk asıllı ve bazı uluslara ait birliklerin türk tarafına geçmesidir. anadolu kapısının açılmasının yanı sıra türk tarihinde elde edilen büyük zaferlerdendir.
kürtlerin de 10.000 ila 20.000 süvariyle katıldığı iddia edilen savaş.
kürdistan eyaleti, o zaman da otoriteyle kanlı bıçaklıymış. fakat şöyle düşünün, bugün savaşa katılsak kürtler asker göndermeyecek mi? itiraz edenler olacaktır ama beni çağırsalar giderim mesela. bu da o hesap. yadsınamayacak bir fayda söz konusu.
edit: ahaha, yeni gördüm, ilkokul matematiğiyle tarih yazmış bir tane kımız sarhoşu.
--spoiler--
Turan'ın Başbuğu Sultan Alparslan askerlerine dönerek şu konuşmayı yaptı :
Burada Allahü tealadan başka bir sultan yoktur. Emir ve kader Onun elindedir. Bu sebeple benimle birlikte cihad etmekte veya benden ayrılmakta serbestsiniz.
Selçuklu Türk ordusu, sadakat sesleriyle Başbuğ Sultan Alparslana bağlılıklarını haykırdılar. Sultan Alparslan, Beyaz kefen giysisini giyerek eski Turan geleneği gibi atının kuyruğunu bağladı ve eline er silahı olan Gürzü alıp askerlerine şöyle seslendi:
Askerlerim! Şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere çıkacaktır. Benden sonra oğlum Melikşahı tahta çıkarın ve ona bağlı kalın. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir.
Alparslanı kefeni giyip şehitliği kabullenmiş vakur haliyle gören Selçuklu ordusu ağlayıp helalleşerek savaş düzeni aldı ve Cuma namazından hemen sonra ilk çarpışma başladı.
"Düşman ordusu sayı olarak Selçuklu ordusundan neredeyse iki kat büyüktü fakat büyük bir eksiği vardı: Türk olmamak, Türk olmayıpta Türk'e karşı savaşmak."
Alparslan Turan taktiğini olağanüstü bir biçimde uygulamaya başladı. Bozkır savaşlarındaki gibi Hilal şeklinde dizilen Selçuklu ordusu düşman üzerine hücum edip ilk vuruşları yaptıktan sonra yavaş yavaş geri çekilerek geriye doğru ok atabilen yetenekli süvarilerin ok atışlarıyla Roma ordusuna kayıplar verdirmeye başladılar. Selçuklu ordusunun ilk mukavemetten sonra geri çekilmesini başarısızlık olarak gören Romen Diyojen, geri çekilen Selçukluların peşinden sürek avı yapar gibi kontrolsüzce ilerlemeye başlamıştı. Bu esna da Peçenek ve Uzlar savaştan iki saat sonra planladıkları gibi saf değiştirip Selçuklu ordusu saflarına katıldılar. Bunun yanında Roma ile mezhep ayrılığı yaşayan ve Diyojenin Ermeni Prensliği üzerinde uyguladığı katliamlarla itaat altına aldığı Ermeni güçleri savaş meydanından çekildiler. Diyojen, Sultan Alparslanın uyguladığı Turan taktiğinin farkına varınca ağır kayıplar alan ordusunu geri çekmek zorunda kaldı. Savaş Diyojenin planladığı gibi ilerlemiyordu. Önce Peçenek ve Uzlar karşı safa geçmiş, sonra Ermeniler savaş meydanından çekilmişti. Üstelik Alparslanın uyguladığı Turan taktiği de orduya büyük kayıplar verdirmişti. Üstelik Savaş meydanında Türklerin Gürz ve Ok atışlarından etkilenen Roma askerleri teslim olmaya can atıyorlardı.
Roma ordusu darbe aldıkça zayıflıyordu ve moral olarak çöküntüye uğramıştı. Frank, Norman, Slav ve Gürcü birilkleri savaş meydanından kaçtılar. Hatta Roma Ordusunun esas güçleri olan Hassalar ve Seçkin birlikler bile küçük gruplar halinde savaş meydanını terk ediyordu. Yaralı askerler ve kendisine bağlı küçük bir askeri birlikle kalan Romen Diyojen, daha fazla dayanamayıp yenilgiyi kabul etti ve askerleriyle birlikte yaralı vaziyette esir alındı.
--spoiler--
Turan ellerinin 26 Ağustos Malazgirt zaferi yıldönümü kutlu olsun.!
malazgirt savaşı'nda en çok unutulanlar,bizans ordusundaki vikinglerdir.
siyasi hesaplar nedeniyle etnik rumların çoğu savaştan geri çekilmişti.diyojen'in rakipleri, siyaset uğruna yenilgiyi hazırladılar.
bizans ordusundaki türk paralı askerlerin bir kısmı saflarımıza geçti. ama geçmeyenler de hayli fazlaydı, yeminlerini bozmadılar.
ilginç olan ise, varenj denen viking paralı asker-muhafız ordusu tek bir fire vermedi. sonuna kadar yeminlerine sadık kaldılar.
Şöyle bir hayal edin: Muş civarında, örgülü saçıyla Viking Halfdan ile, kurt yelesi saçlı, çekik gözlü Alparslan savaştı bir zamanlar.
bizans ordusunun büyük selçuklu devletinin sınırlarına kadar gelmesine karşılık Alparslan'ın Diyojen'e : ''Mal az git !'' demesi üzerine çıkan savaştır. Adını da buradan almıştır vesselam.