"antalya , dünya üzerinde kendine ait güneşi olan tek kenttir.bu güneş ısıtmaz ama ıslatır.kanser yapmaz ama kan kusturur.ırkçı bir orospu çocuğudur.turisti bronzlaştırırken, çalışanı buharlaştırır."
hakan günday'ın diğer kitaplarının yanında biraz sönük kalan ve kullandığı kelimeleri anlaması biraz zaman alan kitabıdır. ama her kitabında olduğu gibi bu kitabında da müthiş aforizmalar vardır.
tezgahtarlığın anlatıldığı satış üzerine kurgulu mükemmel bir hakan günday kitabı.
kendine has bir dil ile anlatılan eser, ilk başlarda okuyucuyu biraz sıksa da hakan günday fanatiklerinin şevkini kıramamaktadır. ilerleyen sayfalarda ve bölümlerde, kozan'la birlikte insan olmanın zorluğu adım adım, santim santim ortaya konuluyor.
bir tezgah dönüyor ortada. birisi harcıyor. diğeri harcanıyor. hiç kimse olduğu taraftan memnun değil. kozan, düşünüyor. öyle ki, sohbetin neresinde olduklarını müşterinin ağız hareketlerinden anlıyor.
ve "bay gerrard" diyor kozan. "efendim" diyor gerrard. hemen atlıyor kozan.
-tanri başarısız oldu.
+nasıl?
-big bang. büyük patlama. deney kapsülü elde patladı.
susuyor okuyucu gibi gerrard da. bir anlığına doğruluk payını düşünüyor. bir başka bölümde yazarın en kral ayarı ile imkansızlığı görüyor.
"tanri ile başbaşa kalmalıyım" diyor kozan. "tüm insanları öldürmeliyim. başbaşa kalmalıyız."
sonra irkiliyor kendi cümleleriyle.
"o sadece insanların tanri'sı değil ki. bitkilerin, hayvanların... hepsinin tanri'sı. başbaşa kalmamız için hepsini öldürmem lazım."
kozan yok olurken her satışta, geçmişini o kadar derine gömüyor ki dünyanın altından çıkıp uzay boşluğunda yok oluyor.
''Topaz Jewellery Center evrenin en büyük kuyumcusudur. Temeli Kapalıçarşı'da, çatısı Antalya'dadır. Çatının altında dört kat yatar. Her biri yedi yüz metrekaredir. Topaz'ın penceresi yoktur. Havalandırma sistemi eşsizdir. Bina, var olmayan bir ülkenin büyükelçiliğine benzer, içine adım atıldığında Türkiye'den çıkılır. Dışarıdan Kabe'ye, içeriden ana rahmine benzer. Topaz, üç delikli bir kasadır. Her deliğin şifresi farklıdır. Birinci delik ana giriştir. Ön cephenin balina grisi rengindeki duvarı, hayat geçirmez camdan üretilmiş kapılar taşır. Girerken yüksek, çıkarken alçak görünmesinler diye doğu cephesinde ikizleri vardır. Topaz'ın ikinci deliği doğu cephesindeki siyah camdan kapılardır. Binanın bağırsağına denk düşen arka cephedeyse duvarla aynı renkte tokmak taşıyan balina grisi demir bir kapı vardır. Topaz'a giren birinci deliği, çıkan ikincisini kullanır. Çünkü Topaz'a girmiş olan turistle, girecek olan turist karşılaşmamalıdır. Topaz'da çalışansa girip çıkmak için, duvara gömülmüş, görünmez delikten geçer. Topaz Jewellery Center, evrenin en büyük kuyusudur."