efendim bu zihniyet evvela feminizmi anlayamamalarından ötürü bir kısım * bayan kesim tarafından yaşam felsefesi haline getirilmiş ve ne yazık ki bencillikten öteye gidemeyen bir zihniyet halini almıştır.
salt kadın erkek eşitliği anlamına gelen feminizm bu zihniyet neticesinde pozitif ayrımcılığa kadar gitmiş ve maksadını o denli şaşırmıştır ki bir çok kadını da mağdur etmiştir.
örneklerle konuyu irdelemek gerekirse
memur bir ebeveyn vefat ettiğinde çocuğu; erkek ise onsekiz bayan ise evlenene kadar ebeveynin maaşından yardım alabilmektedir. bu durum eşitlikten değil bahsetmiş olduğum zihniyet neticesinde oluşan pozitif ayrımcılıktan dolayıdır.
feminizme göre bu eşitlik değildir. olması gereken erkek ve bayanın eşit bir şekilde bu yardımı alabilmeleridir. ama nedense bu durum eşitlik çığlıkları atan maksadini sasiran feminizm zihniyeti sahibi bünyenin umrunda dahi değildir.
bununla birlikte metropol kadınının söz konusu zihniyeti yüzünden eski medeni kanunda bulunan kadının kocasına kefil olabilmesi için sulh hukuk hakiminin önünde ifade vermesi gerekliliğide kaldırılmıştır. ilk etapta eşitlikten uzak gelen bu kanun maddesi aslında söz konusu metropol kadının düşündüğünün aksine kadınları aşağılamak değil korumak için konmuştur. malesef ki eğitimsizlikten ve bilgisizlikten aile içi şiddet hala erkek tarafından bayana uygulanmaktadır. bunun bir neticesi olarak baskı altında kalmış kadının kocasının korkusundan kefilliği kabul etmesi olasılığına karşılık getirilmiş bu hüküm metropol kadınının baskıları neticesinde eşitlik ilkelerine ters düştüğü gerekçesi ile kanundan çıkarılmıştır. bu eylem malesef ki anadoluda ve kırsal kesimlerdeki bayanların canını yakmıştır. durumun vehametinin kolay hesaplanması için eklemek gerekir ki; söz konusu dönemde bazı para borçları sebebi ile hapis yatılmaktaydi.
söz konusu zihniyetin gerekçesi "yüzyıllarca kadınlar ezildi şimdi de biraz erkekler ezilsin ne olacak" şeklindedir. her ne kadar girizgah olarak çok vahim bir noktaya parmak basmakta ise de netice olarak eşitlik değil de intikam düşüncesine sahip olduğu aşıkardır işte tam da bu sebeplerden dolayı feminizmle karıştırılmamalıdır.
bu ve bunun gibi sebeplerle maksadini sasiran feminizm zihniyetinde amaçlanan hedef her konuda salt bir eşitlik değildir aksine kadın yararına pozitif ayrımcılık bu zihniyetin temellerinde yatmaktadır.
nihayi olarak feminizim adı altında yapılan bu ayırımcılığa en başta salt kadın erkek eşitliğinden yana olan herkes -buna feministlerde dahil- karşı çıkmalıdır engellemelidir.
düşman insanı kendine benzetir sözünü doğrulayan bir durum.
kadın, günümüzde binlerce yıllık lanetli tarihinden , ataerkil zihniyetten "erkekleşerek " sıyrılmaya çalışıyor.
günümüzde "feminizm" kelimesinin anlamının tam olarak bilinmemesi nedeniyle, ben feministim diyen bir insanın bile, aslında ne olduğunu, neyi savunduğunu bilmemesi durumudur.
bu konuya en iyi örnek vatan gazetesi yazarı dilek önder'dir. kadın feminizmi en uç noktalarda yaşamakla birlikte, yazılarında kadın erkek ilişkilerini özellikle salt cinselliğe indirerek kendi ile çelişmektedir.
--spoiler--
memur bir ebeveyn vefat ettiğinde çocuğu; erkek ise onsekiz bayan ise evlenene kadar ebeveynin maaşından yardım alabilmektedir. bu durum eşitlikten değil bahsetmiş olduğum zihniyet neticesinde oluşan pozitif ayrimciliktan dolayıdır.
--spoiler--
bu durum haksızlık değil, zaten normalde ezilen kadınların daha da fazla ezilmemesi için yapılan cüzi bir yardımdır.zaten diğer şartlarda erkekler kadınlardan üstündür.ve bu gidişatla bu gelenek hiç bozulmayacak gibi durmaktadır...
feminizm sadece tek bir akım değildir. alt akımlarıda vardır. örneğin radikal feminizm. radikal feministler genelde eşitlikten değil kadın baskınlığından bahsederler. bunu da erkeklerin değerlerinden değili tamamen kadınlara has değerleri kullanarak açıklarlar, yani erkekleşmenin karşısındadırlar. maksadını aşan feminstler bu guruba dahildir. yeni bakış (tam karşılık olup olmadığından emin değilim terim olarak: standpoint feminism:) feminizmine göre ise kadınların hep ikinci planda oldukaları örn: first lady ünvanları gibi, birinci planda olanların ise erkekleştiklerinden bahsederler ki bunun açıklamasınında yeryüzünde kurulu olan bütün düzenlerin erkekler tarafından kuruluduğu, bunların değerlendirmelerinin ise yine erkekler tarafından yapılmasından dolayı kadınların yine ikinci planda olduğundan bahseder. uluslararası ilişkiler bakımından ise hans morgenthau'nun güç kavramını tanımından yola çıkan ann tickner kadın bakışı açısından tekrardan yorumlamış, bununda kurulu diğer düzenlere uygulandığı takdirde ise gerçek eşitliğe uygulanacağını savunur. özetle maksadını aşan feminizm yoktur, feminizm çeşitleri vardır, böyle anlaşılmasının sebebi ise feminist denince akla direk olarak masküler yapıya karşıtlığı akla getirmesidir.
