galatasaray lisesi* reklamının en güzel yapıldığı programdır, okan bayülgen entellektüel çizgisini adı geçen programda çok büyük bir başarı ile korumaktadır. sevilen, "üniversite öğrencisi sabaha kadar ne yapar? " sorusunun cevabıdır.
konusan adamin ** niyet olarak iyi ama cogu bos olan konusmalari yaptigi program. bizene 1926 daki cocuklarin isteklerinden, bugun ne yapabiliriz hocam? derken hele sukur 140 milyarlik borcumuz var dedi, konusan adamin derdinin anlasildigi programa donusen program *
bu haftakinin sonunda seray sever'in "machine in my head"i söylemeye çalıştığı program. mecbur musun? neyine senin rock söylemek? hatta vazgeçtim neyine senin herhangi bir şarkı söylemek yada eline mikrofon almak?
cumartesi gecelerimi aydınlatan, öss'ye gireceğim akşam bile 4'e kadar izlediğim 3. kez seyirci olarak gideceğim,ekranda görmekten gurur duyduğum, bittiğinde bizi saçma sapan programlarla başbaşa bırakacağı için sinir olduğum program
sanırım; Bizim jenerasyonun yaşlandıkça Okan Bayülgenin sınırlarını daha da iyi anlatan Program. Geçtiğimiz senelerde karakteristik olarak daha Marjinallık tadında. ya bizler yaslandıkça Marjinallesiyoruz yada Okan Bayülgen yaşlandıkça salağıda sevebiliyor.
dominique swain in konuk yerine heykel olarak kullanıldığı programdır. etrafında olup bitenlerden habersiz olarak programı sürdürmektedir. tercume denen olayın dışında kalmış programdır. (bkz: ayıp etmek)
konuşulan bir kelimenin bile dominique swain'e çevrilmediği program. kadın efendiymiş ki hala oturuyor orada. bir de bizimkiler kendi çeyrek akıllarıyla laflar söyleyip yüzüne yüzüne gülüyorlar kadının.
madem ağırlayamayacaksınız neden yabancı konuk çağırıyorsunuz? bir kulaklık ve bir simültane tercüman bulmak bu kadar zor geliyorsa çağırmayın kardeşim.
senelerce magazin ve televole kültürünün topluma vermiş olduğu zararlardan dem vuran okan bayülgen'nin bu haftaki programı, özellikle oya aydoğan'nın ve magazin dünyasından o iki bayanın müthiş katkılarıyla, kocakarı kahkahalarıyla, boş sohbetleriyle televole programlarından hiçbir farkı kalmamıştır. dominique swain'nin yaklaşık 1,5 saat hiçbir tercüme olmadan programı boş gözlerle izlemek zorunda bırakılması da cabası. "çok eğlenceli bir program tercümeye gerek bile yok" diyerek kız lafı da koydu ama anlamadılar.
okan bayulgen'in her zamanki gibi canhira$ bagırarak sundugu gün içerisinde kafası kazan gibi olmu$ ki$ilere yatmadan önce son bir darbe olan programı..
hala kendimizi yabancılara birşeyleri ispat etmek zorundaymışız gibi davranıldığını gösteren program.
- dominique, mehmet günsur' un oyunculuğu hakkında ne düşünüyorsun?
- yok yok mehmet seksi mi?
+ i think he's very sexy...
ve stüdyoda sanki tüm türkiye'ye yapılan bir övgüymüşcesine esen hava...
bu akşamki bölümünde dominique swain'e ayıp edilmiş programdır. hanım kızımıza adam gibi simultane çeviri yapılmadığından olan bitene boş gözlerle bakmıştır. ama okan bayülgen'e de "tercümana gerek yok" diyerek ayarı vermiştir.
okanın sonlara doğru sıçtığını toparlamaya çalıştığı iğrenç program. dominique swain de programı terketmeyerek boşuna dünya starı olmadığını gösterdi. elif adlı soyadığını hatırlamadığım kızcağızda kıskançlıktan az sonra ağlayacak sanırım. ben utandım. yuh size.