bugün
- galatasaray22
- sokak hayvanları uyutulacak63
- icardi190533
- bik bik için diktiğim etek13
- türkiyedeki rusların gövde gösterisi yapması12
- geldi yine deli13
- 23 mayıs 2024 beşiktaş trabzonspor maçı8
- dünya türkiye'nin neyini kıskanıyor11
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı16
- 22 mayıs 2024 atalanta bayer leverkusen maçı10
- gecenin şarkısı9
- age of empires'in üstüne oyun var mı13
- rusların en iyi olduğu şeyler26
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi15
- iran'ın teşekkür mesajında türk bayrağı koymaması14
- erkeklerin sözlükte durma nedeni11
- hangi sözlük erkeğiyle evlenmek istersin8
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı26
- ismail kartal13
- unutulan ünlüler11
- işid'in bütün yaptıkları meşrudur10
- karınızla gratise gider misiniz12
- sokak köpeklerini isteyen evinde baksın9
- fazla bilinmeyen harika şeyler8
- ankarayı öven tip17
- mert hakan yandaş10
- anın görüntüsü9
- manyak olmaya karar verdim9
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması14
- kaza yerinin tespiti iran ihası tarafından yapıldı8
- bugün üike olarak resmi yastayız12
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl20
- türk kızları neden gülümsemiyor8
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak12
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı10
- bir şarkı sözü der ki11
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz14
- icardi1905'i silip atmak20
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması12
- sevgilinin kız arkadaş lobisi10
- escort ile evlenmek11
- şişmanlar ölünce nereye gider8
- ellerim bos gonlum hos9
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- alex de souza vs fred10
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi8
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
atları seversin demek
anması bile sevinç atları
gökten ineni, sudan çıkanı
göğe ağanı, suya döneni
burak'ı, düldül'ü, bozat'ı
melezi, safkanı
seversin demek
doru, demirîkır, al
üstü çukur bal gözde
o derin şehlayı
deli bakış, gülen ayva
sakarı, sekiliyi, yılkıyı
kişneyişi hele!
o dudak gökte kahkaha
hızır'ın döküp şarabı sütgölü'ne,
yakaladığı zil sarhoşlukta
o tay kalmış ruhları
seversin demek
ucu çiy çiy ıslak burun
tok nefes, diri sıcak, nemli döş
süt köpük, eflatun dil, arı diş
yokuşta uzayan
inişte kazalan o boyun
çiftleşirken şuh eda
ince belde yayla gönül sırt
benim seni dinleyişim
gibi o baş sallayış
ağızda köpük uçup giderken
kuyruğundan okunur
yelenin rüzgârla konuştuğu
ova ruh, yakın temas, uzak yolcu
tek toynaklı kozmik kader
o büyük çarkın burktuğu dirim
yüzü kahırsız keder
dört ayağın buluştuğu o dört nal
az önce kalbimden geçip
giden tufan
ağlatır mı seni de
bir kırat, bir de rozinant
sanki sen gördün
yeryüzünü gezen atlı'yı
anması bile sevinç atları
gökten ineni, sudan çıkanı
göğe ağanı, suya döneni
burak'ı, düldül'ü, bozat'ı
melezi, safkanı
seversin demek
doru, demirîkır, al
üstü çukur bal gözde
o derin şehlayı
deli bakış, gülen ayva
sakarı, sekiliyi, yılkıyı
kişneyişi hele!
o dudak gökte kahkaha
hızır'ın döküp şarabı sütgölü'ne,
yakaladığı zil sarhoşlukta
o tay kalmış ruhları
seversin demek
ucu çiy çiy ıslak burun
tok nefes, diri sıcak, nemli döş
süt köpük, eflatun dil, arı diş
yokuşta uzayan
inişte kazalan o boyun
çiftleşirken şuh eda
ince belde yayla gönül sırt
benim seni dinleyişim
gibi o baş sallayış
ağızda köpük uçup giderken
kuyruğundan okunur
yelenin rüzgârla konuştuğu
ova ruh, yakın temas, uzak yolcu
tek toynaklı kozmik kader
o büyük çarkın burktuğu dirim
yüzü kahırsız keder
dört ayağın buluştuğu o dört nal
az önce kalbimden geçip
giden tufan
ağlatır mı seni de
bir kırat, bir de rozinant
sanki sen gördün
yeryüzünü gezen atlı'yı
metin göktepe'nin ardından yazdığı şiirle insanı ağlatan zalım şair.
ben gülümseyerek yaşadım dünyayı
gülümseyerek ölüyorum her gün sizlerle
baştan kendime basit bir yüz yakıştırmıştım
rüzgarıyla haşır neşir çıplak bir tepe
ve bir gök olsun istedim yüzümde, mavi, bulutsuz
metin olmaktan başka şansı var mıydı yoksulların
ben oldum işte, oldum ve öldüm
sorduğum tek soru vardı kendime
(öbürleri herkese ilişkindi)
şimdi gitsem benden ne kalır geriye
kaldı işte, ahtım kaldı dünyada
yaralı bir alın
gülümserken unuttuğum dudaklarım
ve yurdumu dolaşan kanım kaldı sizlere
kanım yer yere bulaşıyor
aşçının kepçesine, marangozun rendesine
silahın namlusuna, kalemin mürekkebine
yargıcın cübbesine, aşıkların neşesenie
çocukların oyununa karışıyor
dağılıyor, çoğalıyor, yalıyor sokakları
habere çıkardım, dünyanın yaradılışını görmeye
alevlerin kurşunların arasından sekerdim
ağaca bakar yaprak olurdum, köpeğe, göğe, serçelere
yaprağa bakar yaprak olurdum, tırtıla, kuşa, yaşlı teyzelere
umutsuzlara bakar iç çekerdim, hallaçlara, sütçülere, çerçilere
bütün otobüsler giderdi benle, istanbul-hafik, istanbul-refahiye
ev içlerine bakar ağlardım, buğday demetlerine, duvardaki aliye
cemlere, kahvelere, meydanlara bakardım
herkes gibi çopur yüzlüydü hayat
ama kibirliydi yoksullar, kibirli ve atak
sözcükler hırçınlaştıkça dilsiz ve bataktılar
böyle bir dünya dermiştim kendime
hakikat gizlenmişti buralarda bir yere
ne ölümler gördüm de yaşamak hırsızlık gibi geldi bana
bulmalı derim, bulmalı ölümün erken dilini
o da oldu. gördüm celladımın gözlerini ve gülümsedim
hepimize benziyordu, şaşırdım ve güldüm
bir duvar dibiydi sanırım, ıssızdım ve soğuktu gece
bir şey öğrendim ki söylemeliyim
hayat hepimizden daha geniş
ölüm her ömürden daha uzun sürermiş
dağları düşündüm, sokakları, ev içlerini
herşey olduğu gibiymiş, basit ve korkunç
dil susunca kan konuşur, kan konuşurmuş
kanım yurdumu dolaştıkça öğrendim.
ben gülümseyerek yaşadım dünyayı
gülümseyerek ölüyorum her gün sizlerle
baştan kendime basit bir yüz yakıştırmıştım
rüzgarıyla haşır neşir çıplak bir tepe
ve bir gök olsun istedim yüzümde, mavi, bulutsuz
metin olmaktan başka şansı var mıydı yoksulların
ben oldum işte, oldum ve öldüm
sorduğum tek soru vardı kendime
(öbürleri herkese ilişkindi)
şimdi gitsem benden ne kalır geriye
kaldı işte, ahtım kaldı dünyada
yaralı bir alın
gülümserken unuttuğum dudaklarım
ve yurdumu dolaşan kanım kaldı sizlere
kanım yer yere bulaşıyor
aşçının kepçesine, marangozun rendesine
silahın namlusuna, kalemin mürekkebine
yargıcın cübbesine, aşıkların neşesenie
çocukların oyununa karışıyor
dağılıyor, çoğalıyor, yalıyor sokakları
habere çıkardım, dünyanın yaradılışını görmeye
alevlerin kurşunların arasından sekerdim
ağaca bakar yaprak olurdum, köpeğe, göğe, serçelere
yaprağa bakar yaprak olurdum, tırtıla, kuşa, yaşlı teyzelere
umutsuzlara bakar iç çekerdim, hallaçlara, sütçülere, çerçilere
bütün otobüsler giderdi benle, istanbul-hafik, istanbul-refahiye
ev içlerine bakar ağlardım, buğday demetlerine, duvardaki aliye
cemlere, kahvelere, meydanlara bakardım
herkes gibi çopur yüzlüydü hayat
ama kibirliydi yoksullar, kibirli ve atak
sözcükler hırçınlaştıkça dilsiz ve bataktılar
böyle bir dünya dermiştim kendime
hakikat gizlenmişti buralarda bir yere
ne ölümler gördüm de yaşamak hırsızlık gibi geldi bana
bulmalı derim, bulmalı ölümün erken dilini
o da oldu. gördüm celladımın gözlerini ve gülümsedim
hepimize benziyordu, şaşırdım ve güldüm
bir duvar dibiydi sanırım, ıssızdım ve soğuktu gece
bir şey öğrendim ki söylemeliyim
hayat hepimizden daha geniş
ölüm her ömürden daha uzun sürermiş
dağları düşündüm, sokakları, ev içlerini
herşey olduğu gibiymiş, basit ve korkunç
dil susunca kan konuşur, kan konuşurmuş
kanım yurdumu dolaştıkça öğrendim.
16. Altın Portakal Şiir Ödülü'nün sahibi şairimiz.
Bilkent üniversitesinde hocadır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar