bugün

efenim hani öyle ahım şahım bir tespit değil. herkesin gördüğü şey bu bahsi geçen ama sadece sözlükte eksikti, tamamlayayım dedim. bu magazinci milleti kadar riyakar ve içten pazarlıklı, dürüstlüğün yanından bile geçmeyen insanlar topluluğu başka hiçbir sektörde yoktur sanırsam. ne üzüntüleri üzüntü adamların, ne sevinçleri sevinç. hiçbirisi gerçek değil. o kadar sahteliğin, o kadar riyanın olduğu bir ortamın normal bir insanın midesini bulandırmaması, onlardan iğrenmesini sağlamaması imkansız. eğer bu tür şeyler hissetmiyorsa kişi, ya onlardan biridir ya da önemli bir sorun vardır. çünkü kayıtsız kalınacak gibi değil.

bu sabah kahvaltıdan sonra bi bakayim tv de ne var dedim. dobra dobra diye bir program vardı. cenk eren filan var. tuba aluntop diye bir hanım kızımız vardı ve bir tanede dansöz. efenim bu tuba kızımız önce almanyada olan ve kendisine gösterilemeyen kızlardan bahsetti. üzüldü haliyle biraz ve hemen sonra işte bahsettiğim o magazinci/ magazin iki yüzlülüğü çıktı ortaya. hatırladığım kadarıyla aktarıyorum;

tanyeli- ... ben olsam tubanın yerinde, almanyada yatarkalkarım çocuklarımı görürüm.

tuba- göstermiyolar ama.. çok özlüyorum onları ben.. hede hödö.. (tahminm ettiğiniz üzre bir duygu sömürüsü var bu noktada)

şenay düdek- onu bırakında tuba kilo almış yahu (sırıtarak).. hayatında yeni biri var, ondan bahsedelim. çok mutlu o şu an. (az önceki sömürünün 20 saniye akabinde oluo bu)

tuba- evet çok mutluyum.. hede hödö..

bunun üzerine daha da bişiler söylemek yersiz sanırım. ne demek istediğimi anladığınızı düşünüyorum.
(bkz: kirlenmis bedenler vs tertemiz hayaller)

ayarımıda vereyim tam olsun;
(bkz: kendi başlığını bakınız veren dallama)
(bkz: şok şok şok)