aksihar kasabası yarısına kadar ıslanmış kerpiç duvarları, çamurlu kaldırımlarıyla bataktan yeni çıkmış yaşlı bir mandaya benziyordu.
izmir yoluna kurulmuş derme çatma karşılama takımının boyalı kağıtları paçavraya dönmüş, mavili aklı yabancı bayraklar *, bütün dalgalanma güçleri yağmurla akıp gitmişti.
sokak, gittiği yere kadar, bu bayraklarla süslüydü. hangi evlerin türk, hangi evlerim rum olduğunu bir şeylerden seçip ayırmaya çalıştı. rumların artık türklerden korkmadıkları için, bu alacalı bezleri asmaları ne kadar iğrençse, türklerin de korktukları için aynı işi yapmaları, o kadar iğrençti.
yunan ordusu, bu yılışıkla, bu yüreksizliğin içine nasıl gelip yerleşecek, yerleşince ne kazanacaktı? düşman daha görünmeden kendini yenik sayanla, bunu gerçekten boğuşup yenme sayan arasında ne fark vardı?
göt korkusu başa bela dostlarım. lübnan ordusundan bazı askerlerin neden böyle bir davranışta bulunduğunu bilmiyorum. bilinmeyen bir konu hakkında ise yorum yapmak doğru olmaz, ancak şu da bir gerçek ki dışardan çok çirkin görünüyor. savaş her dönemde var ve bu savaşlardan kar elde etmek isteyen, savaşmak istemeyen, düzeninin bozulmasını istemeyen ve kendi çıkarı için bırakın ulusu için savaşmayı, ulusunu arkadan bıçaklayan oportünistler * de var. bunları biz de yaşadık, yaşıyoruz. demem o ki arap ulusunda filistin'de hala onurlarıyla direnen insanlar da, sikine sallamayan insanlar da var. total olarak bir ulusu olumsuz nitelemek yerine içindeki onurdan yoksun insanları eleştirmek en doğrusu. tabi bu sadece araplar için değil bizim için de geçerli. 100 yıl önce manda, himaye isteyenleri de bugün demokrasi söylemiyle ülkenin bağımsızlığına, çıkarlarına, bütünlüğüne kastedenleri de unutmayalım.
olayın gazete ve dergilerle değerlendirilemeyecek kadar basit olmayacağı, lübnandaki durumun gerçekten içler acısı olduğu, evleri, işyerleri, altyapısı tamamen yok olan bi ülkenin israil karşısında savunacak ve devam ettirebileceği belki de tek yanı hala insanlara değer vermesi ve onlarla olan diyaloğunda kısır döngü içine girmek istemeyişi*...
gerçekse şaşılmayacak bir durum. bu eski huylarıdır senelerce kendilerini koruyan, her ihtiyaçlarını gideren osmanlı devletinide ingilizlere çay servisi yaparak kovdular.