bu başlığı açılabilmelerini ve bu ülkede özgürce yaşayabilmelerinin sebeplerinden birisi olan anlaşmayı beğenmeyen kitlenin tam karşısında duran kitledir. çok büyük başarı mıdır ? o zamanın şartlarına göre öyledir. daha iyisi yapılamaz mıydı ? afedersiniz ama bok yapılırdı. bugün kendi toprağımız sayılan yerlerden 3-5 tane vahşiden türbe kaçırdığımız adamların bunu veya daha iyisini başarabileceğine inanarak bu antlaşmayı eleştiriyorsanız geçmiş olsun yakın zamanda doğal seleksiyon sizin icabınıza bakar zaten..
az çok birşeyleri iyi takip edebilen kitledir. öteki kitlenin cehaleti malum.
zira 12 ada lozanda kaybedilmedi. uşi antlaşması(18 Ekim 1912) ile italyanlara bırakıldı. yunanlara geçme zamanı ise 2.dünya savaşı zamanların, şubat 1947 tarihine rastlıyor.
musul, kerkük ise tam bir karara bağlanmadı. hatta sırf musul ve kerkük sebebiyle çıkan kriz yüzünden lozan görüşmelerine ara verildi. ingiltere ile türkiye arasında siyasi gerilim meydana geldi, restleşmeler başladı. neredeyse tekrar savaş başlayacaktı. sonrasında ingiliz fişeklemesiyle baş gösteren şeyh sait isyanı ile oluşan sıkıntı döneminde ingilizler baya baya çöktü buraya. bunu da yazdık mı buraya ?
boğazlar konusu ise aynı musul ve kerkük gibi çözümü yarım kalan başka bir konu idi ancak lozan görüşmeleri sırasında boğazlar probleminin çözülmesi için bir komisyon koparıldı ve montrö boğazlar sözleşmesinde de boğazların kontrolü kayıtsız şartsız türkiye cumhuriyetine bırakıldı.
bunu da saydık mı ?
şimdi gelelim lozan ile ilgili sallarken unuttuğumuz önemli diğer konulara.
cahil kitle genelde şu argümanı savunuyor. ingiltere kaç yıllık diplomat lord curzon'u görüşmelere gönderirken neden bizden ismet bey gitti ? neden atatürk gitmedi?
çünkü lozan görüşmelerinde ilgili konular konuşulurken atatürk meclisi yönetmekteydi. aynı anda hem lozan'da hem türkiye'de bulunmasını beklemezsiniz artık. ayrıca lozan görüşmeleri öyle güle oynaya da geçmedi, kaç yıldır siyaset içinde tam bir kurda dönüşmüş ingiliz diplomatlar, osmanlı devletinden kalan sandık sandık belgeler ve kendi dosyaları ile gelirken bizim ismet beyin elindeki belge sayısı oldukça kısıtlıydı. bu yüzden lozanda tartışmalar alevlenen tartışmaların kıvılcımı meclise de sıçramıştı, siz o zamanki meclisi ne sanıyordunuz ? bu 1.
2. geleceğim nokta lozan görüşmelerinin neden zafer olduğunun en büyük kanıtı sayılır aslında. cahil kitle bilmiyor veya hatırlamıyor olabilir diye tekrar yazıyorum buraya, mondros ateşkesinin 12. maddesine göre tüm haberleşme kanalları, telsiz, telgraf, kablo artık ne varsa, tamamı itilaf devletleri kontrolüne geçti. bu durum, ismet bey ile meclis arasındaki bütün haberleşme ingiltere devleti tarafından dinleniyor anlamına geliyor. örnek olarak söylüyorum, meclis diyor ki yarın kapitülasyonları konuşacaksınız, şu şu belgeleri sunacaksınız. ismet bey ve ekibi, ellerindeki kuş kadar belgelerle gece boyunca hazırlık yapıyor, ancak görüşme günü geldiğinde lord curzon, ellerindeki daha ayrıntılı dosyalara ve bizim ne şekilde savunma yapacağımızı bilmesine rağmen, lozan heyetini çoktan başka bir konuyu görüşmek için ikna etmiş bile. bu arada lozana taraf olarak giden ülkelerin aynı otelde kalmış olmanın getirdiği dezavantajlardan bahsetmiyorum. soran olursa detaylı anlatırım.
geliyorum 3. noktaya. şimdi diyeceksiniz, baba madem o hattı kullanmasınlar, başka telgraf hattı kullansınlar. he amk bir akıllı sen varsın. o diğer hat yanlış hatırlamıyorsam balkanlardan dolanarak geliyordu ve eski bir hattı. eski olduğu için zaman zaman kopmalar ve bozulmalar meydana geliyordu. ayrıca o zamanın teknolojisi ile en sağlam bağlantının bile ne derece güçlü olduğu günümüz ile kıyaslanamaz. zamanla dinlendiğimizi farkediyoruz ve diğer alternatif hatta yöneliyoruz. bir sure boyunca haberleşme bu alternatif hat üzerinden sağlanıyor. daha sonra ingilizler bu hattı kullandığımızı da farkediyorlar alternatif hattı koparıyorlar. türk heyeti ise meclis ile haberleşebilmek için mecburen diğer hattı kullanıyor.
buradan çıkarılacak sonuç ne?
eğer bu ayrıntıları bilmiyorsanız cehalet, biliyorsanız kasıt var demektir.
edit: entry bitmeden yanlışlıkla kaydetmişim. sakarlık.
edit2: kaynak göstermeyi unutmuşum. kaynak olarak boun ankara enstitüsünde görevli olan Doç. Dr. Sevtap Demirci hocadır. lozan hakkında ayrıntılı bilgiye edinebilmek için ingiltereye gitmiş ve arşivlerden araştırmalar yapmıştır kendisi. ayrıntılı olarak kendisinden dinlemek isteyenler pelin çift ile gündem ötesi bölümünün 37.bölümünü izleyebilir. hocamız ordada kaynakları bam bam bam vura vura anlatıyor.
kafalarina orta okuldan beri ayni seyler cakildigi icin gercegi goremeyen kitledir.
12 adalar? kaybedildi.
musul, kerkuk? ingilzlere verildi.
hatay? sinirlarimizin disinda kaldi.
bogazlar? gecisleri denetleyecek uluslararasi bir komisyon kuruldu.
bunun nesi basari acaba? su lozan antlasmasini super bir antlasma zanneden cahil comarlara aciyorum. antlasma ile hicbirsey alamamissin sen bu durumda.
yok anadolu kurtuldu falan diyecek super zekalar icin arkadasim sen zaten anadoluyu savasarak kurtarmissin. senin masa basinda daha fazlasini alman lazimken ekstradan hicbir sey alamamissin. anlasmaya galip devlet olarak oturan da sensin bu arada.
afferim size, lozan'i muhtesem bir basari olarak gormeye devam edin.
Ülkemdeki vatan hainlerin dışında kalan kitledir. Çünkü cumhuriyetin Uluslararası arenada lozanla tescillendigini bilen kitledir. Demokratik cumhuriyetin insanı ancak Allah'a kul ettiğini hacıya hocaya yada şeyhe kul olmaktan kurtardığını bilen kitledir.
Cumhurbaskanlıgı resmi web sitesinde yayınlanan 24.07.2016 tarihli mesajından anlaşılabileceği gibi sayın cumhurbaşkanımız recep tayyip erdoğan'ın da aralarında yer aldığı kitledir.