müthiş bir emeğin, müthiş bir çalışmanın sonucunda, van gogh eserlerine hayat verilmesiyle oluşan harikulade güzellikte film. böyle bir film yapmak fikri bile başlı başına harikulade bir fikir.
fragmanına denk geldiğimde filmin ne denli güzel olabileceğini düşünüyordum, çıkar çıkmaz bu filme gitmeliyim demiştim kendime. filmin müziklerini clint mansell'in yaptığını öğrendiğimde ise filmin güzel olacağına dair inancım daha da pekişti. keza öyle de oldu filmi izledikten sonra. filme gitmeden önce dinlemeye başlamıştım film müziklerini, filmi izlerken daha etkileyici olması adına. film müziklerini clint mansell'in yaptığı güzel olmayan bir filme rastlamadım henüz. öylesine güzel, öylesine etkileyici. vakit kaybetmeden vizyona girdiği ilk gün izlemiştim, böyle bir güzelliğe tanık olmak için.
ve film bittiğindeyse, bir burukluk çöküyor insanın üzerine. van gogh'un isteği geliyor aklınıza, "çok hassas, derin birisiymiş..." diyorsunuz arkasından.
sinemada izleme fırsatını yakaladığım için kendimi şanslı hissettiğim film.
tabloları bir filme çevirme fikrinin, nabokov' un karanlıkta kahkaha kitabının kahramanı albinus' un fikrinden esinlenilmiş olduğunu düşünüyorum. hatta esinlenmek hafif kalır, direkt olarak kaynağın bu olduğu kanısındayım. kitabın ilk sayfalarında albinus' un büyük bir hayali olduğundan söz ediliyor, şöyle diyor :
'' .. beyaz perdede, canlı renklerle kusursuz olarak oluşturulduktan sonra tablonun canlandırılması - hareketlerin tablodaki durağan görünümle tam bir uyum içinde olması koşuluyla- ne kadar büyüleyici olurdu, diye düşündü. olay şöyle devam edebilir ; insan figürleri o resimden çıkıp aynı ressamın bir başka tablosuna, kahverengi bir gökyüzü ve donmuş kanal peyzajına girebilir.. ''
ve bu tasvir birkaç sayfa daha devam ediyor.
mühim olan nokta, ilham kaynağının bu kitap olduğu/olabileceği fikrinden ziyade, sanatçı ileri görüşlülüğünün ve sanatçı ruhunun zamansızlığının vurgusu ; gerçek bir sanatçının, nasıl sanata dair yeni kapılar açabildiği ve bu yolla sanatını, aynı zamanda da ' sanat ' ı kalabalık kılabildiğine dair hayranlık uyandırıcı bir farkındalık yaratabilmesidir.
29 aralık'ta vizyona gireceği söylenilen efsanevi yapım. 125 sanatçının yaptığı 60.000 tablo kullanılmış filmde. Saniyede 12 yağlıboya tablo varmış ve hepsi van gogh'un eserlerinden esinlenilerek oluşturulmuş.
Hikaye ise herkesin bildiği van gogh karakteri değil, vincent'in kardeşi teo'ya yazdığı mektubu götürmeye çalışırken kendini ressamı ölüme götüren sebepleri araştırırken bulan genç bir adam üzerine kurulmuş.
Belli olan birçok şey var ancak en belirgini harika bir yapım olduğu. Gidiniz, izleyiniz.
izlenecekler listemde ilk sırada yerini almış film, vizyona girdiğini nasıl duymadım diye kendimi yiyip bitiriyorum 2 gündür.
Fragmanı mükkemmel, yapıtın da öyle olduğuna eminim. izleyip entryi editlemek için sabırsızlanıyorum.
edit: iyi ki izlemişim dediğim filmlerden oldu. Sonlarına doğru daha da bağlıyor insanı. Her sahne sanatçılar tarafından teker teker boyanmış. Ne kadar büyük bir emek! Büyüleyiciydi. Mutlaka izlenmeli.
Baştan sona kusursuzca kurgulanıp, olay akışının mükemmel şekilde sağlandığı mükemmel film.
66 bin resmin böylesine uyumlu ve etkileyici biçimde sinemaya aktarılması yoğun bir emek istiyor.
izlenmesini şiddetle tavsiye ederim.
Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biridir. Sinemada tarih sayılacak bir calışmadır. Ayrıca olay örgüsü mükemmel bir sekilde işlenmiştir. Insanın ruhunu dinlendiren bir film olmuştur. Bu gecede oscarı alacagını düşünüyorum. Izlenmesi ve izlettirilmesi gereken bir saheserdir. Görsel sölen denen seyin tam olarak yansımasıdir. Ayrica sanatla ve resimle cok ilgim olmayan sahsıma bile keyifle van gogh eserlerini ögretmistir. melankoli ve etkilerini gercekten etkili sekilde yansitmiş.
izlemediyseniz evinize alıp izleyin. harcanan emek, konu, vincent van gogh'a olan saygı bunun için değer. youtube'da nasıl yapıldığına dair videolar bulunmakta.