Eskiden gülmek istediğimde YouTube'dan cem Yılmaz videoları açardım. Şimdilerde bu arkadaşın ses kayıtlarını dinliyorum. harflerin yarısını yutuyor çünkü bazı harfleri yutmazsa kasıntıdan patlayacak hale gelip çıkarttığı o ses tonu cırtlayacak. Allahtan medya okuyup ses eğitimi almışım da böyle amatörlerin kolpalamalarını hemen farkediyorum. Bir de yavaş yavaş konuşuyor, öyle konuştuktan sonra sokaktaki adam bile hakan taşıyan sesi Çıkarabilir yani. Neyse hevesini kırmayalım da, kayıtları bitirmesin yoksa neye güleceğiz?
Müthiş seslendirme uzmanı. Bu konuda 1 numara müthiş sesiyle hexa gram, 2 numara da bu arkadaş.
sözlük içinde o kadar tuhaf insanlar var ki. ciddi anlamda, sadece artı oylarını veya 2-3 insanın yazara olan sevgisini kıskandığı için eksiliyorlar. bu sadece kararmış kalplerinden dolayı anlamsız, çirkin bir hareket.
mesela, bunu az önce farkettim. seri şekilde ne zaman entry girsem bekliyor gibi, eksileyen birisi var ve büyük ihtimalle takipçim. önce kuruntu mu yapıyorum diye düşündüm. sonrasında son oylanan entrylerime bakınca farkettim eksi oy almayan entrylerimi de özenle eksiledi. yani ne denir bir fikrim yok aslında. buna bir anlam yüklemek ne kadar mantıklı tartışılır. fakat, adını dahi bilmediğiniz insanlara eksi oy vererek nefret kusamazsınız. eksi oyunuz kimseyi kırmaz, üzmez, etkilemez.
kendinize çeki düzen vermeniz, törpülemeniz gereken yanlarınızı kabullenmeniz lazım.
Sözlükte bulamadığım lord marcus'u bir cami parkında tek başına tahterevallide otururken buldum. Dertli dertli oturuyordu. Dayanamayıp diğer ucuna da ben oturdum. çevredeki 'koca koca adamlar napıyorlar? Ay yazık, çocukluklarını yaşayamışlar.' Bakışları arasında hem zıplayıp hem dedikodu yaptık. 'Sonra 'akşam namazı için camiye gidiyorum ben.' Deyip ortalıktan kayboldu.
sözlüğün duayen yazarlarından diyemeyeceğim vasat bir yazar.
benim yanımda veya gölgemde yer alması durumunda ona iyi bir yazar olmanın sırlarını sunabilirim.
ancak bu tiple zor.
Biriyle tanıştım. Onun o tatlı sözlerinden, güzel gözlerinden sonra başkasıyla sevişme fikrine ilk defa sıcak baktım. O kadar şeker yanakları vardı ki, olabilir diye düşündüm. Sarılırdık, öpüşürdük, birbirimizi sever ve şarkılar söylerdik, diye ümit etmiştim. Yanıldım. Her zamanki gibi.
Uyumak istiyorum. Çok uzun bir süre uyumak. Yıllarca uyumak, herkesin arkamdan üzüleceği ve uyanmam için dua edeceği kadar uzun süre uyumak.
Hayır bahsettiğim kişi bu yazar değil. Buraya yazıyorum çünkü karşıma çıkan ilk başlık bu.
sakallarını örse ya yazarı. Örerken aralarına papatyalar da koysa, romantik bir görüntü yakalardı. Bildiğimiz üzere metroseksüel bir premses kendisi, ondan bu tavsiyelerim.