bugün

hakkında 'lohusalı kadının mezarı 40 gün açık olurmuş' denilen, kadının hem fiziksel açıdan hem de psikolojik açıdan en zayıf olduğu dönemdir. Nedeni tam olarak bilinmese de, araştırmalar lohusa kadınların beyinlerinde ciddi değişikliklerin olduğunu göstermektedir.

Bu dönemde mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin azaldığı, dopamin maddesinin ise çoğaldığına dair bulgular vardır. Ayrıca doğumdan sonra öströjen ve progesteron hormonlarında düşüş gözlenmesi de duygusal dalgalanmalara neden olmaktadır. Her kadında farklı yaşanan bu biyolojik değişiklikler, annenin depresyon yaşamasına neden olabilmektedir. “lohusalık sonrası depresyon” denilen bu tabloda anneden gelip geçici ağlama nöbetleri, güçsüzlük, halsizlik, sıkıntı, üzüntü yaşanabilmektedir. Bazen de bebeğe karşı ilgisizlik gözlenebilmektedir. Yeni doğum yapmış kadınların % 80’inde benzer duygusal değişimler, az ya da çok, kısa süreli olarak yaşanabilmektedir.