sınıf arkadaşı olan sevgilinin atkısının bi bölümünü kendi boynunda bir bölümü sevgilinin boynunda iken sınıfın kapısından kızın babasının girdiği an..
lise sondaydım. okul 2 haftada bir veya haftalık denemeler yapardı. lise sona kadar yatan ben lise sona gelince öyle çalıştım ki artık sınavlar çerez gibi gelmeye başlamıştı.
neyse yine sabahın köründe deneme sınavı için geldik okula. neyin kafasını yaşamışsam adımı richie rich yazmıştım ve sınavda okul birincisi oldum.
müdür yardımcısı yanına çağırıp bir güzel kalaylamıştı. disipline göndermiyorum bu sefer demişti. müdür çağırmamıştı ama , çağırsa o zaman sıçardım.
rehberlik hocam yarılmıştı resmen. artık beni richie diye çağırıyordu o zamanlar. okul genelinde de adım richie olmuştu. hey gidi günler hey. şimdi yazdım da , özlemişim o günleri be. o zamanlarda şu okul bitse de üniversiteye bi' kapak atsam derdim. al attık da ne oldu? neyse.
sınıfın pencerisinden atlayıp, sınıfa tekrar gelerek "sen ne zaman dışarı çıktın?" diye soran hocaya "hocam, az önce tuvalete gitmem için izin verdinizya." demek unutulmazdır.
öğle yemeğinden dönmüşüz. üç arkadaş camları açıp masaların üzerine oturmuş boş boş konuşuyoruz.
bu sırada okula yeni gelen kimya öğretmeni(biz tm'ci olduğumuz için dersimize filan girmiyordu) evden gelmektedir. bahçede okula doğru öyle bir yürüyüşü vardır ki ağzımdan belki de gayriihtiyari şu cümleler dökülmüştür:
-lan bu mal da mı öğretmen (hala çok pişmanım, neden dedim ben bunu, ayıp etmişim)
arkadaşlar birkaç saniye error verdikten sonra kızarak dönüyorlar bana ve içime korku, nedamet salan cümleleri sıralıyorlar:
-duydu olm mal sensin asıl
-baktı lan karı yukarı
-zıçtın olm, cam açık görmüyon mu falan filan işte.
akşamüstü sınıf öğretmenimiz rehberlik saati olduğundan anketle geliyor elinde.
hızlı hızlı doldurup çıkıyorum dersten. içime doğdu belki de.
kapıyı açtığım anda karşımda görüyorum mezkur kimya öğretmenini. bir an bakışıyoruz, göz göze geldikten sonra kaçırıyorum gözlerimi ve bedenimi oradan. utanıyorum çünkü.
sonra okul bahçesinde diğer arkadaşları bekliyorum. tam bu sıra sınıf öğretmenimizle benim arkadaş grubum çıkıyor, bana kaş göz yapıyorlar, kaç git, kaybol manasında.
kayboluyorum tabi. öğretmen ayrılınca da yakalıyorum arkadaşları peşinden. noldu olm diye soruyorum.
meğer benim için gelmiş kimyacı. demiş böyle talihsiz bir cümle duydum bu camdan. kimdi o?
çıt çıkmamış tabi sınıftan. sormuşlar, bağırmışlar cevap yok. çünkü suçlu dışarıda.
sonra bir tahmin yürütmüş kimyacı. demiş o kapıda karşılaştığım çocuktu galiba hocam. bunlar değildi.
tabi dumanlar çıkarmış bizim sınıf örtmeni.
sonuç iki gün gitmedim okula. sonra özür diledim, dedim ki hocam yazılımız vardı bizim ahmet ders anlatıyordu bize güya. ona dedim ben hepsini.
inanmadı tabi, ama inanmış gibi yaptı.
çok pişmanım lan, ayıp ettim.
edit: eksileyen dostlar, pişmanım diyom lan anlamıyo musunuz?