Saçlarla oynamayı severdim sınıftaki kız arkadaşlar da
bu durumuma müsama gösterirler,kötü niyetli olmadığı bilirlerdi.
Günlerden bir gün Tarih dersinde dalmışım zaten sayılsalcıyım bu tarz
derslerde hep düşüncelere dalar giderdim.Sonra birden hocanın sesiyle irkildim;
Hoca: Oğlum ne yapıyorsun kız arkadaşının saçıyla !!
o an fark ettim ki önümdeki kız arkadaşın saçlarda benim eller,
kız da dünden razı bir şey dememiş zaten ,
( saçlarda sinir yok diyorlar hissetmemesi normal gerçi)
neyse işte hoca bana kötü kötü baktı ben de ;
- Dalmışım hocam yanlışlıkla oldu , diyebildim anca.
öğle yemeğinden dönmüşüz. üç arkadaş camları açıp masaların üzerine oturmuş boş boş konuşuyoruz.
bu sırada okula yeni gelen kimya öğretmeni(biz tm'ci olduğumuz için dersimize filan girmiyordu) evden gelmektedir. bahçede okula doğru öyle bir yürüyüşü vardır ki ağzımdan belki de gayriihtiyari şu cümleler dökülmüştür:
-lan bu mal da mı öğretmen (hala çok pişmanım, neden dedim ben bunu, ayıp etmişim)
arkadaşlar birkaç saniye error verdikten sonra kızarak dönüyorlar bana ve içime korku, nedamet salan cümleleri sıralıyorlar:
-duydu olm mal sensin asıl
-baktı lan karı yukarı
-zıçtın olm, cam açık görmüyon mu falan filan işte.
akşamüstü sınıf öğretmenimiz rehberlik saati olduğundan anketle geliyor elinde.
hızlı hızlı doldurup çıkıyorum dersten. içime doğdu belki de.
kapıyı açtığım anda karşımda görüyorum mezkur kimya öğretmenini. bir an bakışıyoruz, göz göze geldikten sonra kaçırıyorum gözlerimi ve bedenimi oradan. utanıyorum çünkü.
sonra okul bahçesinde diğer arkadaşları bekliyorum. tam bu sıra sınıf öğretmenimizle benim arkadaş grubum çıkıyor, bana kaş göz yapıyorlar, kaç git, kaybol manasında.
kayboluyorum tabi. öğretmen ayrılınca da yakalıyorum arkadaşları peşinden. noldu olm diye soruyorum.
meğer benim için gelmiş kimyacı. demiş böyle talihsiz bir cümle duydum bu camdan. kimdi o?
çıt çıkmamış tabi sınıftan. sormuşlar, bağırmışlar cevap yok. çünkü suçlu dışarıda.
sonra bir tahmin yürütmüş kimyacı. demiş o kapıda karşılaştığım çocuktu galiba hocam. bunlar değildi.
tabi dumanlar çıkarmış bizim sınıf örtmeni.
sonuç iki gün gitmedim okula. sonra özür diledim, dedim ki hocam yazılımız vardı bizim ahmet ders anlatıyordu bize güya. ona dedim ben hepsini.
inanmadı tabi, ama inanmış gibi yaptı.
çok pişmanım lan, ayıp ettim.
edit: eksileyen dostlar, pişmanım diyom lan anlamıyo musunuz?
uzun eşek oynayanların pantolonlarından art arda gelen 'caaartttt' sesleri, esnerken ağzını kapatmayı unutan malın sinek yutması, boş derste çıkarılan fazla gürültü yüzündenmüdür yardımcısının 'aciz misiniz oğlum siz? siz aciz misiniz oğlum? oğlum aciz misiniz siz? aciz misiniz siz oğlum? siz oğlum aciz misiniz?' gibi permütasyonlu bir cümleyle sınıfa dalması bir kaçıdır sadece.
Okula ilk başladığınız da Çömez, Çaylak lakapları yemektir. Hiç unutmam ilk günlerde üst sınıflardaki abi diye hitap ettiğimiz Öğrenciler bütün sınıfı askıya asmıştı ve müdür gelip hiç bir şey yapmadan karşımıza geçip gülmüştü. Lise bambaşka bir ortam ortaokuldan liseye geçtikten sonra farkediyorsunuz.
bütün baskıların, sabır taşırma işlemlerinin, uzaklaştırmanın, tehditlerin, dersanelerle olan anlaşmalar sonucu bir çok öğrenciden para istenmesinin sonucu olarak müdür yardımcısına atılan tokat.
en arka sıralarda oturduğumuz dönemlerde, sıra arkadaşımla sıranın altına gazete yayıp, çay-simit keyfi yaptığımız bir anda öğretmenin konuyla ilgili bir soruyu cevaplamam için sınıf listesinden adımı okuduğu andır... sonrası mı?... tahmin edileceği üzere, hatırlamak bile istemediğim durumlar hasıl olmuştur...
beş arkadaş bodrum katta benim getirdiğim su ısıtıcısı ile suyu ısıtmışız kahvemizi,sigaramızı içiyoruz. bir arkadaşın getirdiği iskambil kartlarıyla da gömmeli batak yapıyoruz. diğer iki arkadaş bayan oynamayı bilmiyor. muhabbet falan güzel taki fatih hoca içeri girene kadar. okulun en piskopat müdür yardımcısı gerisini hatırlamıyorum.
lise sondaydım. okul 2 haftada bir veya haftalık denemeler yapardı. lise sona kadar yatan ben lise sona gelince öyle çalıştım ki artık sınavlar çerez gibi gelmeye başlamıştı.
neyse yine sabahın köründe deneme sınavı için geldik okula. neyin kafasını yaşamışsam adımı richie rich yazmıştım ve sınavda okul birincisi oldum.
müdür yardımcısı yanına çağırıp bir güzel kalaylamıştı. disipline göndermiyorum bu sefer demişti. müdür çağırmamıştı ama , çağırsa o zaman sıçardım.
rehberlik hocam yarılmıştı resmen. artık beni richie diye çağırıyordu o zamanlar. okul genelinde de adım richie olmuştu. hey gidi günler hey. şimdi yazdım da , özlemişim o günleri be. o zamanlarda şu okul bitse de üniversiteye bi' kapak atsam derdim. al attık da ne oldu? neyse.