Okulun huysuz ve bir o kadar gıcık hocalarından birine verilen ayar
h:hoca
ingl=inglorious
Hoca yazı yazdırırken en arka sırada bacak bacak üstüne atmıs kolumu da sıranın sırtlığına boylu boyunca uzatmış vaziyette etrafa bakıyorum.Ve tabiki hoca beni görür.
H:oo bu ne rahatlık evladım çay kahve de söyliyeyim mi?
ingl:yok hocam biz hesabı alıp kalkalım.(garsonlara uzaktan hesabı getirmesini anlatan hareketle birlikte)
ali en önde (orta sıra en ön) dolmuş sürüyo gibi yapıyordu,vites değiştiriyodu para alıyo para veriyodu sınıfın içinde dolaşan hoca arka tarafa doğru gittikten sonra, en arkada oturan aysel adlı kıza sordu.
- napıyo bu orda??..
aysel ağzını açana kadar..
ali - abla çocugunu kucağına alsana. dikilmesin orda trafik polisi varda ilerde bi zahmet..
al çocuğu al.. brıın bırınnn bırınnnnnnnnnnnnnn... sözlerini söyledi.
genelllikle sonu disiplin kurulununda biten olaydır.öğrencinin kravatı boynuna kadar çekik, boynu bükük ama içinden 'bi daha olsa yine yaparım' gibi şeyler geçmiyo değil.
ö- akıl mı para mı?
a- para hocam tabiki
ö- şaşmamak gerek, yeni nesil dejenere olmuş,herşey para para para,marka bağımlılığı. ben olsam aklı seçerdim.
a- insan ihtiyacı olan şeyi ister hocam.
hoca;
- çocuklar ben okumak için hep çalıştım, yapmadığım iş kalmadı...
öğrenci;
- est hocam illaki yapmadığınız bir kaç iş vardır.
hoca:
-yok yok, yapmadığım iş kalmadı, valla kalmadı...
öğrenci;
-illaki vardır.
hoca:
- vayyyy...
şimdi hocanın öğrenciye verdiği ayarı izleyelim sayın sözlükçüler. hemen sonrasında da öğrenciden bir ayar var.
hoca ayarı: sınıfın yerinde duramayan hiperaktif öğrencisi, tüm öğretmenlerin canını sıkmaya başlamıştır. ondan önce arkadaşları dahi bu adama "salak mısın?" demeye başlamışlardır. kendisi bir lise öğrencisi olmasına rağmen abidik kubidik hareketler yapmaktadır ve telefonunu hocaya kaptırmıştır. birkaç ders sonra, başka bir hocanın dersi esnasında yine çılgın atar. her lafa dalar, kendince ayağa kalkar millete saldırır, abidik kubidik işler yapar.
okulun en daşaklı, en saygın, en bilgili hocalarından biri tarihe geçecek ayarı verir,
- hocan telefonunu almış, ben senin aklını alırım.
öğrenci ayarı: okulda deprem tatbikatı yapılır. tüm okul boşaltıldıktan sonra, bahçenin en uç noktasına konuşlandırılır. tatbikatın sona ermesiyle birlikte öğrenciler sıra düzenine geçerler. müdür yardımcısı toplanmamakta ısrar eden öğrenci kafilelerini gördükten sonra "her sınıfın başında ders öğretmenleri bulunsun" uyarısını yapar. yerlerine geçmemekte ısrar eden öğrenciler, müdür yardımcısını kızdırmaya devam ederler. "öğretmeniniz nerde sizin yok mu orda?" sorusuna verilen cevap ise ilk ayardaki kadar eğlencelidir,
lisede istiklal marşı sonrasında sınıflara çıkarken, okulun evlenmemiş bekar matematikçişi aynurun : senin bu alınmış kaşların ne böyle? 10 metreden farkediliyo. ver öğrenci kimlik kartını * . bunu annen baban almaya gelecek demiş, annemin babamın gitmesi ve annemin: onun yaşındayken ben de kaşlarımı aliyodum onun için ona bişey diyemem demesiyle g.tt olmasi durumudur. o anda orda değildim ama herkesin yaka silktiği kadının o anda yüzünü görmek isterdim. kendi lise zamanında böyle şeyler yasak olduğu için o dönemde sandı kendini galiba. *
Biyoloji dersinin son on beş dakikasında, ders çalışmamız için sınıfı serbest bırakmıştır hoca. Çalışmak ile pek arası olmayan dalavera, mp3 playerına sarılır hemen.
Bunu gören biyoloji hocası;
Oğlum napıyorsun orada?
Dalavera: Ders çalışıyorum hocam.
H: Oğlum kulağında kulaklıkla ders mi çalışılır?
D: Müzik çalışıyorum hocam.
yer meslek lisesi makine bölümü.
h-oğlum bu sınıf ne kokuyo böyle camları açın havalansın biraz. (akabinde inceden gelen osuruk sesi)
h-kim yaptı o terbiyesizliği
ö-ehehe ben yaptım hocam ortam çok gergindi havasını değiştireyim dediydim. hehehehe.
h-komple çıkın dışarı a... k...
orta okul son sınıfta, sömestr tatilinde ailem tarafından türkiye'ye getirilip, çanakkale'de bir okula kaydım yapılır. ikinci dönem başlar. bir gün sınıftaki erkekler o gece buluşup, ingilizce hocasının evinin camına taş atmaya karar verirler. dayak iyi bir fikir değildir çünkü hoca kalp hastasıdır ve kalp pili vardır. bu hoca sınıftaki kızlara asılan, onlara şov yapmak için erkeklere keyfi dayak atan, ingilizceden de anlamayan bir tiptir. aslında beni çok sever. çünkü ingilizce dersini tamamen benim üstüme yıkmıştır. ama sırf sınıftaki çocuklarla kaynaşmak, hoca yalakası olmadığımı, onlardan biri olduğumu göstermek için gece buluşmasına ben de giderim.
hocanın 1. kattaki evinin penceresi altında gece buluşulur ve cama atmak için yerde "daş yok mu la daş?" diye taş aranır. evin önü betondur ve hiç taş yoktur. ama olsundur, sorun değildir. bitişikteki fırının önünde dizili odunlar farkedilir ve cama odun atmaya karar verilir. herkes gaza gelip, 10-15 erkek öğrenci, 500 kilo odunu 2 dakikada hocanın camından içeri yollar. sadece camlar değil, çerçeveler, perdeler, herşey aşağı iner.
hoca ertesi gün okula gelmez, sonra da izne ayrılır. izin bitiminde de tayin ister. okul yönetimi bu olayı okul dışında yaşandığı için görmezden gelir. çünkü onlarda bu hocadan nefret etmektedir. konu kapanır. o günden sonra sınıfın erkekleri okulda acayip itibar görürler. beni de aralarına kabul ederler.
okul müdürü kekemedir ve edebiyat hocasıdır. okulda alay konusu olmuştur. okulda ilk senem olduğu için adamın iyi biri olduğunu düşünüp, dalga geçenlere yapmayın etmeyin tarzında laflar ederdim. ta ki o güne kadar.
10 kasım 2007 sabah saatleri, gümrükten geçer gibi tek sıra halinde okula girerken.
şakir : şişt sen şişko olan kenara geç.
beter : niye hocam neyim var ki?
şakir : o saçlar ne öyle? o enseler ne? cenk hocam makası getirin.
beter : hocam bir parmak ense var traş olmadım olması normal.
şakir : bahane bulma bana. bir de atatürk'ün gençleri olacaklar geleceği biz size mi emanet edeceğiz ? *
beter : afedersiniz ama, atatürk'te öğretmenler için gelecek nesil sizin eseriniz olacaktı demişti. yeni nesil yetiştirmek ele makas alıpta saç kesmeyle olmuyor hocam. hele masa başında oturup, gelen öğrencileri tokatlamakla da olmuyor.
şakir : ne diyorsun lan el kadar çocuk dediği lafa bak cenk hocam.
beter : koskoca edebiyat fakültesini okuyup, tek işi öğrencilerin saçlarını kesmek ve tokat atmak olan hocanın yaptığı işe bak burak.
öğretmen: hectoruk sen bu dersten asla geçemezsin bu kafayla
hctoruk : evet hocam einstein'ide hocası okuldan kovmuştu ama dünyanın en zeki adamı oldu.
öğretmen: sen şimdi dünyanın en zeki adamı olduğunu mu iddia ediyorsun?
hectoruk: evet gelecekte belki olabilirim.
öğretmen: eeee aptala malum olurmuş
sınıf : hahahahahahaha
hectoruk: kişi kendinden bilir işi hocam.
sınıf : hahahahahahahah.
müdür : dsiplin mi? cetvel mi?
hectoruk:???????.
Din Hocası:
-Arkadaşlar kıyamet vaktinde iki duygu dışında tüm duygular yok olucak : korku ve huzur.islam yoluna gönül koymuşların kalbine huzur dolucak kafirlerin kalbinde ise allah korkusu.Herkesin hayatı bir film gibi geçicek gözlerinin önünden o vakit.
Selma:
-Hocam bir de kıyametin kopmasına yakın bir yaratık belircekmiş dünyada adı da dabbemiymiş neymiş.O nedir hocam?
Din hocası:
-Dabbe yeryüzünün yok olmasına yakın bi vakitte yeryüzüne inecek.Bu yaratık sürüngene benzeyen bir yaratık olacak dört tane bacağı ve bir kuyruğu oalcak.Bacakları sayesinde ileri-geri hareket edebilecek.
Devilerdim:
-Hocam sağa-sola gidemiyo mu?
Dinhocası:
-Devil çık dışarı!!
sınıf çok zor bir analitik yazılısından çıkmıştır.
herkes sinirli ve dağılmış bir haldedir. sıradakı ders yine analitiktir ve hoca bayandır.
hoca sınıfın kapısına gelir ve bağırır:
-sınıfa benzeyin de içeri gireyim.
erkek öğrencilerden biri:
-kadına benze de bende sana gireyim!
lisenin 2. sınıfı yeni dönem, yeni hoca, tanışma faslı akabinde bu okulu tercih sebebiyle ilgili hocanın sorusu.
-neden burası?
+eh buranın eğitimi falan fıstık.
-sırayla gidelim neden oğlum bu okul?
ben: vallaha hocam benim ki tamamen tesadüf, okulun önünden geçerken "havadar, bahçeli güzel burası yav ben buraya kayıt yaptırayım" diyerek burayı tercih ettim. *
-....?
lise 3. sınıf günlerden 1 nisan;
hoca her zaman ki gibi dersini büyük bir şevkle anlatmaktadır. bendeniz ise ortamın şeklini değiştirecek bir olay yapmak için gayet rahat bir şekilde rol yapmaya başlamaktayım.
efendim içim dışıma çıkacak derecede öksürüğe tutulmuşum hoca sandı bu kız geberecek yolcu. neyse 'ambulans çağırın bu kız yolcu' diye bir nara attı.
herkesi aldı bir panik...
yediler anlayacağınız. ben durdurmasam kıçıma iğneyi yerdim herhalde.
rahatladı hoca sandı ki ben kendime geldim. tabi gerçekçi olsun diye devam etmekteyim hafifçe öksürmeye.
ders bitti geldi yanıma. 'kalk gidiyoruz hastaneye' dedi. yok dedim hocam iyiyim ben. 'yok olmaz kalk gidiyoruz hastasın sen'
dedim olmaz zaten şakaydı. olsun şaka kalk kızım bir iğne yaptıralım deyince...
dedim hocam anlamıyor musunuz? şaka!
yahu suratıma tükürdü benim. olacak iş mi?
bir daha ölsem dönüp bakmazmış. peh ne yapayım bakma!
ayarı verdik hoca bize ayar oldu...
okula yeni gelen milli güvenlik dersi hocası bir asker kişisi hiddetli şekilde ders anlatmaktadır. derse girdiği an ağırlığını koymaya çalışmış olan bu zat-ı ertürgişi kimse arkadan bir kaç ses duyunca akla gelmedik küfürler savurmaya başlar. bütün sınıf şok halinde annelerine edilen küfürleri dinlerken şöyle bir cümle kurar "kendine yediremeyen dışarı çıksın". bunu duyan young dude kişisi, saz arkadaşı kılıklı bir kaç lavuğa seslenir "ben çıkıyorum, geliyosanız gelin" beklenen cevap gelmeyince ayaklanır ve o derin sessizlik içinde kapıya doğru yönelir. tam çıkarken sınıf arkadaşlarına bakıp gözleriyle dersin öğretmenini göstererek şöyle der : "adam haklıymış"
sonra da nedense bi sikim olmaz. olay orda yaşanır ve biter saygısızca.
gerçi ayarın yönü şaştı ama neyse, bu da böyle bi anımdı sözlük.
hadi hayırlı işler.
