Çok var bende lise anısı. * kısalardan birkaçını anlatayım.
Parfümümü beğenmeyen bir çocuk vardı ama böyle flört modunda da takılıyoruz gibi ama kavga da ediyoruz süreklidjdjf. Neyse bir gün son dersten izin alıp çıktım WC’ye diye. Montlar koridorda asılı oluyordu bizim. Bunun montuna komple boşattım şişeyisjdjd.
Hoca sıramın altında telefon yakaladı. Yaşlı bir hocaydı aldı telefonu attı cebine. Ders bitti arkadaşlara dedim şunun başını kalabalık yapın. Ki biz dört kişi sınıfı yöneten bir ekip gibiydik. Ne desek herkes yapıyordu zatensjdjd. Telefonu cebinden aldık hattı çıkardık geri koyduk. Sonra bu hoca gitti müdür yardımcısına verdi telefonu.
Arkadan ben gittim ağlamaklı hocam içinde hat yok zaten diye. Baktı adam cidden yok geri verdi telefonuhehe.
Geometri ilk dönem karnemde ikiydi. Annem delirdi tabi. Ara tatilde telefonumu aldı bana 15 gün geometri çalıştırdı. Neyse dönem açıldı sınav zamanı geldi falan ben 90 civarı bir not aldım. Hoca bana inanmadı. Zaten sınıfın o arka dörtlü grubundan biriyim yani yaramazım falan o notu kopya ile aldığımı düşündü ve söyledi. Allaaah ben 15 gün zaten annemle mücadele vermişim kadın da bana inanmayınca ben ağla bağır çağır sınıfı terk et.
işte o zaman tamam gel inandım diye sınıfa geri çağırdıdjfjf.
Bir kızla saç baş kavgaya da girmek durumunda kaldım. Allah kahretmesin ki disiplinin ucundan da müdür sayesinde döndüm sağolsun.
Dershane önünde bıçaklı kızlar da tehdit etti sonra özür dilettik orası ayrı da korktuk çok o olayda.
baya olaylıydı ya benim lise ergenliğin zirvesiydi.
Ama hep arkadaşımın yanında durmaktan bu bıçaklılar falan benim mevzum değildidkfkf.
Ama şöyle de anılarım var dersten bakan arıyor diye çıkıyordum. Bir proje yapmıştım Türkiye’deki bütün okullarda genelge yayınlandı sonrasında ve bakanlar, yardımcıları beni arıyorlardı hem desteklemek için hem de yapabileceğimiz bir şey var mı diye.
Vali ile konser yapacaktık adamla oturduk Emre aydını falan aradık pazarlık yaptı vali ama yine de fiyat bizi aştı vali de desteklemedi sağolsun yapamadıksjdjd.
Funda arar o zamanlar 150bin istemişti. En yüksek fiyatı o vermişti. Yalın 50bindi. Aklımda kalanlardkfkf.
Yan liseden Süleyman’la öğretmen sevgili yapmak, yatılı okuduğumuz için haftasonları evci dilekçesi verip gizli gizli lojmana çıkmak, güzel yemekler yemek, tatlı anılar.
Sonra Süleyman’ın öğretmenle ifşasının çıkması, şehrin çalkalanması, o öğretmenin Tekirdağ’a tayininin çıkması ve benimkinin de bana siktiri çekmesi. 3 gram oksitoksin benim ne haddime amk!
Yatak bozuk dayak
Sırada güldün dayak
Etütte konuştun dayak
Görmeyip Selam vermedin dayak
Ütüyü masada unuttun yine dayak
Beylerbeyi kız lisesini alkışladın dayak
Vs vs vs.
Biz lise 3 ken bi gün fizik dersindeydik,ama sınıfta bi sessizlik vardı herkes birbirine bakıyo kimse konuşamıyo falan hoca ders anlatıyo du o sırada.Anlmayan var mı dedi sonra herkes ayağa kalktı ben anlamadım dedi,sonra hoca sinirlenip az kalsın kapı kırılıyodu müdürü çağırmış meğer sonra sınıfça tutanak yedik ve herkes böyle hayatın taa dedi sonra herkes gülmeye başladı o sırada sınıfta ki kızın su matarası yere düştü sınıfın çeyreği ıslandı sonra hademe paspas la bizi dövdü.
hocanın ayağını yalamıştım.
bizim hoca ders anlatmazdı (fizik hocası). uyurdu anca. o günde uyuyordu yine. neyse benim sınıftan iki üç kişiye iyilik borcum vardı. onlarda dediler ki hocanın ayağını yala. onların dediğini yapmasam benim ebemi sikerlerdi çıkışta. neyse hocanın ayağındaki ayakkabıyı ve çorabı farkettirmeden çıkarmaya başladım. çıkardığımda dünyanın en kıllı ayağı vardı karşımda. neyse yaladım iki üç kez falan. tüm sınıf bana bakıyor ter akıyor anlımdan. birden herkes gülmeye başladı. ben hemen sırama kaçtım. hoca da o an uyandı. sonra kıyamet koptu. hoca benim yaladığımı görmemiş, o yüzden tüm sınıfı disipline verdi. hiç kimse söylemedi benim yaladığımı. ama okulda ismim ibne fransiz ekmegine çıkmıştı.
sınıfın en sünepesi diye bildiğimiz kızın aslında ne kadar cevval olduğunun farkına sınıfça gittiğimiz piknikte varmıştık. Aman yaprak sarmalar mi dersin kekler pastalar börekler mi dersin..
bir keresinde bizi tüyap gezisine götürmüşlerdi. tüyap'ta arkadaşlarımı bulamadım diye kaçak dönmüştüm ama şimdi olsa dönemem çünkü otobüsler o zaman hem daha kalabalık oluyordu hem de yenibosna'ya kadar gidiyordu.
bir keresinde bir arkadaşımı kızdırdığım için ağlatmıştım. biri de benim parmağımı acıtmıştı. çağatay diye bir abi vardı. 12. sınıfa gidiyordu ben 9. sınıfa giderken. edebiyat dersinde 9. sınıftayken 80-80-160'ı söylemiştim. bir keresinde biri benim göğsümü sıkmıştı, ses gelmişti ama bir şey olmamıştı.
Bekar olan Yabancı dil öğretmenimize yürümektir. Aslında sadece iltifat ettim. Yada şaka yaptım. Belki de saçmaladım. Ama kitle psikolojisiyle çok fena gaza geldi hoca.
Öğlen Paydosunda bir kahve içelim mi hocam? ÖSS tercih önerilerinizi merak ediyoruz vs diyenler olmuştu.
Bende şöyle demiştim:
+ hocam isterseniz gece yatılıya gelip sizin evde içelim kahveleri...
Akabinde bütün sınıf; oooo, hayydaaa falan çekti.
Hoca da elini masaya vurup, kim o kendini bilmez? Diye bağırdı.
Sınıfı buz kesti. Sonra hoca bir daha sordu. Bu küstah hemen ayağa kalksın.
P*ç Arkadaşlar homurdanınca ayağa kalktım bende.
Nasıl bu kadar ukala olabilirsin? diye sordu.
Özür dilerim hocam. Bize verdiğiniz emeklerin farkındayım. Bizi yetiştirmek için çabalıyorsunuz. Bizde bazen şımarıp saçmalıyoruz. Tekrar özür dilerim.
Evet, Öğretmen de olsa sonuçta bir kadındı. Ve ben böyle şiirsel konuşunca hoşuna gitti.
Tamam otur yerine. Bir daha böyle şakalar yapma. Hiç sevmem. Falan demişti.
Yıllar sonra Geçenlerde bir avm de denk geldim kendisine. Hala taş. Evlenip ayrıldığını duymuştum. Demek ki Zamanında yürümekte haklıymışım. swh.
lisede fena halde pazartesi sendromum vardı benim. okula giderken ayaklarım geri geri giderdi resmen. birde ders saatleri pazartesiden cumaya; 8 - 8 - 6 - 6 - 4 saat şeklindeydi. yani amına kodumun pazartesisi hem haftanın lanet olası başlangıcı ve en uzun iki gününden biriydi.
neyse biz böyle pazartesileri sendrom bahanesiyle falan kaçıyoruz genelde, ama ben bunun ne kadar düzenli olduğunun farkına varamadım.
okulun artık üçüncü ayı falan olmuş, ben ve ekürilerim pazartesi okula gidelim bari bu sefer dedik. gitmediğimiz için bilmiyoruz tabi, milli güvenlik dersi varmış pazartesileri, albay giriyormuş derse.
ders başladı üniformalı bir adam girdi, aval aval bakıyoruz biz, adam da siz kimsiniz amk der gibi bize bakıyor. meğer biz bir pazartesi bile gitmemişiz okula. neredeyse sömestre gelecekken kendimizi tanıtmış ve tanışmış olduk öğretmenle.
vurdum duymaz ve boş vermiş hallerimiz hoşuna gitmedi bizim albayın, kalan yarım dönem ağzımıza sıçtı bizim. milli güvenlik dersini bir verdi karnede vs vs.
babam subay çocuğu, matematik falan da bir halbuki ama milli güvenliğe takmıştı bizim peder suratıma vurmuştu karneyi.
en arka sıradaki arkadaşların üstüne pano düşmesi. ulan bi kere de şaşırtın be. her sene en az bir kere olurdu.
her sene tekrarlanan şeylerden biri de çok uzun boylu bir arkadaşın beden dersinde oynanan voleybol maçında suratıma smaç basmasıydı.
Merve diye aynı sınıfta olduğum bir kız vardı bütün hayallerimi süslüyordu. Birgün gittim seni bir kere öpsem ikincinin hatrı kalır, iki kere öpsem üçüncünün boynu bükük en iyisi geç şöyle seni güzelce sikeyim dedim. Amk kaşari gidip atölye hocasına anlattı disipline gitmiştim.
sene 2014 lise 2.sınıfta bilgisayar labaratuvarında tenefüsteydik. yakın bir arkadaşımız kız arkadaşıyla birlikte labaratuvara gelmişti. projeksiyon ve hocanın bilgisayarı açıktı. ben de ipnelik olsun diye youtube'dan nuri alço'nun filmlerindeki malum müziği açmıştım. hepimiz sırıtarak arkadaşa bakmıştık o da bize küfür etmişti kapatın şu müziği diye.
Öğlen paydoslarında kapılar kapalı olduğu için dikenli telin bulunduğu duvardan atlatıp kumru yemeye kaçmak.
Kantin para kazansın diye kapıları açmıyorlardı. Bizde duvardan atlıyorduk.
Lise yıllarımı yurtta geçirmiş biriyim. 2.sınıfın ilk günlerindeydik, eşyalarımızı dolaplarımıza yerleştiriyorduk. O gün, ateist arkadaşım hemen yanımdaydı. Uzun düz saçları, siyah gözleri ve kıyafetleri ile kapkaranlık oturuyordu. Aradan bir hafta geçmişti ki, onun intihara kalkıştığını duyduk. Hastahaneye gidip dualar ettik. 2-3 ayın sonunda kendisini toparlayıp yeniden yanımdaki yatağa yerleşti. Artık her şey eskisinden daha uçuk-kaçıktı.
+Oğlum, korkuttun bizi yav! Dua ettik iyileşesin diye.
-Lan! Ne dua ediyonuz... Ne güzel ölecektim işte.
+Ee, neden böyle bir şey yaptın? Nasıl yaptın?
Detaylıca her şeyini anlatmıştı. izlediği bir filmi anlatıyormuş gibiydi. Daha güleçti. Dişleri yoktu, koluna demir yerleştirmişlerdi. Sonradan dişleri yapılmıştı ama bir problem vardı.
Sınıfta komik bir durum karşısında artık 2 kat gülüyorduk
Her güldürük olayda arkadaşın dişleri tam kaynamamış olacak ki, yerinden çıkıyordu. Arkadaşım da bu durumdam hoşnut, dişlerini herkese gösteriyordu.
Daha değişik günlerimiz de oldu.
Kendisi uyurgezerdi.
Uyurken birden ayağa kalkar, gece yarısı 2.30 civarı, odanın içinde istiklal Marşı okurdu. Camı açar, dışarıya işerdi.
Başka bir gün, soğan kabuklarıyla ilgili bir şeyler öğrendik. Kabukların, cin parası olduğunu duyduk. Arkadaş, bütün kabukları kendi yatağına serpti:
-Ulan! neye benziyorlar bir görmek istiyorum, dedi.
Bütün oda, saçmalama ne yapıyorsun demedi. Çünkü herkes merak ediyor ve korkuyordu. O gün ikişerlice yatmıştık. Sabah, hiçbir şey olmadı elbette. Olmalı mıydı?
Buraya yazarak anlatamayacağım kadar güzel günlerimin olduğu bir dönemdir.
Servisle eve gidiyoruz okul çıkışı, ismi lazım değil komik bir arkadaş servis şoförünün tüm uyarılarına rağmen ayakta yolculuk ediyor ve hararetli hararetli bize bir şeyler anlatıp tüm servisi kırıyor gülmekten derken, ani gelen bir frenle bu arkadaş savruluyor ve direksiyonun üzerine oturur vaziyette düşüyor. Servisçi şok zaten hepimiz camlara vuruyoruz gülmekten. 9 sene geçti hala bu olaya şahit olan arkadaşlarla bu olayı hatırlayıp o günü yaşarız. Ey gidi günler.
Edit: sonradan ögrendigim kadarıyla bu arkadaş hukuk okumuş, şimdilerde mezun olmuştur şu aralar ne yapar bilinmez.