tuzla tersanelerinde işçi ölümlerine, sömürüye ve taşeronlaştırmaya karşı duran, disk'e bağlı sendika. tuzla tersanesinde örgütlenmesi her daim engellenen ve önüne sarı sendika dok gemi iş çıkartılan sendika. son olaylarla birlikte sarı sendikacılığın- dok gemi iş- gerçek yüzünü ifşa etmiştir.
vaktiyle örgütlenmesini devrimci oluşumların sağladığı diskteki en devrimci liderlerin bulunduğu sendikalardan biridir.** kurucularından işkencede öldürülenler olmuştur.
10 yıldır tuzlada ciddi alan çalışmaları yürütülmüştür ve limter iş in bu çalışmalara katkısı önemli boyuttadır.
bugün 16 haziranda greve diyerek patronlara 2 yol sunmuştur aslında: ya grevden önce şartları iyileştir ya da grevden sonra şartlar iyileşsin. ama o haklar alınacak, alınacak da alınacak...
Selahattin Arslan Tersanesi'ne bağlı Bektaş Boru Taşeron Şirketi'nde borucu olarak çalışan ihsan Turhan adlı boru montajcısı arkadaşımız, üzerine kapak düşmesi sonucu yaşamını yitirdi. Turhan, son bir ayda Tuzla tersanelerinde yaşamını yitiren 4. işçi oldu. 35 yaşında, iki çocuk babası ihsan Turhan, Faruk Çelik'in Çalışma Bakanı olmasından bu yana kaybettiğimiz 25. işçi kardeşimiz. Hem de bir Pazar günü! Herkes eşiyle, dostuyla çocuklarıyla gezmeye giderken ihsan arkadaşımız, üç kuruş için ölüme gönderilmiştir.
17 Şubat tarihinde yine Selahattin Arslan Tersanesi'nde oksijen tüpünün patlamasıyla 24 yaşındaki Hasan Köse arkadaşımız hayatını yitirmişti.
Ağır ve tehlikeli işkolları yönetmeliği gereği Pazar günleri zorunlu tatil olması gerekirken, bizler Cumartesi-Pazar demeden çalışmaya zorlanıyoruz. Bayram demeden, tatil demeden, kuralsız ve kayıtsız. Evet, ağır ve tehlikeli iş kolu yönetmeliği uygulansaydı; ihsan kardeşimiz pazar günü çalışmayacak ve aramızda olacaktı.
Bugüne kadar DiSK/Limter-iş sendikası olarak 16 yıldır çözüm için üzerimize düşen her şeyi yaptık. Çabalarımızı görmeyen, taleplerimizi kabul etmeyen hep patronlar oldu. Onlarca kez kapılarına dayandık, taleplerimizi haykırdık, "ölümleri durdurun" dedik. Sesimizi sadece Türkiye kamuoyu değil Dünya kamuoyu duydu, bir tek hükümet ve patronlar duymadı.
Sesimizi boğmak, irademizi kırmak için bizleri işçi kardeşlerimizle karşı karşıya getirmeye çalıştılar: olmadı. Bölücü sendika dediler: tutmadı. Şimdi de tersanelerin kapatılması için uğraştığımızı iddia ederek; kara propagandalarına devam ediyorlar. işte bu; tersane patronlarının çözüm mantığıdır. Biz DiSK/Limter-iş sendikası olarak tersanelerin kapanması için değil, tersane patronlarının ve taşeronlarının kuralsızlığına ve yasa dışılığına karşı yaşam hakkı için mücadele ediyoruz. insanca çalışma koşulları için mücadele ediyoruz ve edeceğiz.
Bugün iş cinayetine kurban giden 98. arkadaşımız ihsan Turhan için buradayız. Yarın kim bilir hangi birimiz için hüzne boğulacağız. Çünkü tersane patronlarının ve hükümetin ölümleri durdurmak için hiçbir önerisi ve çabası yok. Biz kuralsızlık sona ersin diyoruz; onlar dış mihraklar diyorlar. Biz insanca çalışma koşulları diyoruz; onlar bölücü sendika diyorlar. Biz ölümleri durdurun diyoruz; onlar Limter-iş'e mama yok diyorlar.
Sözün hükmünü yitirdiği yerdeyiz. Her gün teker teker ölmektense 16 Haziran’da greve çıkarak "hepimizi öldürün" diyeceğiz! Artık iş cinayetlerini önleyecek bir tek irade; tersane işçilerinin örgütü, sendikamız kalmıştır. Yeryüzünde işçiler ilk defa ölmemek için greve gidiyorlar.
Ya sendikamız DiSK/Limter-iş'in çabalarını ve önerilerini görmezden gelmeyi bırakacaksınız ya da "Her gün teker teker ölmektense, 16 Haziran'da hepimizi öldürün" haykırışlarıyla kapınıza dayanacağız!