o zamanlar sene 2012. hayatımda ilk kez aşık olmuşum. hani şu tam ergenlikte bi defaya mahsus masal gibi bi aşık olursunuz. onu geçiriyorum.
tüm günü orda burda el ele göz göze geçiriyoruz. yüzümüz hep gülüyor. hava kar kış, soğuk koymuyor mutlu insana. hayatım öyle güzel gidiyor. eskiden beni tanıyanlar bilir serhat'ı.
sonra bi gün, her ergen masalı gibi sebebini bilmediğim bi şekilde kendimi modada yedi saat araliksiz ağlarken buluyorum. bacaklarımın üzerinde durmak istemiyor, yerin en dibine düşmek istiyorum.
iki hafta hasta yatıyorum sonra. canımla uğraşırken biraz akıllanıp susmaya çalışıyorum. kendimi hayata vermeye çalışıyorum. arkadaşlarıma, okula, hobilerime.
bi akşam üstü bi saksıya bi kaç meyve çekirdeği öteliyorum. büyütürüm ben bunları diye. çünkü umut var. hevesimden çatlayacak kadar istiyorum hayat bulmasını.
bi kaç gün sonra bi akşam yine.. saksı didik didik edilmiş, toprağı diğer saksilara pay edilmiş buluyorum.
hayatım boyunca tanrıya, kendime, hayata inancımı hiç o saksının başındaki kadar hiç yitirmedim. öylece kaldım. boktan başlamış hayatımın içinde zerre umut olmadığını kabullendim.
daha kötüydüm. daha çok canım yaniyordu. daha çok ağlıyordum.
bi kaç hafta sonra, önce serhat geldi. sonra o karışık saksılardan birinden yeşil bi yaprak fırlayıverdi.
bunun üzerinden beş sene geçti. şu an limon ağacı sağ tarafımda. boyu bir metre oldu neredeyse. her baktığımda mucizeler gerçek, umut var diyorum kendime. yıkılmamak için çok tutundum, hala tutunuyorum lazım oldukça.
serhat'a gelince, her ergen masali gibi ayrilip iki güzel insan olduk.
bence mucizeler var ve bütün kırgınlıklar çok yalan.
2023 ten gelen edit: limon ağacı artık balıkesirde kökleniyor. Benden uzun oldu.
esas kızın mimikleri ile sinir bozduğu dizi *. dublaj felaket. kaan urgancıoğlu için izlenir bir tek. 3. bölümü görmeden yayından kalkar gibi bir his var içimde. yayın saati vs kötü bir ayarlama olmuş.
başroldeki kızcağızın ya çok kötü ya da muhteşem bir oyuncu olduğu dizidir. zira kızcağız ya acemiliğinden şaşkın şaşkın bakıyor etrafa şaşkın öredek yavrusu gibi ya da oynadığı karakterin taşradan gelen sevimli ve şaşkın masum kızı özelliklerini müthiş özümsemiş ve ona göre oynuyor. ne olursa olsun bu tip oyunculuğu girdiği karakteri bir kat daha sevimli yapıyor sanki. bir istanbul masalından en büyük farkı hayatı daha hafife alan bir dizi olması. seyirciyi her hafta çevrilen onlarca entrikayla bunaltıp kazulet bir yapım olmak yerine matrak ve şirin bir egeköylüsü aileyi hikayeye monte edip bolca güldürmeyi ve insanın içini ısıtmayı tercih etmişler ve fena da olmamış.
almanya'nın yahudi soykırımına, bunu destekleyen bulgar hükümetine, trenlerde yahudilerin polonyaya sabun yapılmak üzere gönderilişine kadar bir çok ayrıntıyla yer vermiş, bütün olarak betimlemelerle süslenilmiş ve flashback tarzı bir anlatımla dile getirilmiş kurgu-olmayan mükemmel çalışma.