life of pi

entry238 galeri15 video5
    36.
  1. cakallarla dans 2 filmine gidip bin pisman olup Turk sinamasinin vara yoka kufurlerle dolu sahnelerinden,mevcut durumundan, iyi film yapamayisindan (5-10 yilda 1-2 tane cikiyor) dertlenip sinemaya kustugum su donemde ilac gibi gelmis filmdir. bollywood gene super bir is cikarmis kufur olmadan da espri yapilabilecegini, duygularin bu sekildede verilebilecegini yeniden ispatlamis ayriyetten 3d keyfi yasatmistir.Tebrik ediyorum filmde her obje de bir mesaj vardi ornegin kaplan benligimizi, egolarimizi vs temsil ederken orangutan anneyi temsil ediyordu bunun gibi...
    3 ...
  2. 35.
  3. 34.
  4. uzun zamandır izlediğim en iyi filmdi. uzun zaman dediğim sanırım inceptiondan beri.
    0 ...
  5. 33.
  6. bakıldığında büyük risk taşıyan filmdir. sebebi ise filmin başlangıcında sonu bellidir. denizde kaplan ile yaşanan yaşam mücadelesi ne kadar heyecan katsa da öte yandan kurtulduğunu bilmek heyecanı kısıtlıyor. deniz sahnelerinin bolca sunulduğu bir film. Ayrıca maddi manevi memnun etmiştir. Pislik.
    0 ...
  7. 32.
  8. pi'nin geçmişini anlatma sahneleri fazla görüntülenmiş. filmin ilk başında bir ufak görüntüyle geçmişe dönülebilinirdi. ancak tüm bunlara rağmen yine de güzel bir film.
    0 ...
  9. 31.
  10. biraz hayal kırıklığı yaşadığım filmdir. anne-baba-çocuk üçlüsüyle; ailecek izlenecek güzel bir filmdir ama.
    0 ...
  11. 30.
  12. güzel bir filmdir. yalnız filmin büyük bir kısmını national geographic'ten kaktırmışlar, rahat rahat çekmişler kalan kısmını.*

    izlemeniz tavsiye olunur.
    0 ...
  13. 29.
  14. arkadaş ne filmmiş ya. filmden yaklaşık 3 saat önce filan çıktım. eve gelince sözlüklerdeki yorumlara bakayım dedim. nasıl bir metaformuş. meğer film neler neler anlatıyormuşda bizim haberimiz yok. uzun bir giri yazayım. inşallah spoiler vermeden bitirebilirim.

    öncelikle sizden ilk ricam filmi gidin sağlam bir sinemada adam akıllı 3d izleyin. hiç öyle kıç kadar bilgisayar ekranında izlenilecek film değil bu. görsellik zirvelerde emin olun. ki bence bu film bir kilometre taşı olacak. yeni bir akım başlatacak film endüstrisinde. hatta gidin sadece ilk jeneriğe şöyle bir bakın. eğer beğenmezseniz paranız benden.

    açıkcası ben arkadaşın zoruyla gittim. iyiki de gitmişim. filmde fazlaca gönderme var. öyle böyle değil yani çok fazla. şu hangi hikayeye inanma olayı vardır gidiyor. ben hangisini seçerdim bilmem. ama zaten filmde de onu diyor ya zaten. inanmakla alakalı herşey. bazı metafor gönderme olaylarını da size kısaca özetleyeyim:(yazının devamı spoiler değil genel olarak sözlükte ve diğer ortamlarda yapılan yorumların genel bir özetidir. ama yine de filmi izledikten sonra okumak daha yararınıza olacaktır. )

    -kaplan için pi nin alter egosu diyorlar. ikinci bir kişilik gibi yani. yolculuğu sırasında böyle bir karakter oluşturuyor. kaplan hint mitolojisinde güç azmi ve zaferi simgeliyor. yani aslında düşünürseniz insanın vahşi yanını belirtiyor. pi kurtulunca kaplan gidiyor yani o içindeki vahşi yaşama hırsı sona eriyor. ilginç bir bilgidir mesela , o dua ettiği hint tanrılarından biri gerçekte kaplan ile simgeleniyormuş.
    -lotus çiçeği meselesi var. lotus çiçeği olayı ta filmin başında başlıyor. kıza soruyor pi, lotus çiçeğinin anlamı ne diye. hatta diyor ya " ormanın içinde gizlenen lotus çiçeği ne demek" diye. lotus çiçeği aydınlanmayı anlatıyor aslında. hatta bu bakımdan masonlar filan kullanmıştır lotus çiçeğini. lotus geceleri kapanır gündüzleri açar. yani gündüze aydınlığa açılır. çocuk o adada bir çiçek buluyor ve durumu ayıkıyor. oranın bir etobur ada olduğunu anlıyor.
    -arkadaşlar muz suda yüzüyormuş. onu da az önce kendim denedim.1 hikayenin gerçek olması noktasında önemli bir işaret.
    -bazı yerlerde diş olayı şöyle yorumlanmış. bunu böyle anlatanlar 2. hikayeye inanıyor genelde. o ada direk annesine işaret ediyor. her ne kadar aşçıya insan yediği ve balıklara yedirttiği için kızsa da kendisi de yiyor annesinin etini. ta ki dişine gelinceye kadar. o zaman korkuyor işte.
    -o mirketler cidden etobur, uçan balıklar gerçekte var, ışıldayan deniz anaları da var ama o balina işi cidden insanı düşündürüyor. hatta ve hatta okyanusta hayal görüyor ya. o sahnenin sonuna doğru kocaman bir kırmızı ışık saçan bi balık gözüküyor. ona da var diyorlar. güya 5km derinlikte filan yaşıyormuş. zaten o geminin battığı yerde en derin kısım değil miydi?
    -filmin en sonuna doğru kaplanla beraber oturuyorlar ya. o kısım ise şöyle düşündüm. aynı fight clup gibi düşünün filmin sonunda beraber oluyorlar ya. onun gibi sanki. yani herşeyin bittiği anda gerçek pi ortaya çıkıyor. bu maddede şu alter ego olayına gönderme yapıyorum.

    filmde en çok dikkat şeylerden biri de dini inançları ele alış kısmıydı. filmden çıktıktan sonra uzun uzun din nedir? neden var? gibi sorular sizi alabilir. siz olsaydınız hangi hikayeyi seçerdiniz? hangisi doğru? ya da daha doğrusu şöyle sormak lazım: hangisine inanmak isterdiniz? ilkine mi ikincisine mi? ben galiba 1 i seçerdim. çünkü neden : öyle inanmak istiyorum. aynı tanrının varlığına , dinlerin varlığına inandığım gibi. öylesi daha güzel daha mutlu edici. babası diyor o nehirde: ışıklara aldınma, din karanlıktır diye. sizce hangisi ? gerçekleri bilerek ama acı çekerek yaşamak mı? ya da güzel olduğunu düşündüğün bir şeye inanarak mutlu yaşamak mı? ben 1 diyorum ama karar sizin.
    4 ...
  15. 28.
  16. --spoiler--
    Müslümanları kötü göstermeyen ve bütün inançlara saygı duyan nadide filmlerden biridir.
    --spoiler--
    1 ...
  17. 27.
  18. görselliği iyi güzel de, ang lee reyiz amk senaryoya bali kafanı yansıtmayaydın iyiydi valla.
    0 ...
  19. 28.
  20. görselliğin tavan yaptığı film. o kadar güzel sahneler var ki, oturduğum sinema koltuğundan nefret ettim. filmin içinde olmadığım için üzüldüm. izleyin.
    0 ...
  21. 27.
  22. kitabı okumadığım için yalnızca filmin anlattığı kadarıyla iligili yorum yapmak ne kadar sağlıklı bilmiyorum ama yorum yapacağım sanırım...

    --spoiler--

    şimdi öncelikle, neydi o görsellik be... görsel anlamda en son the fall da bu kadar etkilendiğimi anımsıyorum ve tabi hafif mekanik bir görsellik olsa da avatar da aynı etkiyi yaratmıştı bende. özellikle okyanustaki bazı kareleri al salonunun duvarına sanat eseri niyetine as.

    bir yukarıdaki entry de crem caramella filminbig fish i anımsattığını yazmış. filmden çıktıktan sonra benimde ilk aklıma gelen big fishteki babanın yaşadığı şeyleri abartarak ve hatta fantastik öğeler katarak masalsı bir şekilde anlatması oldu. big fish'te baba, yaşadığımız şeylerin çok sıradan olduğunu ve bunlara masalsı öğeler katarak anlatıldığı zaman daha büyülü daha ihtişamlı olacağından bahsediyordu. pi'de aynı şekilde yaşadığı bu olayı (ki ben ikinci hikayenin gerçek olduğunu düşünenlerdenim) big fish'teki babanın penceresinden olmasa da fantastik ve masalsı öğeler katarak anlatıyordu. ama bence pi nin ihtişam katmak ya da daha inandırıcı olmak gibi bir amacı yoktu. bence pi'nin birinci hikayeyi uydurmasının nedeni yaşadığı bu travmatik olayı kendisine kabul ettirebilmek istemesiydi. ve buna sonunda kendisi de inandı.

    sembolik anlamda gördüğüm iki şeyi paylaşmak yerinde olur sanırım. pi bir nevi mevlana felsefesini temsil ediyor olabilir. her dine inanması, bütün dinlerdeki tanrı'ların aynı töz'ün farklı görünümleri olduğunu düşünmesi vs. bir nevi ne olursan ol yine gelcilik. sert mizaçlı, metafiziğe inanmayan pi'nin babası da sanırım yirminci yüzyılın başlarındaki mantıksal pozitivist bilim anlayışını temsil ediyor. bir nevi görmediğime inanmamcılık.

    filmden bir kaç ayrıntı;

    pi'nin canlı adada ağacın tepesinde mirket'lerle birlikte uyuması da harikaydı.

    gene pi'nin vişnu'ya "beni isa'yla tanıştırdığın için teşekkür ederim" diye dua etmesi enteresan bir ayrıntı olarak bana ricky gervais'in golden globe ödül töreninin en sonunda "beni ateist yaptığın için sana teşekkür ederim tanrım" dediği sözleri anımsattı.

    --spoiler--

    izleyin, izletin, düşünün kafa yorun eğlenin.
    4 ...
  23. 26.
  24. beni her açıdan çok ama çok etkileyen bir film. mümkünse sinemada 3d izleyin.

    --spoiler--

    pi'nin hayatında secdiği hiç kimseyle doğru düzgün vedalaşamadan ayrılması iç burkan bir detay olmuş. sevdiği kızla ayrıldıkları günü anlatırken:

    "o gün ne yaptığımızı bütün ayrıntılarıyla hatırlıyorum, sadece vedalaştığımız anı hatırlamıyorum." cümlesi filmi izlerken yüzüme çarpan repliklerden biriydi.

    - richard parker'ın arkasını dönüp bakmadan gittiği sahne de iç burkucuydu. gerçekten bir kaplan ve insan arkadaş olamaz mı bu hayatta? ben nedense hala olabilir diye düşünüyorum.

    -pi'nin aynı anda 3-4 dine inanan bir çocuk olması ve bunun başta ailesi tarafından olmak üzere yadırganması çok güzel işlenmiş. misal:

    kardeşi: "hafta sonu mekke'ye mi vatikan'a gideceksin?"

    - filmde iki tane hikaye olması ve hangisine inanacağı seyirciye bırakılması çok güzel bir detay. ben şahsen 1.hikayeye inanıyorum. annesinin o kamaradan sağ çıkabileceğine çok ihtimal vermiyorum. (ama düşündüm de olabilir ya, pi gidip o kapıyı kendi açmıştı. maymunun üstünde geldiği muzlar filmdeki sayısız metafordan biri olabilir.)

    - bu arada bizim salondakiler ikinci hikayeyi hiç beğenmediler. film boyunca salondan ses çıkmazken pi ikinci hikayeyi anlatırken salonda bir kımıldamalar, fısıldaşmalar oldu. yazarın dediği gibi "birinci hikaye daha güzel." galiba gerçekten.

    bir de bu hikaye bana big fish'i anımsattı. eğer bu filmi beğenmişseniz mutlaka big fish'i de izleyin. kendisi hala hayatımın filmidir.

    --spoiler--

    iyi seyirler!
    3 ...
  25. 25.
  26. arka koltukta oturan yurdum kızlarının diyaloğu:

    -yea fırtına o gemiyi batırıyorsa o botu nasıl parçalamıyor.
    +onu boş ver de ben kaplanla çocuk arkadaş olacak zannettim.

    beyni delinesiceler sizin gibiler yüzünden sözlükte giderimiz yok.
    6 ...
  27. 24.
  28. Sırf deniz sahneleri için bile izlenebilecek film.
    0 ...
  29. 23.
  30. son zamanlarda izlediğin en sürükleyici film . gidin görün .
    0 ...
  31. 22.
  32. izlediğim en iyi ikinci 3D film. (ilki hala avatar)
    filme gelince; zaman zaman güldürdü. keyifliydi. ama din - inanç olgularını işlemeye çalışırken biraz sığ kaldı. bence olmadı. görüntüler ise on numaraydı, teknik açıdan iyi iş çıkarmışlar.
    0 ...
  33. 21.
  34. hobbit ve cem yılmaz ile aynı dönemde vizyona girmesi yüzünden hakkettiği ilginin çok altında ilgilenilen filmdir.
    fakat bunda seyirciyi suçlamamak gerek. çok yanlış zamanda girmiş vizyona. biraz bekleseymiş iyiymiş.
    1 ...
  35. 20.
  36. En kisa surede izlemeyi düşundüğüm film.
    0 ...
  37. 19.
  38. fırtına sahnelerindeki abartısıyla kusturan film.
    0 ...
  39. 18.
  40. Pi sayısını 3 mü yoksa 3.14 mü alacaktım karmaşasına düşen pi adlı çocuğun dramını anlatan film.
    4 ...
  41. 17.
  42. sinemada çok ciddi bir çeviri hatasına rastladığım filmdir.

    ---spoiler---
    Adult Pi Patel: So which story do you prefer?
    Writer: The one with the tiger. That's the better story.
    Adult Pi Patel: Thank you. And so it goes with God.
    Writer: [smiles] It's an amazing story.

    bu kilit diyalogda eleman "so it goes with god"ı yanlış hatırlamıyorsam "tanrı da o hikayeyi tercih ediyor" diye çevirmiş. gel gör ki bu çeviri hatası izleyiciyi filmin mesajından bi hayli uzaklaştırıyor.

    Pi'ın hikayesinin filmin başından beri tanrıya inandıracak bir hikaye olduğunu düşünüyoruz. Film bunu iddia ediyor.

    Ve malum diyalogda geçen mevzu şuydu, ilk hikaye tamamen fantastik, içine tanrının dahil olduğu, inanılması zor bir hikaye. ikinci hikaye ise içinde sadece insanların olduğu acımasız bir hikaye. haliyle gerçek olan ikinci hikaye olsa da herkesin tercih edeceği ilk hikaye oluyor. çünkü, başlangıcı ve bitişini bildiğin, gerisini bilmediğin bi hikaye varsa önünde, istediğine inanabilirsin ve insanlar da haliyle acımasızlığın çıkarıldığı, çekilen acının bir sebep için çekild,ğine inanılan ilk hikayeyi seçiyor.

    şimdi gelelim diyaloğa
    pi "so it goes with god" derken, "tanrı da böyle işte" diyor.

    yani, tanrıya inanmak bir seçim. doğuyoruz ve ölüyoruz. savaşlar görüyoruz, öldürüyoruz, aşık oluyoruz, sevdiklerimizi kaybediyoruz... tanrının varlığı ise bir muamma. ne olduğu kanıtlanabilir, ne olmadığı. bu durumda iki hikaye var önümüzde:

    birincisi; tüm bu doğumlar ölümler bi sebep için, aşık olmamız bi nedenden ötürü, sevdiklerimizi kaybediyoruz ve sabrediyoruz, tanrı istediği için, doğada olanların hepsi tanrının gözetiminde ve isteğiyle oluyor.

    ikincisi; insanlar doğuyor, ölüyor ve hepsi bu kadar. dünya acımasız, sevdiğin birinin ölümünü izleyebilirsin. bunun tam anlamıyla bir sebebi yok. adaleti sağlayacak üstün bi güç yok. acımasız bir dünya ve sonrasında hiçlik. dostoyevski ve camus'nun romanları gibi.

    ve film soruyor, sen hangi hikayeyi seçiyorsun?
    tanrı'ya inanmayı mı,
    yoksa acımasız ve sahipsiz bir dünya'yı mı?
    ---spoiler---

    güzel filmdir.
    8 ...
  43. 16.
  44. son zamanlarda vizyona giren filmler içinde belki de en etkileyicisi...

    film büyülü bir şölen içinde bağırıyor izleyiciye: asla pes etme!

    --spoiler--
    richard parker
    --spoiler--
    1 ...
  45. 15.
  46. --spoiler--

    ''Bir imanlının şüpheci birisinden daha mutlu olması, sarhoş bir adamın ayık olandan daha mutlu olmasından başka bir şey değildir.'' George Bernard Shaw

    Film bu sözün onaylanması gibi geldi bana. ilk hikaye gerçekten güzel ve etkileyici bir hikaye. Hani pi yazara diyor ya ''seni tanrıya inandıran bir hikaye anlatacağim'' diye işte o tarz bir hikaye. Bir bengal kaplanıyla aynı sandalda hayatta kalma mücadelesi harika bir fikir zaten. Ama diğer yandan gerçek olanın bu olmadığını anlıyoruz finalde. Mesele hangisine inanmak istersin meselesi değil. Mesele ya yalanlara inanır mutlu olursun ya da gerçeklere inanır mutsuz olursun meselesi.

    ilk hikaye zaten gerçek dışı bir çok nokta barındırıyor. Denizin ortasında günlerce aç kalan bir kaplanın 13 yaşındaki çocuğu yememesi temelde zaten gerçek dışı. Kısacası inancınız pi'nin kaplanla olan mücadelesi gibi sıradışı olabilir, musa denizi yarmış, ay ikiye bölünmüş olabilir, ama yalan işte; yalanlarla mutlu mu olmayı seçersiniz yoksa acı gerçekleri mi? pi'nin gerçekte bir katil olmasını mı?

    --spoiler--

    Bu arada CGI teknolojisi ağzımı açık bıraktı. Ulan o hayvanlar pi'den daha gerçekti resmen.
    2 ...
  47. 14.
  48. Sen insan onlarsa hayvan temasi mukemmel islenmis.
    Spoiler
    richard parker in fevri hareketleri hop oturup hop kaldirdi, baliklarin oluk oluk gelisi fenaydi, 3 boyutlusu da mukemmeldi be kardesim o baliklar suratina carpiyor. Sirtlan ne orospu cocugu bi hayvan ya.. Neyse ki richard abimiz defetti onu da. Egitim cabalari sahaneydi cocugun ancak ben olsam o kayikta can vermistim, kalp krizi gecirmemek imkansiz zaten.
    Spoiler

    sozun ozune gelince cem yilmaza gidin gulun ancak pi nin yasamindaki gorsel soleni de unutmayin.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük