hayat mono'dur ya da stereo'dur..farketmez..her durumda üzer sözleri ve süzer baştan aşağı hayatları....feci'dir...ancak sadece üzücü demek yetmez...
...yağmur, şemsiyesiz yürüme hatta koşma tutkusu, yalnızlık, adım başı dökülen yapraklar, sonra kış...sonra beraberlikler ve bahar ve yaz...sevgiler
...aşk, şehvet, doruk...sonra yine paldır küldür aşağı düşmeler, yine yalnızlıklar, yağmurlar ve yağmur olmaya özenen göz'sel detaylar...sonra yine(...)
dedim ya...mono ya da stereo, fark eylemez...her an'ın şarkısı...
vokalist Siobhan De Mare öyle bir söyler ki; fısıldar gibi söyler, dokunur gibi söyler, sevişir gibi söyler..."üzerken teselli de edebilirim" der...sanki...
the stranger sang a theme
Yabancı şarkı söylüyor
from someone else's dream
Başka birinin rüyasından
the leaves began to fall
Ayrılıklar düşmeye başladı
and no one spoke at all
Ve hiç kimse konuşmuyor
but i can't seem to recall
Ama geri çağıramayacağım gibi
when you came along
Yanına geldiğinde
ingenue
saf kız
ingenue
saf kız
i just don't know what to do
Ne yapacağımı bilmiyorum
the tree-lined avenue
Üç şeritli bulvarda
begins to fade from view
Manzara solmaya başlıyor
drowning past regrets
Geçmişin pişmanlıkları boğuluyor
in tea and cigarettes
Çayda ve sigarada
but i can't seem to forget
Ama unutamayacağım gibi
when you came along
Yanına geldiğinde
ingenue
saf kız
ingenue
saf kız
i just don't know what to do
Ne yapacağımı bilmiyorum.
ingenue
saf kız
bizim gibi arızalı kişileirn çok sevdiği hatta fanatik olduğu ama çoğu kişinin bilmediği bir şarkıdır. arızalı olduğumuz konusunda haklıyım, çünkü bizim gibi kafadan sakatlar genelde hep aynı tarz şeyleri sever, life in mono da buna en iyi örnektir.
fransızca saf temiz kız anlamına gelen ingenue kelimesinin ayrı bir güzel telaffuz edildiği şarkıdır. dinlerken bunalıma sürüklendiğinizi farkedebilirsiniz. hüzünlü bir hayatın sountrack'i olabilir.