bir insanın iki dini olmaz. bir insan iki partiye ait olamaz. ülkemizde siyasal özgürlük olmayışı yüzünden ve otokratik rejimin karanlığında, partileri birbirine karıştırmak çok kolaydır; burjuvazinin çıkarları böyle bir karışıklığı gerektirmektedir. proletaryanın çıkarları partiler arasındaki sınır çizgilerinin belirli ve net olmasını gerektirmektedir.
Tanım itibariyle kulağa ve ruha hoş gelen, olası sonuçları hakkında ise tecrübeden yoksun bir biçimde yorum yapması çok zor olan siyasal/ekonomik/felsefik düşünce sistemidir. Mutlak özgürlüğü savunması ne kadar da hoş ama dimi...
devletin; toplumdan ve piyasadan elini çekmesini savunan görüştür. siyasal kanadı aşırı özgürlükçü, temek halkları gevşeten ve baskıcı devlet politikası gütmeyen bir demokrasi yanlısıdır. Ekonomik yanı ise temel felsefesi olan özgürlükçülükten yola çıkarak piyasa ekonomisinde serbestlik olması gerektiğini ve piyasanın bu serbestlikle kendisini rayına oturtabileceği devletin buna karışmaması gerektiğini savunur.
ancak merak ettiğim temel nokta, serbest piyasada sosyal farklılıkların önüne nasıl geçileceği ve liberalizmin kapital yapıya ne açıdan baktığı.
Zengin-fakir ayrımına değinen ideoloji. Ortaya çıktığı yıllarda yüksek ses yankılanmıştır. Adeta, fransız toplumun her üyesi, bu ideoloji benimsemek için çılgınca yarışa girmişlerdir. Türkiye'de de bu ülkünün örneklerini görmekteyiz. Hatta halkın içinden çıkmış bir türküsü bile mevcuttur. 'hani benim recebim. Sarı lira vereceğim.'
ülkeyi ileriye götürmez. ileride olan bir ülkenin geri düşmemesini sağlayabilir. bunu uygulamaya koymak için önce toplumun refahı ve tabii ki parası olması lazım. mevcut durumda bize yaramaz.
bireycilik, özgürlük anlamlarına gelen sözcüktür. değişen dünya ile birlikte liboş, neo-liberal, klasik liberalizm, neo klasik liberalizm vs gibi pek çok sınıflandırmalara maruz kalmıştır. öğrenmesi büyük sıkıntıdır. tavsiye etmiyorum.
kapitalizmin beslendiği ekonomik politikalardan biridir. devletin ekonomiden elini olabildiğince çekmesini ve özelleştirmeye gitmesi gerektiğini savunur. ülkemizde uygulanır(abartı düzeyde), donumuza kadar yabancı şirketlere satıldık.
Her zaman ekonomik kalkınma getirmesine karşın refah falan getirmemiştir.
Liberal sistemde her zaman ciddi farklar olur birisi altından çatalla yemek yerken diğeri çatal bulamaz.
Edit: @334 doğru doğru da o ülkelerin sayısı 5 olsun 10 olsun. Geriye kalan ülkeler ne olucak. Üç beş yerin halk tabanı da rahat ama diğer ülkelerde herkes perişan. Bu da ne kadar genellenebilir?
üretim araçlarının devlet tekelinde olmasını reddedip, özel sektörün üretime dahil olmasını savunarak kaliteli mal ve hizmet üretimini isteyen özgürlükçü bir görüş olmasına rağmen yine de gerici ilan edilen görüştür..
edit: kimse abd yalakalığı için bu görüşünü savunmuyor. en azından ben. abd yalakalığı yapsam bu kimin umrunda ?
hukuktan ekonomiye, sosyal yaşamdan bireylerin hak ve özgürlüklerine kadar faydalı bir ideoloji olduğunu düşündüğümden savunuyorum.
sosyal devlet sağladığı ve sağlamadığı bütün hizmetler için önce vergi sonra o hizmet için ayrıca para alıp üstüne üstlük verginin de vergisini keserken liberalizme sömürü sistemi, liberallere de enayi diyenler ne yiyip ne içiyor merak ediyorum.
paranın yarısı sana hizmet olarak dönmeyen, bürokrasi içinde çarçur edilen vergilere gidiyor alooo!