Her yüzyılda belli insanlar vardır.Bu insanlar ölseler bile ölümsüzdür.işte bunlardan biriside Tolstoy'dur.
Kendisi 19. yüzyılın en büyük yazarlarından biridir.Hayata bakışı, yaptıkları gerçekten unutulmaz.
Öncelikle edebi hayatını inceleyelim.Kendisi gerçekcilik akımında onlarca eser vermiştir.Rus halkının fakirliğini, yaşamın zorluğunu sonuna kadar hissedip yaşıyoruz eserlerinde.Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı ve eserlerinde bunu sonuna kadar yansıttı.
"Savaş ve Barış", "Anna Karenina", "Ivan Ilyiç'in Ölümü" en kült eserleridir."Savaş ve Barış" Rusya'nın Fransa tarafından istilası döneminde yaşanmış olayları ve Napoleon döneminin Rusya'da Çar toplumuna etkisini, bu etkinin doğurduğu sonuçları beş asil aileden örnekler vererek tarif etmektedir.
Anna Karenina romanı ise , 1870'lerin Rusya'sında, toplumun üst sınıfına mensup kimseler arasında yaşanan birbirinden bağımsız iki aşk macerasını anlatır. Olaylar Moskova'da, Petersburg'da ve asilzadelerin yazlık malikanelerinde geçer. Romanda dürüst bir evliliğin mutluluğu ile yasak bir ilişkinin düş kırıklıkları karşılaştırılır; sadakat, tutku, kıskançlık gibi temalar işlenir; bir yandan da o dönemde Rusya’da kadınların durumu, eğitim reformu gibi konular dile getirilir.
Karakterine geleceksek gençliğinde zengin olmasada orta ve ileriki yaşlarında aşırı zengin oldu.Bunları yazmayabilirdi, düşünmeyebilirdi hayatının sonuna kadar lüks yaşabilirdi ama o servetini fakirlere ve yoksullara dağıttı.onlar gibi giyindi ve parasız biri olarak bir gece tren istasyonunda ölü olarak bulundu.
Pek fazla bilinmesede bolşevik devriminin fikir babalarındandır. Toprağı bol olsun büyük yazarın.Bugün doğum günüdür ayrıca.
Hayatımda önemli bir etki bırakan kişinin doğum gününü kutlamasam olmazdı.
anna karenina romanıyla kadın ruhunun en derinliklerine inanılmaz bir incelikle nüfus edebilen,19. yüzyılın rus dehalarından biri..romanlarındaki lezzet tarifi mümkün edilemeyecek kadar hoştur..
sanatı insanın insanla olana ilişkisinin en ulvi aracı olarak tanımlayan tolstoy, duyguculuk akımının da en önemli savunucusu olmuştur. dili düşüncelerin dahi aktarımında sınırlı bulurken, duygu aktarımı konusunda son derece yetersiz bulur.
tolstoy'a göre bu anlamda sanat, insanlar arasında ruhani bir birleşme, bir duygudaşlık gerçekleştiren kolektif bir insan etkinliğidir.
insanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa;
payı gerçek kişiligini gösterir,
paydası da kendisini ne zannettiğini,
payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür..
aynı zamanda tolstoy, müsLümanLık hakkında da şunLarı söyLemiştir;
"... Bunu söyLemek ne kadar tuhaf oLsa da benim için müsLümanLık, haça tapmaktan(hrsitiyanLıktan) mukayese ediLemeyecek kadar yüksekte duruyor.. Eğer insan, seçme hakkına sahip oLsaydı, akLı başında oLan her bir insan, şüphe ve tereddüt etmeden müsLümanLığı; tek ALLah'ı ve onun peygamberini kabuL ederdi.."
“insanları bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.”
tolstoy/
insanoğlu, metalara ve nesnelere bağlandıkça ruhsal uykusu derinleşiyor, rüya üstüne rüya görüyor... uyanın ey insanlar, zihinsel hastalıklarınızdan, depresif hallerinizden, her türlü ruhsal sıkıntılarınızdan kurtulmak için uyanın!
uyanın ve kendinizi tanıyın. kendi hakikatini bilen insan için, çaresizlik yoktur.