Lethe, Yunan mitolojisi'nde yeraltı dünyasında akan nehirlerden biri. Bu nehrin suyundan içen ölülerin ruhları, dünyada yaşamış oldukları geçmiş fani hayatlarına dair her şeyi unuturlardı.
dark tranquillity'nin kesinlikle bu dünyadan olmayan, kelimelerle ifade edilemeyecek güzellikteki şarkısı. sözleri;
Lethe
Give me the drink of the fluid
That disintegrates
And lend me the sweet balm and blessing
Of forgetfulness, empty and strong
Hold me near, unravel the stars
As I speed through the heavens
Speed through the night
For you are my blade and my rope
Your are my
Lethe
In currents of cobalt
You storm through my heart
To sever, to puncture
The memories that burn
Let sweep through the arteries
In sharp stabs of pain
Your talonlike fingers to kill me again
Steal me, invade me and charge me again
For I burn and I shudder
Burn with each movement of
So, cleansed through a floodlight
I appear; reforged and renewed
Caressed by the sweet balm and blessing
Of forgetfulness, empty and strong
Lethe,
Hold me near, my one friend and guide
As I drown through your fingers
Drown through your love
For you are the life I hate
You are my
Lethe
Drag me down, in passionate sighs
With the ocean above me
And flames in my eyes
And grant me a life I can live
Without...
"Bundan çok çok zaman önce, insanlar yalnızca bir yerde yaşarmış, "unutuş şehri" denilen yerde. ismi böyleymiş çünkü şehrin tam ortasından "unutuş nehri" geçermiş. Yeryüzündeki bütün sular ondan gelir ve ona geri dönermiş.
Bütün su parçaları ondan ayrıldıktan sonra ona dayanılmaz bir özlem duyarmış, ayrıldıklarında kendilerini hatırlar, onla birleştiklerinde ise onda kendilerini unuturlarmış. Bilge insanlardan birisi bu öyküyü duyduğunda kendi kendisine şunu sormuş :
"Bunlar neden kendilerini hatırlamak değil de kendilerini unutmak istiyorlar ? Neden ona özlem duyuyorlar ?"
Buna cevap verilmeden önce anlatılması gereken başka şeyler de varmış.
Nehre yalnızca başka su parçaları katılmazmış, insanlar da o nehre girermiş ve bambaşka kişiler olarak çıkarlarmış. Söylendiğine göre nehir herkesi kabul etmez, kabul etmediklerini kendisinde boğarmış.Başka bir bilge insan da şunu sormuş :
"Nehir neden bazılarımızı boğuyor da, bazılarımıza ölümlüyken ölümsüzlüğü armağan ediyor?"
Bilgenin ölümüyken ölümsüz olmaktan kastettiği, insanların nehre her girişlerinde geçmişte yaşadığı acıları unutmaları ve yalnızca güzellikleri hatırlamalarıymış. Nehir bunlarla da kalmıyor, insanların istediği kaderi onlara bağışlıyormuş" ( Tabi bunlar sadece insanların anlattıkları. )
Fakat insanların yapması gereken bir seçim varmış, o da nehre ne zaman girmeleri gerektiği üzerineymiş. Herkesin bir hakkı varmış, ayrıca nehre girecek olan boğulma riskiyle de karşı karşıyaymış.
Seçim zamanı ve boğulma konusunda anlatılan çeşitli hikayeler varmış, ama en yaygın olanı şuymuş :
"insanlar nehre girecekleri zamanı boğulmaktan korkmadıkları zaman seçmelilermiş, böylece en yüce güzellikler ve sonsuz hayat onlara bahşedilirmiş. Boğulmaktan korkanlar ise insanlıklarından olur, sonsuzluğun sahte bir görünüşünü yaşarmış. Boğulmaktan korkmayanlar ise gerçek sonsuzluğa yol alırmış, gerçek yaşamın en derinlerine...
Bunu çok çeşitli şekillerde yorumlayanlar oluyormuş, ama genel olarak boğulmaktan korkmayanların boğulmadığı düşüncesi hakimmiş.. içlerinden yalnız birkaçı farklı düşünüyormuş. Bunlar içinde de kendisinden en emin olan bir tanesi varmış, Lethe isminde bir genç. Düşüncesini hiç kimseye anlatmamış ve bir gün ansızın meraklı bakışlar altında nehre girivermiş. Onu bir daha gören olmamış. Şehir halkı onun da diğerleri gibi korktuğundan boğulduğunu düşünmüş...
Lethe suya girer girmez sonsuz ışık demeti gözlerini kamaştırmış, suyun içerisinde nefes alabildiğini hissetmiş.. Akıntı onu nehrin en derinlerine çekmiş ve kendini birden daha önce hiç görmediği bir yerde buluvermiş. Etrafına toplananlardan bazılarını tanımış, önceden boğulduğu düşünülen kişilermiş bunlar
"Neden bu kadar geciktin ?" demiş içlerinden biri.
Lethe şaşırmış ve herhangi bir cevap verememiş.
Başka bir kişi devam etmiş :
"Biz gerçekten boğulmaktan korkmayanlarız, tam anlamıyla nehirde kendini unutmaya hazır olanlarız."
"Anlıyorum ama neden bu saklanıyor diğerlerinden ?"
"Kimseden bişey saklandığı yok, sadece herkes kendisi bulmak zorunda, hepsi bu. Kimseye sahip olmadığı şey verilemez."
Lethe'nin geldiği bu yerde insanlar çok mutluymuş, kötülük ve çirkinlik orada adeta hiçliğe devinmiş, yok olmuş. Lethe hiç gecenin gelmediği yerde, diğerlerinin de bundan haberdar olması gerektiğini düşünüp durmuş. Ve suya tekrar girmiş, bundan sonrasını pek hatırlamıyor ama uyandığında kendisini unutuş şehrinde buluvermiş... Kendine geldiğinde, ona ne olduğunu sormuş :
Şehir halkından birisi onun boğulmak üzereyken kurtarıldığını söylemiş.
(Aslında Lethe'nin suda boğulduğunu düşünmüşlerdi, fakat unutuş nehri bunu onlara unutturmuş ve zihinlerine başka bir durumu yazmıştı.)
Lethe bu cevap karşısında şaşırıp kalmış, ve buna inanmak istememiş.
Hiç gece olmayan yerin olmadığını düşünmek onu çıldırtmış, artık hiç kimsenin ona inanmayacağını biliyormuş, gene de bazı kişilere anlatmış. Anlattığı kişiler onunla alay edip, çıldırdığını düşünmüşler.Şehir halkının da görüşüyle onu bir yere kapatmışlar, oradan ölünceye kadar hiç çıkartılmamış... O şehirde olup da ölen tek kişi oymuş!
Unutuş ırmağının ismini Lethe'den aldığı söylenir, bu hikayeyle nehir ve Lethe özdeş olmuştur. Lethe,kendini nehirde bırakmış, çıldırmıştır. Nehir ise Lethe'nin bu durumuna üzülür, onu tekrar gecenin olmadığı şehre de götüremeyeceğini bilmektedir.Ve onun ismini alarak onu ölümsüzleştirir, artık nehrin ismi Lethe olmuştur.Böylece unutuş ırmağında ölen tek kişi, kendini unutuş ırmağında yeniden bulmuş ve ölümsüzlüğünü kazanmıştır.
Öykü böyle sonlanıyor ama Bilgelerin sorduğu sorulara da yanıt vermeliymişiz, yoksa bizde o nehirde boğulurmuşuz ( aslında böyle yaparsak ölümsüzlüğe bile kavuşabiliriz.)
ilk soruya şöyle yanıt verilebilir, su parçaları nehirden ayrıldıklarında kendilerini hatırlıyormuş ama zamanla bu hatırlama etkisini yitiriyormuş ve nehre geri dönüp kendilerini tamamen unutmak istiyorlarmış, çünkü hatırlama etkisini yitirdikten sonra onları nehre karşı dayanılmaz bir özlem sararmış.Özlem ancak onunla bütünleşince son bulurmuş, nehre girdikleri anda kendilerini unuturlarmış ama nehre ilk girdiklerinde, kendiyi, yani kendilerini hatırlamaları gerekirmiş ki; kendilerini unutabilsinler. Orası hem kendi oldukları hem de kendilerini yitirdikleri tek yermiş.
ikinci soruya ise şöyle karşılık verilebilir. Şehirdekiler ölümsüzlüğün yani tüm mutlulukların kendilerine; boğulmadıkları için, boğulmaktan korkmadıkları için verildiğini düşünürmüş, ama aslında durum tam tersiymiş. Öyle ki asıl korkanlar onlarmış ve gerçeklerden habersiz olarak sahte bir dünya içerisinde yaşamaktaymışlar.Boğulanlar ise gerçek hayata gözlerini açanlarmış aslında, gerçekten korkmayanlar ve kendi kaderlerini kendileri yaratmayı göze alanlarmış!
Ama en önemli noktayı unutmak bu sırları anlatana hiç yakışmazmış.
O da şuymuş :
Gecenin hiç olmadığı yerde kendi kaderlerini kendileri yaratmayı seçenler yaşarmış ve onlar gerçekten de ölürmüş.Çünkü sonsuzluk sonluluk olmadan yaşanmazmış. Lethe nehrinin kenarında yaşayanlar ise kendilerini aslında olmayan kadere bıraktıkları için gerçek hayata hiç yaklaşamayanlarmış, onlar sonsuzluğu sonlu olmadan yaşamak isteyenlermiş ve korkmadıklarını söyledikleri halde kendilerinden en çok korkanlarmış." http://www.numberonestars.com
dark tranquillity'ye tapma sebebim, aşırı dozu geri dönüşü olmayan zararlara yol açar.
dark tranquillity'nin muhteşem parçası.
lethe, yunan mitolojisinde ölüler ülkesinde bir nehir adıdır.bu nehrin suyundan içenler geçmişlerini, ailelerini, dostlarını, yaşamdaki iyi ve kötü günlerini unuturlar. bu anlamda bir nimettir, çünkü sevdiklerini, eski güzel günleri hatırlamak ve geri dönememek acıları katlayacaktır. işte bu sebeple lethe ödüldür, kutsaldır.
parçayı bi de şimdi dinleyin, daha derinden yaralasın!
1:20. saniyesine kadar içinize bir duygu yüklüyor ve 1:20den sonra o duyguyu dışarı vurup, sizin kopmanıza neden oluyor...**
lethe
yok eden (dağıtan, eriten) sıvından ver içmek için bana
ve boş ve güçlü unutkanlığın tatlı merhemini ve lütfunu ödünç ver bana;
yakın tut beni. (içten-samimi sarıl bana)
gökyüzünden (cennetlerden) hızla ayrılırken,
gece boyunca hızla ayrılırken
çöz (açığa çıkar) yıldızları.
sen, kılıcım ve ipim (darağacım) olduğun için
(sen) benim lethe'msin.
kobalt akımlarında
yanan anıları delmek, parçalamak için
kalbime saldırdın sen.
beni tekrar öldürmek için
pençe gibi parmaklarınla
acının keskin bıçak darbeleri içinde
damarlarımı temizle.
çal beni, al (işgal et) beni ve yükle (suçla) beni yine!
yandığım ve (soğuktan) titrediğim için
(...'nın her hareketiyle) her hareketinle yak beni.
böylece temizlendim bir projektörle.
boş ve güçlü unutkanlığın tatlı merhemi ve lütfuyla
öpülmüş (okşanmış)
yeniden işlenmiş ve yenilenmiş görünüyorum.
lethe,
benim tek arkadaşım ve rehberim!
yakın tut beni (içten-samimi sarıl bana).
senin parmaklarınla boğulurken,
senin aşkınla boğulurken
nefret ettiğim yaşam sen olduğun için
(sen) benim lethe'msin.
gözlerimdeki alevlerle ve üstümdeki okyanusla
tutkulu özlemlerde (iç geçirme) sürükle ben!
ve bana (...'sız) sensiz yaşayabileceğim bir hayat bağışla
Tüylerimi ürperten herseferinde ağlamama neden olan ve yeryüzünde bidaha böyle bir intro yapılamayacak olan şarkı.
Ayrıca yunan mitolojiinde hadesin 3 ırmağından biri. mitolojiye göre bu ırmağa giren ruhlar geçmişe dair tüm yaşantılarını unuturlar.Birnevi format.
Yine yunan mitolojisine göre superisi Nadia...