'bileklerim sırasıyla ipin okşayışlarını duyumsadı, kaba yünden incindi, prens bileziklerini ve kölelik zincirlerini taşıdı. parmaklarım bin peçe araladı, dudaklarım bin bakirenin yüzlerinin kızarmasına neden oldu; gözlerim kentlerin yok oluşunu, imparatorlukların çöküşünü gördü.'
ikinci paragrafının bu denli etkileyici olmasıyla, en başından okuyucuyu sayfalara kitleyen kitaptır.
amin maalof'un bir kitabı.
teknik bilgiler:
372 sayfa.
yky yayınları.
genel itibari ile 4 kısımdan oluşur: granada kitabı, fas kitabı, kahire kitabı, roma kitabı. ayrıca bu 4 kısmın içerisindede yaklaşık 30-40 tane ''büyük türk yılı, kara çete yılı...'' gibi isimlerle ile küçük kısımlar vardır.
kısa özet:
hasan ibn muhammed, endülüs emevileri devletinin son zamanlarında dünya'ya gelir. granada'da ki çocukluğunun ardından kastilyalıların endülüs'ü ele geçirmesi ile, ailesiyle birlikte fas'a geçer. fas'ta dini eğitim alır. dayısının yanında çalışır, hayatı baya bir zorludur çocukluk yıllarında. gençlik yıllarına doğru dayısı ölür, fas sultanına yakın birisi olur. daha sonra çeşitli nedenlerden sürgün edilir. kahireye gider, burada nur ismindeki kadınla tanışır ve onunla yaşar. sultan selim'in mısır'ı fethetmesiyle oradan tekrar fas'a gider. ardından tunus'a geçer. oradan bir gemiye biner, hacca gider, hacdan gelirken romalılar yakalayıp, roma'ya götürürler. papa x. leo'ya yakın birisi olur. vaftiz edilir ve adı leo olarak değiştirilir(giovanni miydi neydi). arapçada yahya el esed.daha sonra oradada bir takım maceralara girer, en sonundada almanların roma'yı işgal etmesiyle tunus'a çeker gider.
eleştiri:
kitap aslına bakılırsa güzel bir konuyu işlemektedir. kimliklerin insan üzerindeki etkiside bu konu içerisinde gösterilebilir. zaten amin maalouf genelde ılımlı bir yazardır ve radikal yargılardan çok uzakdır.
fakat, kitabında ki bazı bilgiler tamamen yanıltıcıdır, kitapda mısır'da geçen olaylar ile ilgili yorumlar düşünceler başlı başına bir avrupa düşüncesinden ibarettir. zaten bencede, yazar bu bilgileri kitabına yazmak için herhalde avrupa'daki türkleri barbar olarak gösteren kitaplardan yararlanmış gibi gözüküyor. türkleri çoğu zaman barbar göstermeye devam etmiştir, alttan altada romanın ve hristiyan dünya'sının o irençliklerinin hiç olmadığını tam tersine müslümanların ve osmanlının böyle bir devlet yapısını olduğunu anlatmaya çalışmıştır.
Barbaros için kızıl sakallı Oruç demiştir yazar lakin Barbaros kızıl sakallı Hızır'dır.
Aleaddin diye şehzade de yoktur,1.Selim Tumanbayı'da hemen astırmamıştır,Kahire de Osmanlı zulmü yapılmamıştır Vs vs tarihi hataların da olduğu lakin anlatımı,konusu ve özü itibariyle şahane bir klasik olan amin maalouf romanı.
kitabın başındaki " Benim arapça, türkçe, Kastilya dili, Berberi dili, ibranice, latince, sokak italyanca'sı konuştuğumu duyacaksınız " sözünü okuyunca meraklandığım ancak kahire ile ilgili bölümü, daha doğrusu türk yılı, türklerle ilgili bölümü okuyunca, önce şok olduğum, ardından deliye döndüren kitap.
türkleri ve türk ordusunu (başta yavuz sultan selim ) olmak üzere cengiz han ve ordusu gibi acımasız, gaddar, hain, her geçtiği yeri yakıp yıkan, çoluk çocuk, genç yaşlı demeden öldüren, türlü işkenceler eden, yabani, vahşi varlıklar olarak göstermiş.
işin kötü yanı, 2006 yılında kültür bakanlığı'nın turist çekmek için bu adama bir "türkiye romanı" yazmasını istemesi.
$imdi bu adamın kitaplarının yurtdışında okunduğunu, yabancı dillere çevrildiğini göz önünde bulundurursak, pek de iyi olmayan türk imajının, bu sayede daha da bozulduğunu ve kötü imajın perçinleştiğini inkar edebilir miyiz ?
ayrıca kendisi neden bu ruh haline sahip merak konusu. neden böyle bir kine sahip ? lübnanlı olması mı ? hristiyan bir arap olması mı ? türkler bizi sömürdü, ezdi, türklerin hakimiyeti altındaki günlerimiz karanlık devirdir saçmalıkları mı ?
üzücü olan bir diğer şey ise bu kişiliksiz adamın bu kitapla türkiye'de de para kazanması.
türkçeye afrikalı leo olarak çevrilmiş amin maalouf kitabı. aynı zamanda maalouf'un ilk romanı. gerçek bir öyküden maalouf'un hayalgücü ile birleşmiş bir roman.
Benim Arapça, Türkçe, Kastilya dili, Berberi dili, ibranice, Latince, sokak italyanca'sı konuştuğumu duyacaksınız; çünkü bütün diller ve dualar benim dillerim ve dualarım. Fakat ben hiçbirine ait değilim. Ben yalnızca Tanrıya ve dünyaya aidim; ve yakında bir gün yine onlara döneceğim.