bunlar fenerbahçe altyapısının yetiştirdiği, hala fenerbahçe'de oynayan, kiralık ya da transfer olmuş "genç" futbolcular. (listeyi yapmak kolay oldu zira çok fazla değil sayıları...)
(parantez içindeki sayılar anılan yazarın başlıklara girdiği entry sayılarıdır)
entry girdiği fenerbahçe maçları başlığı sayısı: (4)*
entry girdiği galatasaray maçları başlığı sayısı: (8)*
----------
galiba farkında değil ama hayatı çoktan galatasaray olmuş, her nasılsa kendini "fenerbahçe taraftarı" olarak tanımlayan ve birilerinin de utanmadan bu yanlışa alkış tuttuğu bir yazar. kendisinin antigalatasaray ekseninden çıktığı anda yazmış olduğu onda güzel entry var fakat bu saçmalıklar tüm güzellikleri alıp götürüyor. fenerbahçe taraftarı olmanın anti-6s'li olmak olmadığını fark ettiği gün dünya çok daha güzel bir yer olacak.
canımın sıkılmasını fırsat bilip, kendi taktiğini uygulayıp başlık başlık bütün linkleri kendisi için bir araya toplayacağım yazar.. amme hizmeti bir yerde..
kötü bir provakatör. haftalardır içinde bulunduğu amaçlı ve sistematik galatasaray tarihi tahrifatından kendi takımının yalan tarihine vakit ayıramamış olması aşikar.
nereden başlasam bilemiyorum. çünkü; lefter bartu de souza, şecaat arz ederken sirkatin kusuyor.
öncelikle şu diline doladığı fransız galatasaray lafından, asılsız monşer iddialarından başlayalım. dumouli palavrası balon çıktı. kendi de kabul ediyor bunu zaten. http://arsiv.sabah.com.tr/2005/02/19/spo114.html bu iftira böyle defalarca kanıtlanınca bu sefer ağzındaki sakızı değiştirip louis franchet d esperey yaptı. işte d'esperey in hayatı: http://tr.wikipedia.org/w...Franchet_d%27Esp%C3%A8rey bu adamın galatasaray lisesi yöneticilerine not yazdığı sadece ve sadece fenerbahçe forumları ve taraftar siteleri haricinde başka hiç bir interaktif ortamda ve tarihin tozlu raflarında bulunamamaıştır.
osmanlı'nın tanzimat ve meşrutiyet dönemlerini geçirdiği zaman diliminde dünyada yaygın olarak kullanılan dil fransızca, mekteb-i sultani'de eğitim dili olarak benimsenmiştir. şu anda da türk okullarında dünyaya entegre olmak amaçlı yaygın dil olarak kullanılan ingilizce eğitim verilmektedir. hepimiz hayatımızın bir döneminde ingilizce eğitim aldık. biz ingiliz miyiz? -hayır. ama lefter bartu de souza efendiye göre evet!
eğitim dili fransızca diye galatasaray'ı monşer ilan ediyorsan; fenerbahçe'nin maçlarını papazın çayırı'nda oynamasına ithafen fenerbahçe'nin yunan kırması ilan edilmesine sessiz kalacaksın.
geneli çapulcu-çorbacı takımından oluşan malum takım taraftarları galatasaray yöneticilerinin aristokratvari duruşlarına saygı duymak yerine bok atmışlardır. çok normal karşılıyorum. insan kendinde olanı sunar.
evet biri o zamanki kaptanınız rüştü, diğeri bu zamanki kaptanınız alex de souza. hani senin de nick inde esintilerini gördüğümüz, her fırsatta bir galatasaraylı topçuyla kıyasladığınız, pek kıymetli alex hazretleriniz. şehirde yaşamakla insan olunmuyormuş demek ki. bunları kınadıklarını söyleyenlere, gerçek fenerli bunlar değil diyenlere lefter bartu de souza'nın 30 kişilik galatasaray grubunun açtığı moskovalı aslanlar pankartını uç örnek olarak gösterebilirim. ve fakat; bu 30 kişi kendisince uç örnek olarak kabul edilmiyor ve tüm galatasaray camiasına mal ediliyor. şakşakçıları da 'wuuuhhuuu hacı ne güzel ayar verdin' diye gazlıyor.
lefter bartu de souza milliyetçilikten söz eden galatasaraylılara sözde ayar verdiğini zannederek tarihindeki büyük ömer çavuşoğlu lekesini unutuyor ve hayasızca saldırıyor. ömer çavuşoğlu denen düzeysiz herif 1993-1994 sezonunda galatasaray bayrağına yumruğunu geçirip 'galatasaray, yunan takımıyla oynasa yunanlıları tutarım.' beyanatı verdiğinde neredeydin acaba? -dur tahmin edeyim, portakalda aminoasittin.
emre belözoğlu'nun galatasaray'da oynarken karıştığı bir ölümlü trafik kazası sonucu ilk derbide açılan 'katil' pankartını görmezden gelen yazardır. yalnız fenerbahçe'ye transfer olduğu zaman canları ciğerleri yaptıkları yetmezmiş gibi bir de vice-captain lık verdiler. kendine göre doğruyu söyleyen, korkusuz yazarmış. pehh! işine geleni söyleyen; işine gelmeyeni söylemeyen, kabına göre şekil alan yazardır kendileri. http://4.bp.blogspot.com/...xMw/s400/Emre+Pankart.jpg
son olarak şu çok iyi bildiğini iddia ettiği fenerbahçe tarihinden de birkaç örnek verip, onun adına bu kabusu bitirelim.
öncelikle bir kulüp, başkanını niye gizlemeye çalışır ki? http://www.fenerbahcecumhuriyeti.org/Baskanlar.asp 1914-1915 yılları arasında fenerbahçe'de başkanlık yapan işgal kuvvetlerinin kukla sadrazamı -herkesçe bilinen adıyla- salih paşa, s.hulusi kezrak olarak anılmış. bu sansürün nedenini kendisine sormak lazım.
1916-1918 yılları arasında başkanlık yapan doktor nazım bey'in, enver paşa'ya gönülden bağlı bir ittihatçı ve de mustafa kemal'e suikast davasından idam edilen bir adam olduğunu söylemeye gerek yoktur heralde. bilmeyen de yoktur heralde.
linkte ethem bellisan, çanakkale savaşı'nda erenköy bataryasında şehit düştü gibi gösteriliyor. halbuki bu adam 1970'te eceliyle ölmüştür. haa mesleği askerliktir, kendisi subaydır. çanakkale savaşı'na katılmış olabilir ama şehit düşmemiştir.
ayrıca; fenerbahçe şehitleri yazıp google da arattığımızda hep aynı 13kişiye rastlarız. mekanları cennet olsun, nur içinde yatsınlar. verilen son şehidin tarihi 1917'dir. yani; 1. dünya savaşı yılları. yani; seferberlik yılları. yani; yaşına bakılmaksızın 45 kiloyu geçen her erkeğin silah altına alındığı yıllar. buraya link verip de senin şehidin fazla benim şehidim fazla tartışmasına girmek istemiyorum. hepsinin ruhlarına saygım vardır fakat; mekteb-i sultani'nin verdiği şehitler hasebiyle 1 dönem mezun verememiş olmasını görmezden gelip; asılsız iddia ve yalanlarla, taraflı ve tahrif edilmiş müsvettelerle fikir savunma arkadaşım!
kaynaklı bir başlığa, götünden sallamanın en güzel örneği bakınızı verdikten sonra; "ya hacı, o sitenin patronu gassaray kongre üyesiydi de, ondan şey ettim" , "sizden daha fazla puan alıyoruz avrupa liglerinde, ligde de ezmişiz, hepsi hüsnü terek yüzünden" gibisinden şeyler söyleyen yazar. (#6937539)
sevgili yavrum, takım sıralamalarında gördüğün puanlar, takımların avrupa liglerinde aldığı puanların 5'inci kuvveti alınıp, 500'le çarpılarak alınmıyor. her ne kadar o puanların etkisi olsa da, adamlar takımların aldıkları puanlarla nerelere geldiğine, kısacası icraatlarına bakıyorlar.
şimdi, o akıl sır erdiremediğin, galatasaray'ın fenerbahçe'nin üstünde nasıl olduğunu anlayamadığın liste(ler)de göz önüne alınan şeyleri göstereyim;
ama haklısın, yaptıkları çok yanlış bence. takımların puanlarını katlayıp katlayıp takım puanı hanesine eklemek varken, neden takımların aldığı kupalarla, geldikleri yerler göz önüne alınıyor ki?
avrupa'yı geçtim, ligde de galatasaray'ın üstünde olmaktan bahsetmişsin, okuduktan sonra kaba etim bile gülmeye tenezzül etmedi. fakat madem sidik yarıştırıyoruz, al sana ligimizde son yirmi yılın -şu galatasaray'ın ezildiği- icraat* listesi;
"bu herifin kaynak gösterdiği wikipedia'nın patronu jimmy wales'in, galatasaray spor kulübüyle bağlantısı olduğunu biliyor musunuz? adam zaten şu günlerde para dileniyor, tam bir gassaraylı valla." diyeceğini bildiğimden, şahsına özel ricamdan sonra, kendi el yazısıyla galatasaray'la bir bağlantısı olmadığını yazdığı bildirgeyi de buraya koyuyorum;
hakkın var, benim ne futbol bilgim seninki kadar, ne de senin gibi 220-230 civarlarında dolaşan bir iq'ya sahibim. ama;
katledilen koskoca bir maçın en sonunda, verilmeyen korner ve yine çalınmayan bir faul düdüğü sonrasında, maçta tuttuğu takımın gol atmasına içten içe sevinen bir hakemle birlikte, o zırlayan bebelerin, kaybedilen iki puana tepki gösterdiklerini biliyorum.
bir taraftarın söylemiyle koskoca bir taraftar kitlesinin lisanslı ürün kullanmadığına inanılmaması gerektiğini, "sadece benim gördüğüm kadarıyla" mor formaların bu sene 3 kez stoklarda bittiğini, ayrıca kombine satışı, borsa, ve lisanslı ürünlerden gelen parayla, bir takımın asla 50 milyon euro'luk transfer bütçesi çıkaramayacağını, çıkarsa bile bunun 17 milyonunun sikimsonik futbolcularla çarçur edilmemesi gerektiğini, edilse bile, parayı haydan ** bulmuş olmayan bir takımın biraz olsun giden paraya üzülmesi gerekirken, aynı transfer stratejisini devam ettirmemesi gerektiğini biliyorum.
1.5 yıl sonra gelen edit: son gelişen olaylardan sonra (bkz: aziz yıldırım ın şike suçundan tutuklanması), "hay"ı artık açabilirim. paranın sınav soruları çalmaktan, şikeden ve bilimum illegal işlerden gelmesinden bahsediyorum. daha emin olduğum şeyler de var, o pislikler ortaya çıkınca onları da yazacağım.
ulu taraftar forumu antu'nun, her kazanılan maçtan sonra; "nası siktik hobaleey" , her kaybedilen maçtan sonra da; "sokarım böyle hakemlere, federasyon istifa" temalı görseller sunduğunu, "elano galatasaray'a gelsin kadıköy'de götümü açarım" , "cristiano'yla da ben konuştum, o da fenere gelcekmiş ahuahuahau" gibisinden yorumlarla dolu olan, elano'nun galatasaray'a transferi başlığının, haldun üstünel'le elano'nun havalimanından inip, objektifler karşısında geçtikten saniyeler sonra silindiğini, tuttuğu ulu takımın ulu başkanının, sezon öncesinde 15 milyon euro peşin vermek istediği adamı *, yıl içinde itin götüne sokan taraftarla dolu olduğunu biliyorum.
son olarak bana verdiğin tavsiyede bahsi geçen 21. yüzyıl içinde takımımın; bir yıl içinde dünyanın en iyi ikinci, bir ay boyunca dünyanın en iyi birinci takımı olarak zirvelerde kaldığını, türk futbol tarihinin en büyük başarısına imza attığını, bahsi geçen kupayı namağlup alarak dünya'da hala tek olduğunu, dünyada ilk ve tek olan milenyum kupası'nı aldığını, müzesinde tek eksik olan kupayı almak için sahaya çıkan, inanılmaz motive olmuş dünya devi real madrid'i devirdiğini biliyorum.
aldığımız son haberler göre kendisi kadıköy den evine kadar timsah yürüşüyle gitmiş. kimse bursa nın şampiyonlugunu kutluyor diye ses etmemiş ama o hala '2-2 mi? 2-2 mi? bursa dan gol haberi mi?' var diye soruyormuş.
beni bu entrysi ile çok etkilemiş yazar. yalnız bir kaç şeye değinmek istedim entrysi ile alakalı, galatasaray'ın cim bom lakabının servette'den çalıntı olduğunu idda etmiş bu arkadaş. yalnız bu lakabın servette ile oynanan bir maçtan sonra dostluk nişanesi oalrak alındığı zaten bilinen bir gerçektir.
Fakat kendileri fenerbahçe marşının ispanyol milli marşlarından "viva espana"'dan çalıntı olduğunu unutmuşlar herhalde.
Bir de şu Galatasaray'ın st. George avusturya lisesi'nden çalındığını idda ettiği arma meselesi de vardır. St. Georg avusturya lisesi'nin kullandığı galatasaray armasına benzer arma 1954'lü yılardan sonra kullanılmaya başlanmıştır. Lisenin kuruluş tarihi 1882 yılından 1954 yılına akdar hiçbir belgesinde veya okulun gerek merkezi yeri avusturya'da gerekse istanbul'da armadan eser yoktur.
Galatasaray ile manchester united'ın sitelerinin benzerliği ise site tasarımcılarının aynı şirket olmasından dolayıdır. Fakat kendisi hazır hırsızlıktan bahsetmişken bizde bir kaç şeye değinelim;
(#7277845) numaralı entry'sinde alisamiyen.net'in küfür yuvası olduğunu iddia etmiş yazar. alisamiyen.net'te değil küfür fenerbahçe'yi kısaltıp f5 olarak bile yazamazsın, yazdığın an mesajın dipsize yollanır tekrarı halinde siteden banlanırsın. eğer kendisinde yürek varsa bunu kanıtlamaya davet ediyorum, kanıtlarsa ben yazarlığımı bırakırım, peki kanıtlayamazsa o yazarlığı bırakabilir mi acaba?
sonra, takımın avrupa'da esamesi yokmuş, listeye nasıl girmişmiş...
sanane kardeşim nasıl girdiğinden? satın aldı siteyi adnan polat. aynı hakemleri aldığı gibi, değil mi?
...
fakat kendisi hakkında, asıl sorulması gereken soru şu:
bu kadar kin, çekememezlik nereden geliyor?
cevabını da, zeka yaşının 9-10 olduğunu bildiğimden, kolayca buldum.
kendisi,17 mayıs 2000'de, kadıköy'de dünyaya gelen, ultrafanatik -o kadar fanatikler ki, çocukları doğmasına rağmen, günün anlam ve önemi itibariyle sevinçten (?) ağlıyorlar.- fenerli bir ailenin oğlu. böyle iğrenç, lanetli bir günde doğduğu için ailesi tarafından yıllarca hor görülmüş, ezilmiş. o da, kendisinin ezikliğinin tek nedeni olan galatasaray'ı, abece kurdelesini taktığından iki yıl sonra, burada itin götüne sokmaya çalışıyor.
devam et bakalım delikanlı. ama şey diyeyim; yatmadan önce belirli aralıklarla çişe git, fazla sıvı da tüketme. gördüğün aslanlı, zencili, keita'lı, nonda'lı kabuslardan sonra anneni, çarşafını değiştirmek zorunda bırakma.
he bir de genç adam, tromsö'nun kaçıncı olduğunu merak ediyormuşsun...
ben de;
avrupa'da sayısız yıl üst üste sıfır çekip, mahalle takımlarına, 7-1 gibi sikimsonik skorlarla yenilerek (bkz: 4 kasım 1992 sigma olomouc fenerbahçe maçı) ülke puanını sikerten,
hedefinin 3 yıl üst üste lig şampiyonluğu olduğunu söylerken, lig kupası garantisi veremediğini ekleyen, ve
kaybettiği maçlardan sonra ağlamaya başlayarak, "istifa edicem ulan" diyerek, hakemlerin lehine karar vermesini sağlayıp, üstüne üstlük istifa etmeyen bir başkana sahip olan,
çeyrek asırdır bulunduğu ülkenin lig kupasını alamamış olan,
gelen paranın nereden olduğu bilindiği halde, hala; "avrupa'nın en zengin bilmemkaçıncı kulübüymüşüz yav" diye ortalıkta dolaşan taraftara sahip olan
takımı merak ediyoruz. bir ipucu verip şahsımı konu hakkında aydınlatabilir misin?