bugün

''perde''*adıyla can yayınları'ndan çıkan, yazarı milan kundera olan,
deneme türündeki, tadından yenmez kitap*. önceki yıllarda yayınlanmış 'roman sanatı' ve 'saptırılmış vasiyetler' adlı diğer kundera denemelerini de okuma isteği uyandırabilir. kitabın altbaşlığı olan 'yedi bölümlük bir deneme' kısmını kısa kısa açıklayalım.

1.bölüm 'devamlılık bilinci':
bu bölümde 'güzellik duygusu, duyarlılığımız tarafından esinlendirilip içten gelmiyor da, bir tarih bilgisi tarafından koşullandırılmış olarak beyinden mi geliyor?'
sorusu irdeleniyor. cevap olarak 'devamlılık bilincimiz öylesine güçlüdür ki,
her sanat eserinin algılanışında devreye girer' veriliyor. örnek olarak
''apollinaire'in, alkoller'i kaligrafiler'den sonra yazmış olması düşünülemezdi,
çünkü öyle olsaydı, o başka bir şair olurdu, eserleri başka bir anlam taşırdı'' veya
''diderot ve d'alembert'in ansiklopedi'sinde* rabelais ve cervantes'in, 'roman' maddesinde adlarının geçmiyor oluşu''nun doğallığı vurgulanıyor.

2.bölüm 'die weltliteratur'*:
goethe'nin 'die weltliteratur' tezini irdeleyen kundera ''bir sanat eserini konumlandırabileceğiniz iki temel bağlam vardır; ya ulusun tarihi ya da sanatının uluslarüstü tarihi. roman, kendi diline bağlı olduğu için dünyanın bütün üniversitelerinde neredeyse istisnasız olarak ulusal bağlamda incelenir...
bir romanı değerlendirirken özgün dilini bilip bilmemenin önemli olmadığını mı kastediyorum? elbette öyle, söylemek istediğim tam da bu!'' diyerek goethe'ye
destek oluyor.

3.bölüm 'şeylerin ruhuna inmek':
flaubert'in 'ben her zaman şeylerin ruhuna inmek istemişimdir' cümlesinden hareketle konulan bölüm başlığında, romanın, yazarın 'ben'iyle çok özel bir ilişkisi olduğu ve
romancının 'şeylerin ruhunun' belli belirsiz işitilebilen gizli sesini duyabilmek için,
şair ve müzisyenin tersine kendi ruhunun çığlıklarını bastırmasını bilmesi gerektiği üzerinde duruluyor.

4.bölüm 'romancı nedir':
romancı'yı tanımlamak için karşılaştırma metodunu kullanan kundera, lirik şairi
karşı kutba koyarak tanımını yapar; 'lirik şair, sözü kendi iç dünyasına vererek dinleyicilerinde kendi hissettiği duyguları, ruh hallerini uyandırır. hegel, lirik şiirin içeriğinin şairin ta kendisi olduğunu söyler ve şair eseriyle kendi portresini çizer' ... gençlik benim için lirik çağdır, yani neredeyse salt kendi üzerine yoğunlaşan bireyin, etrafındaki dünyayı görmekten, anlamaktan, açıkça değerlendirmekten aciz olduğu çağ. bu varsayımdan yola çıkarsak olgunluğa geçiş, lirik tavırdan vazgeçiş demektir. bir romancı kendi lirik dünyasının enkazından doğar' diyerek son noktayı koyar.

5.bölüm 'estetik ve varoluş':
estetik kavramların, varoluşun başka hiçbir yoldan erişilemeyen farklı görünümlerine götüren ipuçları olduğunu düşünen kundera bu iki kavramı birbirine eklemler ve farklı açılımlar yapar.

6.bölüm 'yırtılan perde':
yırtılan perde 'trajiğin yırtılan perdesi'dir. roman sanatının,
doğduğundan beri trajediden uzak durduğunu, trajedinin hayatın düzyazısına karşı
körlüğünden kaçtığını belirterek, bize perdenin ardını gösterinin roman olduğunu vurgular.

7.bölüm 'roman, bellek, unutuş':
son bölümde deneme boyunca irdelediklerini bir potada eritip roman sanatından sanatın geneline ulaşır ve ''sanatın artık hiç söylenmemişi aramaktan vazgeçeceği ve bireyin,
varlığın tekbiçimliliğiyle kaynaşmasına yardım etmesini talep eden kolektif hayatın hizmetine gireceği günü içim kararak hayal ediyorum'' diyerek denemesini sonlandırır.