2. dunya savasi yillarinda bir tiyatro. catherine deneuve, yahudi olan kocasinin ulkeden kacmasi nedeniyle tiyatroyu cekip cevirme isini ustlenir. fakat yalnızca ikisinin bildigi bir sey vardir, kocasi aslında tiyatroda saklanmaktadir. yavas yavas oradan oyunları yonetmeye bile baslar, elbette karısının aracılıgıyla. bu arada, tiyatroda ise alinan yeni bir aktor* ve karısı arasında garip bir iliski dogacaktir.
truffaut'nun en guzel filmlerinden biri kesinlikle, depardieu'nun performansi, deneuve'un guzelligi ve performansi muhtesem..
catherine deneuve 'nin güzelliği ve etkili oyunculuğuyla kafalara kazınan francois truffaut filmi. yeni dalganın başarılı yönetmeninden Les Quatre Cents Coups ve jules et jim 'i izlemiştim. bu filmde tiyatro, edebiyat, sinema zincirin halkası misali birbirine sıkı sıkıya bağlı. buna hitler dönemi baskı gören fransızların kendilerini tiyatro salonlarına atıvermeleri kadar yahudilerin dünyanın en pislik mahlulu gibi görünmelerini ekleyince o dönemin sosyo kültürel koşullarıyla 815 gün kilerde yaşamını sürdüren yahudi yönetmenin çektikleri filmin politik tarafının yoğunluğunu gösteriyor.
--spoiler--
yahudi yönetmenin bulmaca çözerken karşılaştığı sorularda alttan üste her şekilde ötekileştirildiğine hatta aşağılandığına tanık olduğumuz yahudi kelimesinin iğrenç dünya dışı bir ırkmış gibi gösterilmesi ince olduğu kadar harikulade bir detaydı.
--spoiler--
film, sanat/ edebiyat/ sinema/ politika kulvarında başarıyla akarken Marion Steiner 'la Bernard Granger'ın yakınlaşmasına düzgün eğilememiş kanımca. başarılı oyunculuklara rağmen burada sinerji yakalanamamış. gene de usta işi oyunculuklar ve tiyatro aşkı için dahi oturulup izlenmeli bu film. bu açılardan ve politik bağlamda doyuruculuk sağlıyor.