--spoiler--
2 mart 1994 doğumlu, sırp futbolcu. chelsea fc tarafından transfer edilebilir.
--spoiler--
sene 2011. oyuncu henüz 17 yaşında ve chelsea gündeminde.
###
(bkz: lazar markovic/#14291519)
2. entry'de ise en yetenekli genç oyuncular arasında gösterildiği, partizan'ın 17 milyon euro bonservis bedeli biçtiğini ve liverpool dedikodularından bahsediliyor. / 2012
###
(bkz: lazar markovic/#17300820)
3. entry'de 2012'den. oyuncunun inter teknik direktörü tarafından övüldüğü, bayern ve manchester city'nin talip olduğu vesaire yazılmış.
--spoiler--
inter teknik direktörü andrea stramaccioni nin öve öve bitiremediği genç futbolcu. chelsea ve liverpool un dışında inter , bayern münih ve manchester city de talip kendisine. bu sene partizan da geçirdiği son senesi olacak gibi görünüyor.
(bkz: lazar markovic/#24666342)
13. entry'de bir eleştiri görüyoruz. üstelik entry'i yazan kişi liverpool hayranı, yazar isminden belli. ancak sonunda da belirtiyor tek maç üzerinden eleştirdiğini. ancak yine belirtiliyor ki en potansiyelli genç yetenek olduğu.
tam olarak ip burada kopuyor arkadaş. sonra fenerbahçe taraftarı olmayan insanlar geliyor ve oyuncu hakkında kötü konuşmaya başlıyor. yani oyuncu baş tacı ediliyorken bilen kişiler tarafından, zamanından beri hakkında konuşan kişiler tarafından, futbolu takip etmeyip adını ilk defa duyan kişiler, tutmadıkları bir takıma transfer olduğu için eleştirmeye başlıyor.
transfer biraz ticaret gibidir benim şahsi görüşüm. aldığın oyuncu elinde de patlayabilir hiç belli olmaz. senden gider şov yaparak gazete manşetlerinde de patlayabilir. (ribery?) ya da alırsın oyuncuyu ve iyi kötü bir performans gösterir, zaman içerisinde tecrübe sahibi olur , iyi oynar ve aldığın fiyattan kat ve kat yüksek fiyata satarsın. (sow?)
peki ya ribery mi daha iyi bir oyuncu yoksa sow mu? mevkilerini es geçsek, ribery kaleci bile olsa sow'dan daha iyi oynar sow'un oynayabildiği tüm mevkilerde.
bu tamamen oyuncuya ve hocasına kalmış bir durum. olmazsa da olmaz. zaten bu yüzden "kiralık" alınıyor. beğenirsek bizde kalır. beğenmezsek almayız. çalışıp belli makama gelmiş kişiler bunu belirliyor. bizler ise en fazla düşüncelerimizi ve yorumlarımızı belirtebiliriz.
buradaki eleştirilerin sebebi nedir? daha doğrusu senin olmayan bir oyuncuyu eleştirmenin sebebi nedir? ben bu oyuncuyu eleştirebilirim. sen senin oyuncunu eleştirebilirsin. çünkü ben bu takımın taraftarıyım. sen ise senin takımının taraftarısın. bu en doğal hakkımız.
ama futbolu magazin programına çevirmeye gerek yok. bu ne sporun saygınlığına yakışır ne de bireylerin kendi saygınlığına yakışır bir harekettir.
ben bu oyuncuyu gündeme geldikten sonra tanıdım. oyuncu hakkında bilgim yok, açıp bir videosunu bile izlemedim. ntv spor'da koşarken arkasındaki adamın suratına şamar attığı görüntüyü gördüm dedim "vaş ne oluyoruz? bu necidir?" aynı duyguyu bruno alves gibi bir oyuncunun fenere ilk geldiği zaman yaşamıştım. eskiden bildiğim videolarını açıp izlemiştim emin olmak için. şu uçan tekme attığı videolar filan varya? onlar. üzülmüştüm kötü transfer olarak nitelendirmiştim. hatta bir kaç yere yazmıştım. benim oyuncum, kime ne? ben bu oyuncunun adının tezahüratını yapacağım sonuçta.
benim çünkü yahu benim?
memnun değilseniz daha iyisini getirirsiniz ve karşısına koyarsınız. biz de küfürler eşliğinde göndeririz.
iyi oynarsa da sırtımızda taşırız.