iran mitolojisine göre; yıldırım, yaprağın üstündeki çiğ tanesine düşmüş, çiğ tanesi ve yaprak alev almış, sonra donmuş ve lale olmuştur. lalenin tam içinde ve ortasındaki siyahlığın bu yanıştan meydana geldiği rivayet edilir.
Osmanlı Devleti'nde, 1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile başlayıp, 1730 yılındaki Patrona Halil isyanı ile sona eren döneme de adı veren çiçektir.
ülkemizin simgelerinden bir tanesiymiş. hatta öyle ki Euro 2016 adaylığımız için yapılan logoda kullanıldı. lan 3 haftadır lale arıyorum bu lale memleketinde, ama bulamıyorum, neden? mevsimi değilmiş. lan niye hollanda'da, litvanya'da var o zaman? orada olup sende yoksa eğer simgen yapmayacaksın arkadaş. sikeyim sizin logonuzu da lalenizi de.
--spoiler--
"busbecq efendi, hatıratında anlattığına göre, ayasofya civarındaki kahvehanelerden birinde otururken yanlarına gelen delikanlının birinin serpuşu kenarında bir lale goncası görmüş. taç yumağında kırmızı kadifeleri yeni görünmeye başlayan küçük bir gonca imiş bu. delikanlı sevdiğine 'gönlüm sende' demek istediği için kulağının kenarına bu goncayı iliştirmişmiş...buscecq kendi ülkesinde kulak kenarına çiçek takma adetini bilmediğiğ için eliyle laleyi işaret ederek delikanlıya sormuş 'bu başındaki de ne?' delikanlı serpuşuna iliştirdiği goncayı unutup onun, sarığını kuşatan bezi kast ettiğini sanarak 'tülbent!' demiş. elçi de çiçeğin adının tülbent olduğunu zannederek dostuna yazdığı mektupta adını 'tülipent' diye yazmış. o günden sonra felemenkler gurbete düşen kızımızın adını tulipan olarak çağırmışlar. hatta daha sonra avrupalı diğer devletlerin diline de benzer kelimelerle 'tulpan, tulipano, tulip, tulipe' olarak geçmiş."
--spoiler--
milli ve dini değerlerimizle özdeşleşen; ona dair öğrenilen her yeni bilgi ve detayın hayretle karşılandığı; bu millete en çok yakışan, onu en çok ifade eden nadide çiçek.
yalnızca bir mevsimlik ömrü olan çiçek. istanbul büyükşehir belediyesi, istanbul da lale zamanı diye bir etkinlik başlattı da gözümüz gönlümüz açıldı ancak, en az 15 tane çocuğuyla, çayır,çimenlere basarak o güzelim renk cümbüşü laleleri koparan insanlar var tabii. bırakın yaşayalım bu görüntü güzelliğini değilmi, hele bu metropolde, istanbul da, ama yok bırakmazlar. kendi memleketlerinde neden yalnızca sarı, sarı taş yığınları var ve neden ağaç yok şimdi bunu daha iyi anlıyorum. tabii onuda devlet yapsın, siz gelin talan edin değilmi?
lale tek çiçek olma hasebiyle vahdeti simgeler. allahın temsilidir bu yüzden osmanlı'nın da sembolleri arasındadır. lalenin ebced hesabına göre sayısı 66 dır. Hilal ve Allah'ın ebced sayısıda 66 dır. hatta halk arasında "işi atmış altıya bırakmak" deyimi vardır. bu gün türkiye'nin tanıtımında bulunan amblemde de lale simgesi vardır.
Bilime göre;
zambakgiller familyasından Tulipa cinsi olan, soğanlı bir süs bitkisi.
Tarihe göre;
doğu kültüründe önemli bir yer kaplayan ve Kanuni tarafından holllanda kralına gönderildikten sonra batının da hayranlığını kazanan çiçektir.
Mitolojiye göre;
Yaprağın üzerineki çiğ tanesine yıldırım düşer ve yaprakla çiğ tanesi alev almaya başlar. daha sonra donup lale şeklini alırlar. ortasındaki koyuluğun sebebide bu yangındır.
Sanata göre;
ustaların elinde hat sanatına dönüşmüş, vazgeçilmez ve vazgeçilmemesi gereken konusudur. Şiirlere konu olmuş, çinilerde işlenmiş, saraylarda motif olmuştur.
sözlüğe göre;
Adını persce "Toliban: turban" sözcüğünden almıştır.
bana göre;
lalenin duruşu asil ve kırılgandır. ama ellediğinizde, koparmaya çalıştığınızda ürküp, dağılmaz. Ve daima eğilmeden büyür, dimdik durur. Belini hiçbir fırtına bükememiştir...
Allah hem zerafeti hem de gücü yaratılanlar arasında insana dahi vermeye kıyamamış oysa bu çiçek, kadife yapraklarında birbirinin taban tabana zıttı olan bu durumu ona yakışan bir biçimde taşır.
haketmiyor sadece bir bitki olarak kalmayı. bu yuzden şiirde şair sevdiğini bir tek ona benzetir.
Belki de görünüşü ile bir felsefedir..