bugün

yıl 2012. laikliğin anlamının defalarca daha tekrarlanması lazım ki öğrenilsin. din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasına laiklik denir. Türkiye'de olmayan. Türkiye laiktir naraları atılıyor. mecliste dinle ilgili konuşmanın işi ne? halkın dindarlığıyla ya da dindar olmamasıyla bağlantısı ne? sorular genelde hep cevapsız kalır.
gençliğe hitabe ayet midir ki değiştirilemesin ya da peygemberi koruyacak hiçbir yasa yokken atatürk neden korunuyor söylemlerinin rahatça yapılabildiği bir ülkede adından çok da bahsedilmemesi gereken bir ilkedir. tanısak severdik, göremedik.
çalışmadan yaşayan ruhban sınıfını toprağa gömmeye yönelik ilke.
din ve vicdan hürriyetini koruyarak inanç farklılıklarının düşmanlığa dönüşmesini engelleyen ilke anlamına gelir.
bunu dinsizleşme olarak algılayan bazı insanlar günümüzde mevcuttur.
http://galeri.uludagsozluk.com/g/laiklik/
son okudugum haberlere göre kaldirilmasi hedeflenen ve yerini baskanliga birakmasi istenen yönetim durumu. fakat laiklik tanimlanmasi kisiden kisiye degistigi icin de iyi mi kötü mü birsey oldugu henüz saptanamamistir. sunu kesinlikle söyleyebiliriz ki; laikligi din ve devlet islerini ayirmaktir diye tanimlayacak olursak ve laiklik kaldirilirsa; emin olunmalidir ki hem o ülke icerisinde hem de dis ülkelerden devlet sevilmeyecek ve o devlete mensup olan halk da ayni sekilde diger toplumlardan dislanacaklardir.
http://galeri.uludagsozluk.com/g/laiklik/
mesela almanya da olmayan ilkedir. kiliseler burnunu her yere sokabiliyor ve hristiyan demokrat parti gibi yillardir ülkeyi yönetmis bir partiye sahipler. laiklik yerinde kullanildiginda en güzel yönetim biciminin temel kaynagi olur. kimse ne dininden olur ne de bu sekilde yönetilen ülkeleri ( japonya, uruguay, türkiye vs) yobazlar basar.
yaratıcının yönetim işleriyle ilgili hükümlerini bir kenara bırakıp insanların kendi akıllarıyla ürettikleri ilkeleri benimsemesidir.
böylece hangi dine inanırsa inansın insanlar devlet nazarında eşit olacaktır. özgürce dini vecibelerini yerine getirebilecekler tabi oldukları yargı sistemine göre yargılanacaklardır.
inançtan önce insan faktörü ön plana alınır ve kimse giyim tarzı ya da yaşama tarzından , bulunduğu cemaatten dolayı aşağılanamaz.
modernlik adı altında din ve dindardan soğutma çabaları diğer insanların inanç alanına saldırmaktır ve buna karşı devlet yetkisini kullanmalıdır. devlet dinsizdir, insanların kendince inancı ya da inançsızlığı vardır devlet bu insanların inanç şekillerinin hepsini garanti altına alır.
dinine göre yaşamak, yargılanmak isteyen insanların önüne engel koymamalıdır. laiklik gerçekten samimi uygulansa şayet çoklu hukuk sistemi gibi şeylerin gündeme gelmesi gerekirdi.
laiklik mevcut dünyada dinleri kontrol altına almak, din dışı fikirlere özellikle özgürlük alanı sağlamak, dinlerin hakir görülmesini ve modern hayat tarzı denilen hayat tarzının bir şekilde dayatılmasını sağlamaktadır.

mevcut hali ile en laik ülke malezya gibi ülkelerdir.

laiklik adı altında inancın mevcut yaşamdaki uygulamalarından bile rahatsız olan koyu laisizm yanlısı insanlar devlet ilkesini kendi vicdanlarına taşıma saçmalığıyla içinde bulundukları dini sulandırmayı, dinini her şeyin, değerin önüne alan insanlara da kendi anlayışlarını dayatma sevdalısı çelişkili insanlardır.

dinde samimi olmamakla suçlanan dini hassasiyetleri olan insanlar yerine kendilerinin laiklikte samimi olmadıkları aşikardır.

bir inanan allah'ın emir ve yasaklarınca yaşamak, yargılanmak ve öylece ölmek istiyorsa laiklik adına bunu engellemek doğru mudur? hani her dine eşit mesafe??
şeriat adı altında inancı bozuk insanları zorla kalıba sokma çabası da anlamsız. o insan allah'ın hükümlerini kendi aklından değersiz gören bir insan ise zaten inancı tahrip olmuş biridir, bu insana neden zorla bir şeyler dayatılsın. kendi hükümlerini hak etmeyen insanlara allah böyle bir nimeti neden versin? şeriat adı altında eski alimlerin bir takım katı görüşleriyle kur'an merkezli olmayan bir yaklaşımla yapılabilecek yanlışlıkların hesabını da iyi düşünmek gerekir.

velhasıl laiklik tüm dünya da içi boş bir kavramdır. laiklik adı altında dinler değersizleştirilip yerine ortak akıl evrensel akıl denilen ilkeler konularak ipini koparan çılgın at gibi nefsaniyetin şahlandığı bir dünya alıp yürümektedir.

kimseye zorla bir şey dayatma taraftarı değilim, kimsenin de kimsenin dini inancını aşağılaması taraftarı değilim. bir müslümanın allah'ın hükümlerini bireysel mana da hayatına aksettirmesini ve hukuk alanında da allah'ın hükümlerini her şeyden üstün tutmasının gereğine inanıyorum. yalnız zedenlenmiş inançlar taşıyanlara zorla dayatmak da istemem bu hukuku. o insan kısmen iman eden birisi.
zaten türkiye'de dinden korkma nedeni bu... gerçek islam ile birlikte anlaşılan allah'ın hükümlerini reddetmenin imanı zedelediği gerçeği karşısında insanların çoğunluğunun çelişkiden sıyrılması korkusu.
oysa özgürlük denilen yalan düşünce de belli bir sınır çizilerek olamaz. samimi özgürlük yanlısı insanlar iseniz diğer insanların hakaret ve şiddet içermeyen her fikrine öcü gözüyle bakamazsınız.

sizin yalancı özgürlük anlayışınızdan da laiklik anlayışınızdan da allah'a sığınırım.
Bir müslüman için en yararlı ilkedir.bozulmuş siyaset ortamı içinde dinimin o kirli, yalan söyleyen ağızlarda kirletilmesi bir müslüman olarak beni, seni rahatsız etmeli bu yüzden bu ilke bir dine gösterilicek en büyük saygıdır.
elden çıkarıyoruz yavaş yavaş.
din ve devlet işlerini birbirinden ayırma kavramı da olsa halka dini özgürlüklerini kısıtlamakla kesinlikle işlemeyecek durumdur. demokrasinin temelinde yatan din özgürlüğünü hiçten sayarak laiklik sağlanmış olmaz. daha çok din özgürlüğünü tanıyıp ne bir üstünlük ne de bir negatif ayrımcılık yapılmasıdır laikliğin temel kuralı.
adalet ve kalkınma partisinin ''biz bunu ister isteyin ister istemeyin müfredattan kaldıracağız'' dediği ''hede''.
islam ülkeleri arasında ilk kez uygulanmış olan türkiye'de din-kafaların zaferiyle tarihe gönderilmiş idari prensip. ruhuna fatiha bile okumazlar.

-"tehlikeyi görüyor musunuz, ühühü"
+"hayır, çünkü şu an arkama geçti..."
devletin tarafsız olmasıdır. bu tarafsızlık din ve vicdan özgürlüğünün varlığı bakımından temel şarttır.

laikliğin bu şekilde tanımlanması süreklilik arz eden anayasa içtihatlarındandır.

cumhuriyetin tarafsızlığını dinin devlet işlerinde egemen ve etkili olmaması şeklinde açıklamıştır. manevi hayatta tam bir inanç özgürlüğünü, manevi hayatı aşan toplumsal hayata ilişkin sınırlamaları ve kötüye kullanma yasaklarını öngörür.

şimdi sormak istediğim şudur ki,

dinin eğitim sistemine bu kadar dahil edilmesi laikliğin hangi ilkesine, hangi tanımına uygundur?

dini eğitim verilmesini dünya görüşlerinden mütevellit isteyenlere yine bir sözüm yok. fakat bunun laikliğe aykırı olmadığını savunanların nasıl bir yol izleyerek bu sonuca vardıklarını açıklamaları gerekir diye düşünüyorum. niyeti sadece yalakalık olan liboşların varlığına tahammül edemiyorum.
ben ateistim diye ortaya çıkan bir insana 'Allah yarattı' demeyip her türlü söven sözde müslüman kardeşlerimizin hala haberdar olmadığı inkılaptır. türkiye laik bir ülkedir, yani kimsenin din ve vicdan hürriyetine karışılamaz.
(bkz: dindar nesiller yetiştireceğiz)
gereklidir. Atatürk'ün dünyaya armağanıdır.
din eğitimi ile bozulmayan oluşum.
zira en kral laik ülke olan fransa ve ingiltere ye bakın. ilk 10 derste ne var? din dersi! hemde kaça kadar. lise son! türkiye de nasıl? aynı... ee sıkıntı nerede? sıkıntı çakma solcularımızın din lafını duydumu travma geçirmeleridir. bunların ustaları(duvar) iyi eğitememiş herhalde. gizli gizli yapmaya çalışmaları lazımdı. alenen din düşmanlığı ile dondan fırlamış gibi niyetleri dökülüyor ortaya.

nedendir bilinmez. küçükken "seni lenin yapıcam" diye kötü şeyler karşılığı kandırılmış olabilirler.

ateistlerin hala haberdar olmadıkları (eğitimsizliktendir) mevzudur ayrıca.
hala dine ve dinini yaşayanlara karşı saygı duyamazlar. ben ateistim diye coşup tüm müslümanlara , islama , peygambera ana - bacı söverler.
elden gidebilir. bu da bazılarına koyabilir...
demokrasi'den ne anladığınızla alakalı bir inklaptır.

*çoğunluğun sesinin olması gerektiği bir ülkede ise yaşama isteğiniz evet yersiz bir inklaptır.

*azınlıklarında bu ülkenin bir parçası olduğu düşüncesi ile tamamen özgür bir toplum istiyorum diyorsanız olmazsa olmanızdır.

isteyenin istediğine inanmasına imkan veren bir düşüncedir laiklik. alevilerinde, ateistlerinde, hristiyanlarında, yahudilerinde inançlarının çoğunlukta olan sünni toplumunun vicdanına bırakmamaktır. yoksa isterlerse çocuklar isterlerse ilk arapça ile konuşmaya başlasınlar umurumda değil.
ve artık güçsüzleşmesiyle, bazılarına göre hiç olmamasıyla , içinin boşaltıymasıyla siyasiler arasında
''dindar nesil yetişreceğiz'' diyenler
ya da '' ben aleviyim ne olacak'' diye diyenlere aklmıştır!..
atamız ''din ve nezhepler siyaset alanında kullanılmaz'' derken!...
şakirt tayfanın atatürkçü, kemocan, laik izmirli, mini etekli, orospu diye saldırdığı şey.

sözlükte 3. sezona varıcam, anlatamadım, laik insan yoktur. laiklik devlete ait aslen elzem bir kavramdır. bu teknik ayrıntıyı anlamayı sözlükten beklemek fazla ise ben hatalıyım.

ama osmanlı bile laik bir sistem üzerinden yürüdü. tüm inançlara eşit mesafede durdu. hatası şu idi; tüm ticareti gayrimüslimlere serbest edip ırken türk olanlara bunları yasaklayıp asker, çiftçi etmesi. bu durum bizi yüzyıllarca süründürdü ve halen. ayrı tartışma konusu. uzunca incelenmesi gerek.

ne komik di mi? osmanlı hayranı dinciler laiklik üzerinden türklere saldırırken biz ki binlerce yıldır osmanlı dahil bu ülkeleri taşımış türkler laiklik üzerinden suçlanıyor.

bir daha yazıyorum; laik insan olmaz laik devlet olur. ama illa ki kaşınıyoruz diyorsanız insanlık tarihi uzun be.
din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır, ayrı ayrı yürütülmesidir.

bakalım türkiye laik bir ülke mi şu anda?

din türkiyede devlet işlerine karışmıyor, ilk ayak geçildi.

peki devlet din işlerine karışıyor mu? bu sorunun cevabını bulmak için türkiyede din işlerini hangi makamın yürüttüğüne bakmak lazım.

diyanet işleri başkanlığı.

nereye bağlı?

iç işleri bakanlığına.

yani?

din işleri devlet onayından geçiyor,

yani?

dini devlet yönlendiriyor.

bu durumda türkiye laik değildir. devlet dinden ayrıdır ama din işlerini devlet yönetmektedir. evet, türkiye laik bir ülke değildir.

dış ülkelere, mesela avrupaya baktığımızda avrupada ki ülkelerin tam laik olduğunu görüyoruz çünkü din işleri devlete bağlı değildir vatikan'a papalığa bağlıdır. din işlerini vatikan yönetir.

müslüman dünyasında papalık makamının muadili bir makam var mı yada var mıydı?

şu an yok, eskiden bu makam vardı, bu makamın adı da hilafet yani halifelikti. hani şu yavuz sultan selimle bizlere geçen makam.

avrupa da her ülke bu makamı elinde tutmak istemiş, çözüm olarak vatikan adında nüfusu 700 kişi olan bir ülke uydurulmuş ve bu bağımsız minnacık ülke avrupada hristiyan dünyasının din işlerini yönetmeye başlamış. avrupa vatikanın din ile ilgili verdiği hükümleri geçerli saymış ve böylece tam laik olabilmiş durumda.

tam laik olabilmek için neden müslüman dünyasında papalık makamının muadili olan bir makam yok demek lazım bu durumda.

eğer ki bu makam türkiye de olsaydı bunun ekonomik girdisi de korkunç boyutlarda olurdu.

bu durumda papalık makamının muadili olan hilafet makamının kaldırılmasının bir hata olduğunu görebiliriz.

tam laik olabilmek için devletin din işlerinden ayrılması gerekli. adına hilafet diyelim yada bir başka makam diyelim laikliğin teminatı olarak böyle bir makama ihtiyaç var.

bu sayede dinle ilgili önüne gelen hüküm veremez, kafasına göre konuşamaz, insanları yanlış yönlendiremez.

laiklik düşmanları da bu buhrandan faydalanamaz böylece.
Atatürk ilkelerinden biridir. anayasamıza 1937 yılında girmiştir. ilköğretimden bu yana öğretilen tanımı: din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması. ama bu yıllarca yanlış anlaşılmaktadır. devletin dini olmaz doğrudur ama insanın dini vardır. laiklik dinsizlik demek değildir.