(bkz: ben yaptım oldu), (bkz: ben yapacağım olacak) görüşünde/düşüncesinde/niyetinde kişilerin kafasına odun niyetine vura vura ezberletilmesi farz olan söylem.
elbette anti-demokratik ve tektipçi, sakıt bir önermedir. laiklik, mevcut haliyle birilerince yeniden anlam yüklenmiş, hormonlanmış, araçlaştırılmış; deforme edilmiş ve abartılmış, birlerinin erkinin bekası ve 'pratiği' için psikolojik silah haline getirilmiş bir meta-kavramdır. aslolan özgün/rlüktür. post-modern faraziyelere, dogmalara gerek yoktur. kimse kimseye karışamaz ve bir şey dayatamaz; birilerinin kendi algı dünyasına göre akıl ettiği bir düşünce siteminin toplumun tamamına mutlak mutluluğun ve insan olmanın gereği gibi dayatılması ve insanların onu içselleştirmeye mecbur edilmeye çalışılması kabalıktır, can sıkıcıdır, mantıksızdır, grotesktir, haddini bilmememektir. 'leküm diniküm veliyedin' demek suretiyle islam, zaten, laikliğin asli kastını; toplumun anladığı ve talep ettiği kısmını ortaya koymaktadır ve karşılamaktadır; ötesi belli bir elitist(!) grubun büyük çoğunluğa,halka baskı yapma 'aracıdır'. olay budur. çıkın artık insanların, anne babasının dahi girmeye hakkının olmadığı, 'psikolojik alanlarından' arkadaş. ayıptır, abestir bu 'şecaatler' şu değişim ve özgürlük 'çağında'...
anayasa'nın ilgili maddesi ne diyor? türkiye cumhuriyeti laik bir devlettir. ha bunu içinize sindiremezsiniz, bu sizin midenize oturmuştur, hazmedememişsinizdir, orasını bilemem. ama bu ülke laiktir ve bu ülkenin en tepesindeki siyaset adamı da laikliğe inanan birisi olmalıdır, olacaktır. kişiler ve kurumlar önemsiz burada, kim cumhurbaşkanı olamaz ya da bu olsun da demiyorum. sadece, laikliğe inanmayan ya da gösterme laikliğine kimsenin inanmadığı birisi o makama oturamaz. tartışma zaten bu noktada bitmiştir.
doğrusu, "anayasayı kabul etmeyen cumhurbaşkanı olamazdır" ki, zaten hali hazırda meclis'te bunun yemini edilmektedir. dünyanın her ülkesinde böyle bir şey varken, çok oturgaçlı götürgeçler akılları sıra iki üç karpuz fazla taşıma derdine laf etmektedirler.
iktidar zaten onlarda. malı da götürüyorlar. bari laikliğe falan laf vermeseler... hayıflanmamak elde değil. amerika gibi elinize özgürlük maskesini de aldınız. takın poponuza gezin işte. güler yüzler!
eğer bu teze karşı çıkan birisi, "ben laikliğin de istismar edilmesine karşıyım. Bu yüzden laiklikten değil ama onun yanlış uygulamalarından hoşlanmıyoruz" diyorsa "bir nebze" anlaşılabilir ve bu konu tartışılabilir.
Ancak "ben tamamen din ve devlet işleri beraber yürüsün istiyorum" diyorsa, ha o zaman yapacak birşey yoktur. Darbe şakşakçısı değilim ama, şimdiye kadar, herkesin sadece kendisi gibi yaşamasını isteyenlerin hakkından gelen, bir taraflarında hissettikleri soğuk ve sert g-3 süngüsü olmuştur.
edit:bunu eksileyen ve "din ve devlet işleri beraber yürüsün" diyen doğuştan şeftali ağızlıdır.
laiklik anayasanın temel ve değiştirilemez, değiştirilmesi de teklif edilemez maddelerinden biridir. bunu bildikleri için yeniden tanımlayalım gibi ucundan kıyısından kırpmaya etkisizleştirmeye çalışmaktadırlar. laikliğe inanmayan birinin devletin başkanı olması düşünülemez. eşyanın tabiatına aykırıdır. demokrasi bizim için araçtır, zamanı gelince demokrasi treninden ineceğiz diyenlerin, istikrar da istikrar diye bağırışmalarına rağmen, bu isteklerinin ülkeyi gerginliğe götürmesine aldırmadan bu makama talip olmasındaki ısrarcılık dikkat çekicidir.
laiklik sizin inandığınızsa kusura bakmayın 3 5 tanesiniz demek istediğim açıklama.. ahmet necdet sezer değil mi laik olan kişi.. türkiye nin sadece yüzde onluk kısmına hitap eden bir insan cumhurbaşkanı oluyor ama 10 milyon oy alan parti cumhurbaşkanı çıkaramıyor. hem yüzde 10 da 10 milyondan küçük.. istersen hesapla. kağıt kalem lazım mı?
"laik insan dinin günlük yaşantısını etkilemesine izin vermeyen insandır" diyen sayın sezer dururken eşi başörtülü birisinin cumhurbaşkanı olmasını tabii ki kimse tasvip edemez. bu ülke kurtuluş savaşı yıllarında da başörtüsüz starbucks müdavimi kadınların emekleriyle düşmana direndi, din sosyal bir olgu değildir, işte bu yüzden asla günlük yaşantıda yer alamaz, gece yaşanabilir falan, ha ne diyorduk, laiklik bizimdir bizim kalacak..