-iyi de hafız laikliği benimseyenler kafir mi oluyor illa ki?
-evet ne sandın akıllım. biz büyüklerimizden öyle öğrendik.
-ama işin aslı öyle değil güzelim. bir insan hem müslüman olup hem de laikliği benimseyebilir.
-olmaz öyle şey ya. ağlıcam şimdi bak. neden hep güzel tespitlerime muhalif oluyorsun?
-iyi de böyle tespit olmaz ki. resmen saçmalamışsın.
-banane ya banane yapıcam işte.
-he he , seni yaramaz. çocuk işte..
sadece din ve devlet işlerini birbirinden tamamen ayırabilen müslümanları hayal ediyorlar efendimi, yoksa müslümanlıkta kimse kimsenin inancına karışamaz.
* cemaatleşmeyi, kadrolaşmayı inaçlarından çok daha ön plana alıp cumhuriyetin temel değerlerine saldırmayan,
* herkesin inancına saygılı olan,
* inancı kalpten yaşayan ve bunu show haline getirmeyen,
* sakal ve baş örtüsüyle müslümanlığı belli bir şekle sokmaktan yani şekilcilikten kaçınan,
* dini misyonerlik yapmayan,
* kadınları ve kız çocuklarını cinsel bir obje olarak görmeyen,
* çocukları doğar doğmaz dini normlarla korkutarak düşünmekten uzaklaştırmak yerine düşünmeye, araştırmaya, doğruyu yanlışı akıllarını kullanarak çözmeyi amaç edinmelerini sağlayan aydın müslümanlardır.
ekstra bilgi: yazım kuralları, dil bilgisini de iyi bilen müslümanlardır ki, ki burada doğru yazılan ki dir ve hayalinde ki gibi yanlış yazılmış değildir.
Namaz kılan ama kimseyi namaz kılmıyor diye eleştirmeyen, oruç tutan ama kimseye oruç tutmuyor diye laf sokmayan, duasını eden ama dua bilmeyenlere ya da etmeyenlerle de anlaşabilen, başörtüsünü isterse istediği yerde takabilen ya da başörtüsünün gerekli olduğuna inanan ama takmayan kızlarımıza da "mala vurdurtuyor" diye imada bulunmayan, taktığı ortamlarda kulis yapmaya çalışmayan, içki içmeyen ama içenlere de "cehennemlikler" gözüyle bakmayan, kurban kesen ama kestiği zaman icap ettiği gibi çoğunu ihtiyacı olanlara veren, mangal yakmayan, diliyorsa laik olmayan ama laik olduğunu söyleyenlere de "müşrik" demeyen, dilerse sakal uzatan ama saçını uzatan ya da küpe takan erkeklere de "pislik" gözüyle bakmayan, dinini istediği şekilde yaşayan ama kimseyi de kendisi gibi olmaya zorlamayan, kendisi gibi olmayanlara tenhada sıkıştırsa öldürecekmiş gibi bakmayan, genç, yaşlı, kadın, erkek olsun fark etmez yüzünde bir tebessüm taşıyan, aynı apartmanda oturan,aynı okulda okuyan,aynı işyerinde çalışan kişilere mini etekli de olsa, saçı açıkta olsa, içki içtiğini de bilse, küpe taktığını da görse, kendisi gibi olmadığına inansa da selam vermeyi günah olarak görmeyen, dinin emrettiği gibi ne olursa olsun ya da kim olursa zarar vermemeyi öngören, Kendi dininden olmasa bile, hatta dinsiz olsa dahi kimsenin arkasından hele ki öldükten sonra "odunu bol olsun" şeklinde temennilerde bulunmayan, hoşgörülü, ihtiyacım olduğunda kapısını çalmaktan çekince duymayacağım, haramdan korkan ama su saatini tersine çevirmenin ya da elektrik saatinin pimini çıkarmanın da "haram" olduğunun bilincinde olan, hoşgörülü, güleryüzlü, kendisi ve herşeyden önemlisi çevresi ile barışık, kendini allah adına hüküm vermek zorundaymış gibi görmeyen, eğer bir günah varsa bunu inancı doğultusunda zaten Allah'ın cezalandıracağını kavramış , din, allah, müslüman kelimelerini ağzından düşürmeyen ama ihtiyacı olanlar için toplanan paraları cukkalamanın, zimmete geçirmenin de günahların başı olduğuna uyanmış, dualar edilirken gözyaşlarına hakim olamayan ama lüks evlerde de yaşamayan bir profildir. Yunus emre gibi. kimseye zararı olmayan ama bir laf ettiği zaman herkesin ders çıkarabileceği bir insan tipi benim hayalimdeki. Ama öylesine ütopik olsa gerek ki aradan yüzyıllar geçtiği halde onun ettiği lafları sarf eden çıkmamış.
