bugün

uydurulmasının 85. yılını kutladığımız şu günlerde laikliğin ne olup ne olmadığını açıklama çabasıdır.

din ve devlet işlerinin birbirine karışmaması laiklik değildir. din ve devlet işlerinin birbirine karıştırılmaması devletin dinsizliği anlamına gelmektedir.

kur'an, dünyaya düzen getirmek, insanların nasıl yönetileceğini kıyamete kadar öğretmek amacıyla hazreti peygamber sallallahu aleyhi vesellem ile beraber gelmiştir.

en büyük amacı, insanların evlenirken, yargılanırken, yönetirken, yönetilirken hangi kriterlere göre davranması gerektiğine bir düzen, nizam getirmektir.

dolayısı ile devletin laik olması demek, direkt olarak o devleti kuranların allah'tan kendini daha üstün görmesi, dolayısı ile imansız (kafir) olması anlamına gelmektedir.

bu yüzden allah'ın kanunlarından başka kanunla yönetilen devlet laik falan değil, kafir devlettir.

allahın indirdiğiyle hükmetmeyenler, kafirlerin ta kendileridir (bkz: maide suresi 44)

bunun dışında bireyler laik olabilirler.
ama aynı anda müslüman olduklarını iddia edemezler. müslüman, zaten hayatını islama, kur'an a göre yaşayan, oradaki emirlere uyup, yasaklananlardan uzak duran, tanıdıklarına da sürekli bunları hatırlatan, allah'a ve onun dinine teslim olmuş kişiye denir.

kısaca hem laik hem müslümanım diyenler hem cahil hem de akılsızdır. hatta akılsız olduğu için cahildir desek daha yerinde olur...
kur'an, dünyaya düzen getirmek, insanların nasıl yönetileceğini kıyamete kadar öğretmek amacıyla hazreti peygamber sallallahu aleyhi vesellem ile beraber gelmiştir, lakin bu ülkede ne herkes müslümandır ne de müslümanlığa ayak uydurmak zorundadır.

yani bu ülke kutsal kitap emirlerine göre yönetilemez.
kur'an, dünyaya düzen getirmek, insanların nasıl yönetileceğini kıyamete kadar öğretmek amacıyla hazreti peygamber sallallahu aleyhi vesellem ile beraber gelmiştir, lakin bu ülkede ne herkes dinsizdir ne de dinsiz bir devlet tarafından yönetilmek zorundadır.

yalnız bir fark vardır ki bu ülkenin en azından yüzde 58 i hala müslümandır.
komik bir analiz. laik birey sanıyorum din ile aşk meşk işlerinin ayrılması gibi bir şey olmalı. daha mantıklı bir şey bulamıyorum.

siyaset hakkında analiz yaparken de bir dini kitaptan referans almak nasıl bir mantıktır ayrı bir mevzu. ben 300 sene önce bitti sanıyordum. olsun çalışırsa yetişir arayı kapatır belki.
sofunun dünyası farklıdır, uygarlık dünyası farklıdır. herkes kendi evini, odasını, dolabını istediği şekilde yönetmekte özgürdür. farklılıklara saygı gösterme konusunda sınıfta kalanlar bu dersi senelerce alttan almaya devam edicekler çünkü bu saatten sonra faşizm bitirme tezini bu ülkede veremeyecek.

ne dayatmaya çalıştıklarınız, ne sizin dahi inanmadığınız sayılarınız bu kardeşliği bozabilir.
yüzde elli sekizi bırak, bu ülkede 73 milyon müslüman, 2 tane gayrimüslim olsa dahi sen onlara inanmadıkları şeyleri dikte edemezsin, ülke o şekilde bir yön veremezsin.

o zaman ne olur biliyor musun güzel kardeşim, almanya'da türk evi kundaklayan naziciklerden ya da hollanda'da camilere saldıran minik ccc'lerden bir farkınız kalmaz. hoş zaten yok da, belli etmemeye çalışıyoruz.

merak etmeyin, o yüzdeler değişkendir biz zaten aklı başında insanların çoğunluk olabileceği bir türkiye asla hayal etmedik, katille evlenmek için sıraya giren kızları da gördük, utandık sadece.

hala da utanıyoruz.
laik olmayan sistemin bireylerin haklarını korumak üzere yaratıldığını bilmeyenlerin hala sıkılmadan karşıt görüş bildirme çabasında oldukları düşünce sistemidir.

sözde laik olan türkiye'de başörtülü bir kız üniversiteye girebiliyor mu?

cübbeli ahmet gibi (bkz: sünnet) sakalı olan bir adam albay olabiliyor mu?

islam üniversitesi diye eğitim kurumu açılabiliyor mu?

tam eğitim çağına gelmiş (7, 8 yaşında) çocuklara müslümanlar için ilk sırada gelen kur'an eğitimi verilebiliyor mu?

şimdi bu mu özgürlük, bu mu dayatma olmayan sistem?

sistem laik (dinsiz) olmasa saçı açıklar da okula alınır. bu özgürlüktür.

cübbeli ahmet gibi sakalı olmayanlar da albay olabilir. bu özgürlüktür.

yahudi üniversitesi de açılır, patrikhane de açık kalır bu özgürlüktür.

7 yaşında kur'an da öğrenilir, incil de tevrat da işte bu özgürlüktür.

en ufak bir haklı yanları yok laikliği savunanların.
iki hamlede hepsi yenilmeye mahkum, hepsi zavallı.
zaten üçüncüden sonra tek yaptıkları şey hakaret, küfür etmek, kendilerini iyice rezil etmek.

işte böyle sevgili gönül dostları...
(bkz: hatlar iyice karıştı)
laiklik dinimi yaşamam adına bana en büyük özgürlüğü sağlayan bir sistemdir.

laikliği hangi ara dinsizlik olarak yaşamaya başladık bilmiyorum.
(bkz: abbooowww)
ne desen boş, buna gaz ve toz bulutlarından anlatmaya başlamak lazım..

- bak evladım, bundan 5 milyar yıl önce dünya toz bulutuy...
vahhabi söylemidir.
sözlükte noluyor lan sabah sabah dememe yol açan anırtılardır. insanoğlu istediğine inanmakta serbesttir. laik devletin görevi vatandaşlarının dini ibadetlerini özgürce yerine getirmelerine katkı sağlamaktır. din ile yönetilen emirliklerin ise ne hallere düştükleri ortadadır. sözlük eşeklerinin özendikleri vahabi rejiminin binlerce sünni haşimiyi katlettiğini bilmezler tabi. varsa yoksa otlasınlar tespit sıçsınlar.
(bkz: al-sahwa al-islamiyya hareketinin doğuşu)
laik devletin görevi rererö olabilir ama son 80 senedir uygulamaları ortadadır.

isteyenin istediğine inanıp da ibadetlerini özgürce yerine getirmelerini ise ancak allah'ın kanunları sağlayabilir. insanların yaptıkları değil.
Laik birey olur devletin laiki mi olur lan! diyen arkadaş acaba devletlerin mi o hayallerindeki mahşer yerinde toplanacağını, günah ve sevaplarının hesaplanacağını, sırat köprüsünden geçeceğini düşünmektedir.

kur'an, dünyaya düzen getirmek için değil, bir insan üstü güce tapınan insanlar yaratmak için getirilmiştir. insanların nasıl yönetileceğini demek bile bu olayın özünü anlatmaktadır. Ben koyun muyum ulan! Sen kimsin ki beni yönetesin!

en büyük amacı, insanların evlenirken, yargılanırken, yönetirken, yönetilirken hangi kriterlere göre davranması gerektiğine bir düzen, nizam getirmek değil kendi dediklerine göre insanların kendini yaradan olarak düşündüğü metafizik varlığa tapınırken uyması gerekn kuralları anlatmaktadır. Be hey dingil bir anlatır mısın bana sevgi ve barış dini islam'ın cihadını, gazvesini, gazasını.

talkan katliamı'nı,
curcan katliamı'nı,
aleppo katliamı'nı...

Devlet organik bir yapıdır. Kendisini kuran birey yoktur. Halk vardır. Bu halk kitlesi tarih boyunca dış etkilere dayanabilmek için bir arada yaşamayı öğrenmiş, önce aile'yi, sonra akrabalığı, sonra kabileyi oluşturmuş. Bu kabileler birleştikçe güçlenmiş. Dolayısıyla devlet dış etkilere karşı durabilmek için bir araya toplanmış bireylerden oluşan organik bir yapıdır. Bu organik yapıyı insan gibi düşünebilirsin. Örneğin, senin kanını lenflerin üretirken, oksijeni vücudunda kan dolaştırır. Dolaşan oksijen hücrelerde yakılır enerji olur. Devlette ise yasama karar verirken, yürütme kararı uygular. Eğer bir hata var ise bu yürütmeyle ilgili yargı bunun hesabını kendi düzenince keser.

bu yüzden hala birey için oluşturulan din mitini bireylerden oluşan topluma yedirmeye çalışan ve allah'ın kanunlarından başka kanunla yönetilen devlet laik falan değil, kafir devlettir diyen varsa öğretilemezz gerizekalıdır dolayısıyla harcadığı oksijen ziyandır..

allahın indirdiğiyle hükmetmeyenler, kafirlerin ta kendileridir (bkz: maide suresi 44)

kanıt olarak yukarıdaki kuran hükmünü sunanlar birey olarak beni başkasının ancak kur'an hükmüyle yöneteceğini ifade ederken Zumer Suresi'nin 64. ayeti'ni bilmezler!

--spoiler--
de ki: 'ey cahiller! bana, allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emredersiniz?'
--spoiler--

kaldı ki müslüman değilim ben.

(bkz: dinin çelişkileri)
(bkz: islamın arapların modern putperestliği olması)
en büyük savunucularının sonunda müslüman olduklarını belirtmek zorunda kaldığı bir döneme geldiğimiz sistemin gerçekleridir.

başka türlü fazla tutarsız olacak söyledikleri çünkü.

neyse... bu da bir gelişme...

ha unutmadan zumer suresinin 64. ayeti ise 63. ayetinin devamıdır. yani inanmayanlar için bir ultimatomdur.

göklerin ve yerin anahtarları o’nundur. allah’ın âyetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
(bkz: zumer suresi 63)