ne edith piaf'ın sesinden ne de louis armstrong'un sesinden ve trompetinden vazgeçemediğim parça. düetinin yapılmasını* en çok istediğim parça ama bunun sadece istekle kalacak olması üzücü. (bkz: tadından yenmez)
bir tanemiz, her şeyimiz, kaldırım serçe*miz edith piaf ımızın muhteşem şarkısı, insanı aşka sürükleyen ezgilerin sahibi, tenini zaman zaman acıtarak okşayan rüzgar ve teni tenine değince hissedişini arttıran bir sevgili ile dinlendiği dakikalarda tadı doruk noktasında hissedilen tanrısal yapıt.
biyografik filmler arasında en iyilerinden diyebiliriz film için.oliver dahan'ın yönettiği ,edith piaf'ı marion cotillard'ın canlandırdığı filmde piaf'ın müzikal anlamdaki yükselişini izlerken bir yandanda nasıl zorluklar çektiğini ,hastalıklarla boğuştuğunu seyrediyoruz.
bir çok insanın kulağına bir şekilde **** süzülmüş şarkıdır...ismi cismi söyleyeni bilinmese de...başka bir gün başka bir yerde yine duyulur,hoşa gider..gelir sonra yine bulur sizi bi zaman sonra, yine gider,hoşa...bu da böyle sürer gider...
edith piaf ve louis armstrong çığırışları birbiriyle yarışır.kimin galip geldiğini henüz çözemedim ben...
gecenin ilerleyen bir saatinde alkol, unutulması gereken bir sürü gereksiz dünyalık bilgiyi aklımdan geçici de olsa silmişken; tahta kapılı, tahta masalı,küçük ve sıcak,loş ışıklı sapsarı dumanlı, içinden kahkaların yükseldiği bir bardan dışarı adım atıp, komşusu olduğu denizden hafif de bir rüzgarın estiği , arnavut kaldırımlı -ne çok dar ne çok geniş- tarihi bir sokakta, çiseleyen yağmuru da bir armağan sayarak, yanıbaşımda kırmızı kadife elbiseli ve siyah fularlı çok hoş bir hanımefendinin ellerini ısıtırken tebessümle yürüyormuşum ... gibi hissettiren bir güzellik abidesi...