türkçe'ye çevrilmiş adı yatak odasında felsefe'dir.
atatürk kitaplığında görevliye şu kitap var mı diye sorduğunuzda sapık muamelesi gördüğünüz sade yapıtı.
sade'nin; 18. yüzyılın şekillenmekte olan sancılı fransa'sında düşünce yapısının yozluğundan dem vurup kilisenin insanların düşünsel gelişimini etkilediğini ve aristokrasinin kendi ahlak dışı ihtiyaçlarını doyurmak için kiliseyi kullanarak halkı uyuşturduğunu savunması normal karşılanabilir.. dikkat çekmek için pornografik unsurlarla merak uyandırıp diyaloglarla kendi düşüncelerini empoze etmeye çalışması da kitabın ilgi görmesi açısından takdire şayan bir yöntem.. insanlar genelde yasak olan kendi sınırlarını aşan ekstrem davranışları dışlar ve dışladığı ölçüde merak eder.. bu da okunurluğu arttıran ve daha geniş kitlelere ulaşmayı sağlayan bir diğer yol.. sade'nin okunabilirlik için günümüz ticari kaygısıyla pornografik unsurlara yer verdiğinden tabii ki söz edilemez ama diyaloglar! arasına sıkmadan nabız ölçerek verdiği toplumsal ve ahlaki mesajların da safiyane bir rastlantısallıkla sadece hayvani dürtülerle kitaba serpiştirildiğini düşünmek sad'izmin babası olarak lanse edilen sade'yi hafife almak olur.. kendi çağdaş'larının düşünsel sınırlarını zorlayıp hayalgücünün çıtasını yükselttiği ve cesaretlendirdiği için edebiyat ve psikoloji alanında gelişmeye katkıda bulunduğu bile söylenebilir..
fakat kitapta yer alan diyaloglar ve ortaya atılan görüşler iki ucu açık okuyucuya bırakılmış olmaktan öte insan iradesini dışlayan doymak bilmez hayvani dürtülerle yazılıp temelsiz bırakılmış.. okurken anlayışlı olmaya çalışarak sinirlerime hakim olup empatiyle darwinizm'i savunanların düşüncelerini oturttuğu temeli anlamaya çalışarak sabırla kitabı bitirdiğim halde; hayvanların doğa durumunda yaşarken hayatta kalmak için verdikleri mücadeleyle; iradeyle hayvandan ayrılmış insanın doğuştan çatışmacı, kötü ve bencil olduğu varsayımı arasında nasıl bir paralellik kurulduğunu anlamadım..
insanları düşünme yeteneğinden yoksun hayvanların iç güdüsel dürtüleriyle çatışma ve anarşiye\ doğa durumuna dönmeye çağırıp medeniyeti samimiyetsizlik ve iki yüzlülük olarak görüp zayıfı öldürmenin ve sosyal hayattan kopup aile gibi kavramlardan uzaklaşıp toplayıcılığa geri dönmenin; sadece dürtülerle hareket edip insan olmanın getirdiği duygu, irade ve otokontrolü dışlayarak hayvanlaşarak yalnızca kendi çıkarlarımızı düşünerek hayatta kalıp doğal olabilineceğini savunmanın mantığını anlayamıyorum..
kitapta kendi cinsel dürtülerinin sınırlarını merak edip iradesini saf dışı bırakarak ensest ilişkiye, savunduğu şeye ters olduğu ve doğada bulunmadığı halde biseksüel ilişkiye olumlu yaklaşıp insanların ebeveynlerinin malı olmadığını ve doğum için annenin hak talebinde bulunamayacağını ve onlara karşı sorumluluğumuz olmadığını savunurken; kürtaj için "o sizin parçanız, uzayan tırnağınız gibidir cenin, istediğiniz zaman ondan kurtulma yetkisine sahipsiniz çünkü o size ait" diyerek önce annenin doğum hakkının olmadığını söyleyip ardından onun yaşama hakkını elinden alabilecek hakka sahip olunduğunu savunması gibi akla yatkın olmayan sadece ahlak kurallarını yıkmak adına bir sürü altı boş neden göstermesi kitabın eksiklerinden.. pornografik unsurların varlığı zaten hali hazırda yazarın insanı hayvanlaştırmasıyla göze batmıyor çünkü kahramanları kitabın başından itibaren insani özelliklerinden soyutlayıp dürtüleriyle hareket eden hayvanlar olarak algılamaya başlıyorsunuz. her insanın içinde sapkınlık tohumları, şiddet, katletme isteği, şehvet ve doyumsuzluk vardır fakat insanı hayvanlardan ayıran özellik sosyal varlık olmanın getirisiyle topluma ait olmanın gereği olan mutlak egemenlikten ve sınırsız özgürlükten feragat etmek için geliştirilmiş otokontrol ve iradedir..
doğa'ya aykırı olmayan her şeyin yapılabilirliğini ve denenmesi gerektiğini savunan sade'nin, doğa'nın; ensest ilişkilerde sakat doğan deforme olmuş doğaya aykırı çocukların dünyaya gelmesi, tek eşliliğin ortadan kalkması sonucu hızla artan bulaşıcı cinsel hastalıklarla, iradesini kullanmayan insanoğlunun davranışlarını kontrol edip yeniden optimum seviyeye çektiğini gözden kaçırmış olması çağının dinamikleriyle değerlendirildiğinde hoşgörülebilir.. yine de kitabın okunmaya değer olduğunu ve düşünmeye sevkettiğini, sınırları zorladığını söyleyebilirim ama etkiye açık bu tarza alışkın olmayan bünyelere şiddetle tavsiye etmem.
sade'nin kimi düşünceLerine katıLmayacağınız bir kitabıdır..eğer bir yeraLtı edebiyatı okur'u değiLseniz bu kitap size çok ağır , küfür doLu ve saçma geLecektir..kitabı bitirdikten sonra sizi düşünceLere itecektir..çünkü sade bu kitapta düşünceLerini körükörüne savunmamaktadır..size açık kapıLar bırakmaktadır..ayrıca kitap'ın tezatLıkLarLa doLu oLuşuda ayrı bir zevktir..ya kitapta geçen düşünceLeri savunacaksınız ya da savunmayacaksınız bu kadar basit..kitap sizi iLeri derecede düşündürecektir..bir sade kitabıdır işte *
marquis de sade'nin başyapıtıdır. 7 diyalogtan oluşur ve bu diyaloglarla kişiye liberten eğitimi verilir. sadece cinsellik açısından düşünülmemesi gereken bir kitaptır zira bolca felsefik söylem de ihtiva eder.
okunurken 31 çekilebilecek kitaplardandır. 5 kişi tren falan yapılır, pozisyonlar detaylıca anlatılır, bir tiyatro eserinin kitaba dökülmüş hali gibidir. tabii ki yeraltı edebiyatı'na yakışacak şekilde felsefi boyutu da fazladır kitabın. esas olarak doğanın insanları özgür bıraktığı, ahlakın ve dinin ve tanrının insanların uydurması olduğu, hayatta en çok zevk veren şeyi hiçbir sınır tanımadan yapılmasını gerektiğini savunan bir çeşit hedonizmi anlatan bir kitaptır. seks sahnelerine fazla takılmamak gerek.
pornografik bölümleri pek iç açıcı ve önemli olmamakla birlikte, felsefi yorum ve değerlendirmelerin bulunduğu kısımları hayranlık uyandıran de sade eseri.