yakında ülkenin doğusu ve iç anadolu kesimlerinde ortaya çıkmaya başlayacak olan çocuklardır. atlet üstüne bodi üstüne tişört üstüne kazak üstüne mont giydirilen çocukların atkıyla on kat sarmalanan yüzleri domates gibi olur.
annem sağolsun alttan bir tişört, üstüne önlük, süeter... yetmedi hırka-mont giydirirdi.
boynuma atkı ve şapkayı taktıktan sonra hedefe kilitlenmiş güdümlü bir füzeydim ben artık. okul yolunu nasıl görebildiğim henüz çözülememiş bir muamma.*
(bkz: o hikayedeki mal benim)sürekli hastalanma eğilimi gösteren bir çocuk olarak, anne ve baba tarafından liseye kadar astronot gibi giydirilmiş bulunmakla beraber o vakit yaşadığım ruhsal durumun acısı şu an çıkmaktadır * üstelik bu durum (bkz: izmir)'de yaşanıyorsa cidden daha da acı vericidir. bu acı, her kıyafete karşı olma durumu oluşturur bünyede.
ne kadar sıkı sıkı astronot gibi giydirilsede hasta olmaktan kurtulamayan, pipisi dışarda kar üstünede debelenen esmer köy çocuklarından daha dayanıksız olan çocuklardır.
çocuk olmamama rağmen kışın onlara benzediğim çocuklar.kat kat giyinirim,eylül ayından sonra,aynen astronot gibi olurum.bana getirdiği en büyük yarar ise,''son 3 yılda kaç kere hasta oldun?'' sorusuna,'bi sefer x yılının y ayında,bi seferde q yılının z ayında' cevabını verebilmemdir.
benim ulan o. benim. başlıktada çocuklar dendiğine bakmayın. 17 yaşıma kadar böyle giydirildim.
soğuk havalarda annem evin kapısında bekler dışarı çıkmadan kontrol ederdi içime neler giydiğimi.
- yavrum içine atlet giydin mi? gömleğinin altına kazağını? gömleğinin üzerine süeterini? eldivenini bereni? iki çift çorap giyseydin. üşütürsün bak...
böyle giydirildiğim bir gün sabahı okula giderken çok çişim geldi. okula zar zor attım kendimi. attım atmasına ama içime o kadar şey giymişimki tuvalette saatlerce aramama rağmen ne donu ne pipiyi bulamadım. elimi nereye atsam kazak, içlik..iki ders uğraştım donu bulmak için. biliyorum donu bulsam pipiyide bulucam. ikinci derste maden teknik arama enstütüsündeki bir mühendisin edasıyla daldım derinlere. ama olmadı. ikinci dersi üçüncü derse bağlayan tenefüste daha fazla dayanamadın ve saldım çişi. ama o kadar elbisenin arasında ne ben çişi farkettim ne de çiş beni. hafii bir ısınma oldu olmasına ama oda işin doğasında var diyerek sallamadım.
üçüncü derse pek bir rahatlamış girdim. parmak kaldırdım, tahtaya kaltım, tebeşir tozu yuttum ve kalemi yere atarak önümdeki kızın bacaklarına baktım. bok baktım. eğilemedimki üzerimdeki elbiselerden. sınıf öğretmenimiz kış boyu yere düşen kalemlerimi toplayıp başka bir okula yardım olarak yolladı. nasıl olsa eğilip alamıyordum.
ortalıkta kolları iki yana açılmış koşuşturup duran çocuklardır bunlar. burunlarından akan sümüğü de anneleri arada siler. yoksa ağızlarını tamamen kapatan atkıya bulaşıp iğrenç bir görüntü alabilir.