Arkadaşlar ile bir güzel gezdikten sonra akşam kardeşle gülüp eğlenmektir.
Al işte sevgili ulan denilesidir!
Sevgililer günü ne ya?Normal günlerden farkı ne?
işte bunlar hep kapitalizm!
Üniversitedesinizdir hastalıktan geberiyorsunuzdur. 50 küsür kişilik anfide derste hoca olduğu halde deli gibi bir uğultu vardır. Kafa götürmüyordur artık.Ağrıdan kafanızı sıraya vurasınız gelir.Bir süre sonra gürültüye dayanamayıp elinizi sıraya vurup,bir susun be! diye bir bağılır.Sınıfta bir anda ses kesilir ve oh be! çekilir.O esnada sınıftakiler de hoca da neye uğradığını şaşırmıştır.Ara vermeden nerede kalmıştık hocam?denilerek derse devam edinilir.O günden sonra sınıfta sükût hakim olur.
Küçük Prens- Antoine de Saint-Exupéry
Ganga -Gülten Dayıoğlu(Bende yunuslarla iletişim kurmak istiyorum!Bir yunusa sarılmak istiyorum!)
Çocuk Kalbi-Edmon de Amicis
Simyacı-Paulo Coelho
Jane Eyre-Charlotte Bronte
Küçük Kadınlar-Louisa May Alcott
Bağdat Taciri-Antoine Galland
Gülten Dayıoğlu ve Muzaffer izgü'nün kitaplarını çok severdim.(9-10 yaşlarımda severek okuduğum aklımda kalan kitaplardır.)
Bu ülkede muhalefete yer veriliyorsa,fikrini açıkça ifade edebiliyorsan özgürlüğün getirisidir.Tamam 2-3 tane kitabı yasaklamış olabilirler lakin bu demek değildir ki bu ülkede özgürlük yok.Basında bazı yerlere sansür uyguluyorlar diye bu da özgürlüğü yok etmez ki!!insani özgürlüklere saygı duyuluyor en azından.insana değer veriliyor.Bunun en büyük örneği Cumhurbaşkanın sosyal medya uzmanlarına yemek daveti vermesi.Çokta büyük bir saygı örneğidir.Yönetimin yaptıkları sana hoş gelmeyebilir lakin adam karşısındakinin farklılığına saygı duyup yemek masasına davet etmiş.Uzun süreden beri ilk defa bir yöneticiye ciddi manâda saygı duydum.Şunu dersen seni de Silivriye alırlar ibaresi bile düşünce özgürlüğünün göstergesi.Düşünce özgürlüğün olmasaydı eğer böyle bir klişeyi bırak ağzına almayı konuşamazdın dahi diktatörlük rejimini buram buram hissederdin.Düşünce özgürlüğünü toplumla birlikte devlet oluşturuyor.Ben bu cümleleri dahi yazabiliyorsam düşünce özgürlüğüm var demektir.Konuşamıyor isen mahalle baskısındasındır bunu da oluşturan toplumdur. Tamamiyle yönetici kademesi değil.Medya da diktatörlük rejimi yaşanıyor havası verilmesi acı verici,insanları gereksiz yere galeyana getiriyor.insanlar sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıp kendilerini ifade edebiliyorsa bu da düşünce özgürlüğünün getirisidir.
Dünyanın en zor hareketi!3 senedir karar vermekte ciddi derecede zorlandığım mevzu.Her şey karar vermekle vermemek arasındaki ince çizgi de!1 ileri adım atsan ön tarafa düşeceksin gibi ,1 geri adım atsan arka tarafa düşeceksin gibi gelir insana.Bundan ötürü karar veremezsiniz.Ya da bir merkezin etrafında kendinizin oluşturduğu çemberde döner durursunuz ve o merkezi bir türlü bulamazsınız!
Türk erkeklerinin bilişsel çelişkisidir efendim.Evlenene kadar yatmadığı kız kalmayıp toplumsal baskıya maruz kaldıktan sonra kendisini evlenmek zorunda hissedip bakire kız isteme ayağına yatmasıdır.Bunu kendilerinde nasıl bir hak olarak görüyorlar anlamıyorum!Sütten çıkmış ak kaşık gibi yok hormonlar filan diye açıklamaya çalışmayın. Ahlâksızlıktır bu.Kadınlara değer vermediğinizin göstergesidir.
Bu davranışı doğadaki çoğu hayvan sergiliyor.Peki nerede kaldı sizin insanlık yanınız,değerleriniz?Beyninizden kadını cinsel obje olarak görmekten çıkarın artık!
Muhteşem 100 yıldaki kıyafetler gibi. Topkapı Sarayından kaçan bir grup çılgın efekti vermişler! Güldüm:):)
150 yıl öncesindeki tarihi diriltmeye karar vermişler belli ki!
Her seferinde bu kadar iyi albüm yapmak zorundalar mı dedirten ülkemizin nadide Anadolu Rock gruplarındandır.Şarkılarındaki sözleri ve müziği bu kadar mı güzel harmanlarlar?Rock müziği değil rock felsefesi yapıyorlar resmen!iyiki varsınız!
En son yaptıkları albümün tadından yenmiyor. Hayat Kaçık Bir Uykudur!
Halen daha etkisi süregelen bizden olmayanları ötekileştirelim algısını devam ettiren anlamayıştır!
Ülkemizde mutasyona uğramış kavramlardır.Madem bir tarafa giden diğer tarafı ötekileştiriyor her iki taraftan arkadaşlara sahip olanlar ne olacak?merak konusudur!(Susam sokağından geliyor aradayım!arada olmak pek hoş değil!!)
Sağa gittim inanç var bilgi yok,sola gittim bilgi var inanç yok!(işin içinden çıkılamayan paradokstur.Bu at gözlüğüne sahip toplum anlayışı ile nereye kadar bu ülkede yaşayabilirsiniz ki?diye düşündürtür insana.)Odanızdan dışarı çıkmamanıza sebep olur!
Tüm taraflara azıcık insan olmayı denemelerini öneriyorum!(Taraf olup insani vasıflarını yitirmemiş insanları es geçiyorum.)
Ne zaman yaşamkatlanılamaz hale geliyor,psikiyatriste gidilir prozac yazdırılır.Uyuşturucu etkisi yarattığından başınıza türlü türlü şeylerin gelmesine rağmen gül-geç modunda yaşatıp,tepki vermemenize sebebiyet verir.Surat ifadenizin değişmemesine yol açar.(1 hafta sonra kalan son yarım dönemim için doktora gidip yazdırmayı planlıyorum.Anlayamadığım şey ise niye ben ilaç kullanmak zorunda kalıp yaşamdan izole oluyorum.Neden onlar olmuyor?Bu çok kanıma dokunuyor.Okul yaşantısı için 1 e 1 hocanız ailenize bile sövse tepki vermezsiniz!Sırf bunun için bile ilaç kullanmaya değer.)
Verileri 1-0-1-0-1-0-1-0-1-0 şeklinde histogram pie charts ile gösterince ne oluyor?Başımız göğe mi eriyor?Evet araştırma yaptığımızı sanıyoruz.Hayatta sanrılardan ibaret zaten!Genellikle sosyal bilimlerin araştırma alanlarında çokça kullanılan istatistik programıdır.
Tüm vücudunuzdaki ağrının yegane sebebidir.Tüm eklemlerinizdeki ağrıdan ötürü yataktan kalkamanın sebebidir.Hafıza deseniz çürümüştür.En yakın arkadaşınızın kardeşinin ismini dahi hatırlayamazsınız.Akrabalarınızın isimlerini unutmuşsunuzdur.Kime ne söz verdiğinizi,ne yaptığınızı ve ne yapacağınızı hatta ne olacağınızı unutturur.Hatırlayamadığınız için günlerce ağlatır.Bir kitabı 1 yıl arayla 3 kere okumaktır eksikliği.Her seferinde okumadım dedirtir insana.Anılarınızın bir kısmı silinmiştir,kalanları da pusludur.Dökülen saçlarınızla başbaşasanızdır.Üzerine demir ve d vitamini eksikliğinizde eklendi mi öldüm de yeniden mi dünyaya geldim dedirtir.(iğneler iyi geliyor mu peki?Günaşırı kullanırken iyiydi evet ayda 1 e düşünce gene başladık aynı şikayetlere.Doktor bakacak şimdi ne yani iyi gelmedi mi?diyecek.Artık daha kötüyüm mü diyeceğim.Bilmiyorum ağrıları bile hissedememektir.)
Doktorun,ciddi bir biçimde farkında mısın bu eksikliğin devam ederse genç yaşında alzheımer olacaksın deyişidir.Ödünüz kopar!
B12 eksikliğinin aşırı stresle pozitif bir korelasyon gösterdiğini düşündürtür insana.
izlerken gözünüzden akan yaşlara engel olamazsınız!Ne hoş bir filmdi.
Güneş neden sarıdır baba?
Çünkü güneş sarı ketçapla boyanmış!
Köpekte nebze olmuş zaten Lucy!
Kıza ayakkabı aldıktan sonra 5'i 1 yerdeliğin balonlarla birlikte çıkması Tanrım!
Not:izlemeden ölmeyin!(Salıncakta sallanmalarına bittim!)
Yaşadığının farkında olamamaktır,bir süre sonra her şey otomatikleşir.Robokop kıvamında bir suretten ibaret gezinirsiniz.(Allah'ın sizi neden dünyaya gönderdiğini anlamaya çalışırsınız.)Kelimelerin ,cümlelerin ve düşüncelerin vardır.Ama senin midir değil midir?belli değildir!Artık sizin için çoğu kavram anlamını yitirmiştir.Yaptığın hareketler doğanın yönlendirmesiyle oluyor gibi gelir.izole olmuş bir yaşam formundasındır.Ağladığını,güldüğünü,nefes aldığını duyumsayamamaktasındır.Çevrendeki canlılara verilen tepkiler aslında birer gösteriden ibarettir.(hissedemediğini göstermemek için yapılan maskedir.)Verilen tepkiler anlık tepkidir ama kendinle baş başa kaldığında kalp atışından ve nefes alışından ibaretsindir.Her şeyden biraz hiçsindir ya da ruhunu hiçliğe teslim etmişsindir.Bazı insanlar için ise hissedebilmek dipsiz kuyudan su çekmeye benzer. http://www.youtube.com/watch?v=_G_Qg_o2kas (hissizlik bu parçanın 0:36 saniyesi gibidir.Ve sonra hissetmediğinizi bile unutursunuz.)
Kemandan akan bir damla gözyaşıdır,tellerden yankılanan acı acı sızıntılardır.Yüreklerdeki bam teline dokunur.
Kemanın duyguları olduğunu anlatır.insan olupta hiçbir şey hissetmeyenler için,kemandaki hissiyat hayret vericidir.
Sınava gireceğim dolmuşa bindim formüllerden algım grileşmiş,hissizleşmişim,dünyadan manen izole olmuşum.Yaşı epey geçik bir nine inecek yürürken zorlanıyor,torununun elini tutacakken o ara elimi uzattım.(nasıl öyle bir tepki verdim bende bilmiyorum.)Nine sıcacık,yumuşacık eliyle elimi tuttu(2-3 dakikacık).O an garip bir güven,acayip bir mutluluk aktı damarlarımdan.Buz tutmuş dokularım çözüldü,hücrelerine ayrıştı.(Elimi tuttuğunda ne hissettiğimi inanın ki bende tanımlayamıyorum.)Sonrasında elimi sıkıca tuttu ve indi dolmuştan. Bırakmayaydın iyiydi be nineciğim! (Benim niye anneannem yok?:'(:'(:'(içlendim bak şimdi!)
Vakit kaybettiren kalabalığı kaliteli bir yalnızlığa tercih edip mutlu olmaktır.
iyidir iyi o kadar insan o kadar gürültü nereye kadar çekilir arkadaş?Bir türlü bitmek bilmeyen hep aynı muhabbetlerin döndüğü kısır döngüler!Hayır insanları sosyalleştirme çabası ne?Sosyal olunca bir basamak mı atlıyorsun?Gereksizliğin dibi.
Yok bir de yalnız değilsin,kendini yalnız hissetme gibi popüler sözcükler kullanıp insanı çileden çıkartırlar."Doğanın her köşesinde gruplaşmanın olduğu yerde rekabet başlar rekabetin başladığı yerde reaksiyon olur reaksiyon sonrasında yaşam alanı değişir.Ki burada orman kanunu geçerli olur büyük olan küçük olanı yer."
Tek başımıza tek başımıza hep tek tabanca!
Eskiden çok eskiden sanal kütüphane ihtiyacını karşılayan e-kitap forumları vardı!Başlarına daş düştü,kaya yuvarlandı,başlıkları liğme liğme edilip falakaya yatırıldı.Oturduğumuz yerden hazır bilgiyi sindirmeye çalışıyorduk oldu mu bu şimdi devletlüm?
Ne varsa taze sıkılmış havuç suyunda var.işte bunlar 5-hidroksi indol asetik asit!
Serotonin bitkilerdeki bir başka varyasyonu için bakınız ındol 3 asetik asit .(işte bunlar bitkilerdeki hep oksin hormonu!)
Üzerine bakliyatlı ürünler ye de dopamin mekanizmasını uyarasın.
Buradan Julius von Sachs(bitkilerdeki hormonları keşfeden kişi) ve Edward Albert Sharpey-Schafer'i(hayvanlardaki hormonları keşfeden kişi/endokrinolojinin babası) saygı ile analım.
Filmi izlerken dünyada böyle öğretmenler kaldı mı? yine hayali bir senaryo dediğim film bittikten sonra bu hikayenin gerçek olduğunu öğrendiğim üzerine Anna Frank'ın Hatıra Defteri'ni okuyup kendimden geçtiğim yol gösterici kaliteli bir film.
Harika bir gelişim filmi.izleyiniz izlettiriniz efendim.izi kaldı geçmedi.
Filme amerikan yahudi etiketi yapıştırıp neden ötekileştiriyorsunuz ki?Onlarda bizim filmlerimize öyle yaklaşsalar ortada paylaşım filan olmaz .Kendi tarihlerini anlatmışlar.
Ölmeden önce izleyiniz reklamları olan filmler vardır ya hani bunu ölmeden önce mutlaka izleyiniz!
Şu hayatta beni susturabilen ve kandırabilen tek canlı!
Niye hep annelerin dediği oluyor yaaa? diye isyan etmeme sebep olan tek tür.
Sözlerine karşı çıkılınca başınıza türlü türlü şeyler gelebilen bir efsane.
Yemeklerini yemediğinizde üzülerek, size kızarak gününüzün kötü geçmesine neden olan psişik güçleri olan kişilik.
Hasta olduğunuz zaman ,bakımına muhtaç olduğunuzda ilaçların veremediğini yaptığı garip çaylarla ve sevgisi ile tattırabilen yüce zat.
Hem anne hem de baba gibi olanları hükûmet gibidir.7 cihana bedeldir.
Anneler içlerinden ne geçiriyorsa direk çocuklarına egemen oluşunu kuantum fiziği bile açıklayamıyor.
Kaybettiğinizi dahi aklınızdan geçirince hayvanlar gibi ağlamanıza neden olur.
Çocukken annenin elbiselerinin size göre olanını giymek en büyük gurur sebebidir.Ayakkabılarınız bile aynı ise havanızdan geçilmez.
Çocukken okuduğu masalları ve şarkıları ile bağımlılık sebebinizdir.
Tüm dünyadan nefret ediyorum diye karşınıza geçip bağırdığınızda dahi sizi sakinleştirebilen bir başka güçtür.
En çok sevdiğiniz oyuncaklar size annenizin diktiği,ördüğü oyuncaklardır.En güzel hikayeler annelerinizin uydurduğu hikayelerdir.En güzel yemekler annelerinizin yaptığı yemeklerdir.En güzel kıyafetler annelerinizin diktiği kıyafetlerdir.En güzel hediyeler size annenizin aldığı hediyedir.
Sizi en çok mutlu eden en güzel şeyler annelerinizin yaptığı şeylerdir!
istanbul ili emekli müftü yardımcısı.Ramazan ayı boyunca yaptığı sahur sohbetleri ve normal zamanlardaki kanal A daki programı ile gönüllerde taht kurmuş , insanlığı hizmet etmeye çalışan ekranlarda yüzünü görmek istediğimiz iyi bir hocadır.
"Alışıldık anlamda yabancılaşma,insanı yaratma ve yeniden yaratılma olanağından uzak bırakan,işin,ücretli iş oluşunun dolaysız sonucuydu.Gençler günümüzde,okulda piyasaya sürülecek bir mal olarak tasarımlanan kendi bilgilerinin hem üreticisi hem tüketicisi olmaya girişirken,okulca,yabancılaşma öncesi bir hazırlıkla yüz yüze kalıyorlar.Okul,hayata hazırlanmayı yabancılaştırmakta,öğrenciler de böylece gerçek eğitimden ve yaratıcılıktan uzak tutulmaktadır.
Okul,öğretilmeye gereksinimi öğreterek,hayatın yabancılaştırıcı kurumlarına hazırlık yapıyor.Bu ders bir kez alındığında,bireyler bağımsızlaşmaya gidecek gelişim itkisini yitirirler.Böyle bireyler artık benzer konularla ilgilenmez ve kurumsal tanımlamayla önceden bulgulanmadığında,hayatın getireceği beklenmedik durumlara sağırlaşırlar.Okul insanları ya hayata bağlıyor ya da kimi kurumlarda çalışmalarının iyi olacağına inandırıyor.
Yeni dünyanın tapınağı olan okul,hem uyuşturucuyu sağlıyor hem de kişinin hayat boyunca işinde yararlı olan bilgiyi işliyor.Okuldan arındırma,kişioğlunun özgürleşmesini sağlayacak bir devinimin temelidir."IVAN ILLICH / OKULSUZ TOPLUM
Gibilerinden fikirlerle sinir hücrelerinizi uyararak başka bir dünyaya çağrışım yapan, baskısı olmayan tadından yenmeyen bir eserdir.
