ankaradaysanız, kar yağmamışsa ve sabah dışarı çıkmak durumundaysanız burnunuzu evin kapısına gelene dek terk etmiş olursunuz. düşmüştür efendim o burun sokakta bir yerde. demek istiyorum ki ayaz. kuru ayaz.
evsiz insanlar soğuktan ölür. sadece sığınacakları bir çatıları olmadığı için karton kutuların içinde, naylonlara sarılarak ölmeyi beklerler. sırf bu yüzden her kar yağdığında allahım ihtiyacı olanları koru diye dua ederim, annem öğretti.
Sevismek zorlasir abicim, soyunamazsin ki sevisesin soyunmak 1 saat on sevisme derken ee bugunlukte programin sonuna geldik! Cok sevimsiz bi olay ve en buyuk dezavantajlardan biri
pahalı bir mevsim olması en büyük dezavantajıdır. ısınmak, giyinmek, yemek ve hatta ulaşım için ayrılan bütçe yaz aylarındaki bütçenin en az iki katına tekamül eder.
yazın bi kot bi bluz ile 5 dakikada hazırlanırken, kışın külotlu çorap, kot, zıbın, bluz, hırka, kota uygun mont, monta uygun ayakkabı, ayakkabıya uygun çanta ayrıca şal, bere derken sadece giyinmenin 30 dakikayı bulması.
bunlara artı olarak bir de anemiyseniz tadından yenmez.*
Ankara gibi bir yerde yaşıyorsanız fazlasıyla hissedersiniz bu dezavantajları. En önemlisi bin bir zahmetle ısıttığınız ayaklarınızı, ayakkabınıza giren buz gibi kar suyuyla derin dondurucuya çevirmesidir. Yolda yürürken sizi ıslatan arabalarda cabasıdır.
saat 5 te havanın kararmasıdır. ulan 5 deyip gecmeyin yemin ediyorum cok zor. güzel bir aile ortamınız varsa belki saat 5 den sonra havanın kararması size koymaz güzelce yemek hazırlanır hep beraber yenilir ne bileyim sıcak sıcak oturulur salonda biseyler falan izlenir.
ya da güzel bir arkadas ortamınız vardır evinizde gırgır samata derken hava aydınlıkmıs karanlıkmıs sikinizde olmaz.
ya da bi kız arkasınız vardır acar bi film izlersiniz yorganın altında beraber ya da filmi siz çekersiniz iste hangisi olursa artık.