bir kızıl derili inancına göre, bir çakı, bıcak vb. kesici alet hediye alındığında karşılığında demir para yada metal bir şey verilmelidir. aradaki bağı kesmesin diye.
kızılderililer öleceğini anladıkları yaşlıları bir ata bindirip dağlara, ormanlara yollarlarmış. yaşlı kızılderili de buna itiraz etmeden kabiledekilerle vedalaşır, huzur ve sessizlik içinde ölümü beklemek için uzaklara gidermiş. açık söyleyeyim akraba diye koynumda beslediğim yılanlardan biri bana bunu yapsa ortalığı ayağa kaldırırım. önce o ata binmemek için direnir etrafa küfürler ederdim sonra zorla bindirildiğim atı kabileye doğru geri geri sürerdim. en sonunda kabilenin etrafında turlar ata ata, bağıra çağıra ağlaya sızlaya rezil bir şekilde can verirdim. bilgece bir hayat yaşamadım ki vakur bir şekilde ölümü karşılayayım. *
ilk olarak ve malesef de diyerek western filmleri ile tanıdığım(ız) kuzey amerika kıtasında yaşayan, her kızılderilinin bir hayvan ruhunu temsil ettiği, doğaya bakış açıları ve bu bakış açıları sayesinde doğaylan bütünleşen yerli halkıdır.
çok sonra öğrendik kızılderilinin neden beyaz adamı sevmediğini. beyaz adam hep çalmışt, çırpmıştı, katletmişti. kendisinin olmayan her şeyi sahiplendi ve kızılderiliye hiç bir şey bırakmadı.
'son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak beyaz adam.'
şef sesttle
amerika kıtasının esas sahipleri, orta asyadan amerikaya göç ettiklerine dair varsayımların olduğu halk.totemleri ile yaşayan doğaya saygı duyan, yağmur duasına çıkan, kendilerine has bilge insanların bulunduğu kabileler halinde yaşan insanlar.
kızılderili deyince akla ilk gelen şeyler oturan boğa ve pokahantas.
Öyle sandıklarını biliyoruz arkadaşlar, biliyoruz da öyle olmadıklarını öğrendikten sonra ne diye bu topluluğu hala bu şekilde adlandırıyorlar, kendilerinden american indian diye bahsediyorlar? Ben açıkçası biraz küçümseme ve art niyet görüyorum bunun arkasında.